Siz bir ressam olsaydınız bir kadının en çok hangi halini resmederdiniz?
Nasıl bir duygu yoğunluğu içerisine girerek kadının hangi duygu yönlerini ortaya çıkarırdınız?
Hangi tavırlarını ön plana çıkarırdınız?
Bir kadını resmetmek kadını düşlemek gibi midir?
Bir kadına baktığınızda karşınıza, gözlerinizin ucuna nasıl bir tablo belirir?
Zihninizde oluşan tablo nasıl bir tablodur?
En çok kadının fiziki yönlerini mi resmedersiniz yoksa duygu yönlerine mi ağırlık verirsiniz?
Bir kadın resmederken ön plana kadının şehvani ve arzu dolu fiziksel yönlerini ve bedenselliğini mi ön palana çıkarırsınız, sergilersiniz ya da zihinsel, duygusal, içsel yönlerini mi daha çok göz önüne serersiniz?
Bir insan sizin kadın tablonuza baktığında tabloda hangi yönün akla gelmesini istersiniz?
Tabloya bakanın önce gözüne sonra zihnine nasıl bir şekil ve duygunun düşmesini dilersiniz?
Hangi özelliğini görmesini ve düşlemesini arzularsınız?
Zihninizde oluşan tablo sizce nasıl bir tablodur?
Hadi açık açık sorayım, siz iyi bir ressam olsaydınız güzel bir kadını nasıl resmederdiniz?
Kadının en çok hangi yönünü veya hangi özelliğini gözler önüne bir sergi gibi sererdiniz?
Muğlak, anlaşılması güç, baktığınızda gölgeli, buğulu bir tablo düşer aklınıza. Karma karışık bir tablodur gözlerinizin önüne gelen. Anlaşılması güç olur. İlk bakışta tablonun ne anlatmak istediğini yani ressamın neyi söylemek istediği kestiremezsiniz. Resmeden sizi, zihninizi, beyninizi, aklınızı yormak, farklı farklı duygu ve düşlerde, başka başka hülyalarda gezdirmek istemiştir.
Bazen ise mutlak, berrak ne olduğu açıkça anlaşılabilen bir tabloyla karşılaşırsınız. Ressam açık açık ne anlatmak istediğini belirtmiştir. Gözlerinize hitap eden direk zihninizde beliriverir.
Gülümseyen, neşelenen, sevecen, kahkaha atan, hayattan hep tat ve lezzet alan, yaşadığı olumlu ve olumsuz her durumdan, olaydan, yaşanmışlık hikayesinden, mutlaka bir iyimserlik çıkartan bir tablo çizer miydiniz?
Bir kadının en çok hangi hali size tablonun olmazsa olmazı, göze en çok çarpan yönü, göze en çok hoş gelen tarafı olurdu?
Kadını resmetmek, bir kadını hayal etmek kadar zordur.
Bir kadını resmetmek bir kadını düşlemek kadar güzeldir.
Bir kadını resmetmek bir kadını özlemek kadar haz verir insana.
Her iki durumda da önce kadının beden dünyasında gezinecek sonra da duygu dünyasına yolculuğa çıkacaksınız. Bu yolculuk bazen inişli bazen çıkışlı olacaktır. Gülümserken hüzünlenecek, hüzünlenirken birdenbire kasılacaksınız. Nasıl bir yolculuk olacağını, bu yolculukta nelerle karşılaşacağınızı kestiremezsiniz.
Yanıltır bir kadın sizi kendi beden ve duygu dünyasında çıktığınız yolculukta.
Bir kadını resmetmek bir kadını hayal etmek kadar insana keyif ve haz verir. Bir kadını hem akıl hem de kalemle resmedebilirsiniz. Her ikisinden de birbirinden farklı haz ve lezzet alırsınız.
Bir kadını resmetmek, bir kadını düşlemek kadar gülümseme bırakır insanın yüzünde.
Duyguları, düşünce dünyası, hayal alemi, tavırları, davranışları, zihinsel yapısı hep değişkendir. Bir kadını hep aynı duygu yoğunluğu, aynı fikir ve duygu iklimi içerisinde bulamazsınız. Kadın her hal ve her yönüyle sürekli yenilenmekte ve bizim kendisine baktığımız karşı cephesi hep değişkenlik arz etmektedir. Bu açıdan bir kadını resmetmek istediğinizde o anki halini, o anki duygu yönünü, düşsel tarafını, belki de fiziksel yanını resmetmektesinizdir. Tablo bittiğinde kadın başka bir duygu, başka bir ruh haline bürünmüştür. Yani kadın erkeğe göre kendisini daima ve hep yenilemektedir.
Siz gülümseyen bir kadını çizdiğinizde, o sadece o kadının o anki gülümseyen yanı ve yönüdür. Tablo beş dakika belki de iki dakika sonra değişecektir. Aynı kadın birdenbire şekil ve tavır değiştirecek somurtkan belki de kızgın, asabi bir kadına dönüşecektir.
Kestiremezsiniz bir kadının halini ve duygularını.
İçerisinde yaşadığı duygu dünyası birdenbire yüzüne vuracak biraz önce gülümseyen, sevecen kadından hiçbir eser kalmayacak, bambaşka bir hale bürünecektir.
Yanağına bir allık konduran, gözlerinde gülümseme beliren, ellerinde kırmızı güllerle karşıdan görünüveren, saçları omuzlarına düşen zarif bir kadın hep böyle, bu haliyle mi kalacaktır?
Siz hayal tablonuzda böyle bir kadını resmettiğinizde bunun kısa bir süre sonra değişkenlik göstereceğini bilmelisiniz.
Kadını anlamaya çalışan ve onu anladığını savunan bir erkek o kadını aslında asla anlamamıştır.
Kadını anlamak zor olduğu gibi o kadını resmetmekte zordur.
Kadın her hali, her tavrı, her yönüyle sürekli değişkenlik gösterir. Yani kadın her daim fikirleri, duyguları, düşünceleriyle kendisini geliştirmekte ve yenilemektedir.
Zihin belleğinizde beliren, şekillenen, meydana gelen kadın, asla anladığınızı sandığınız o kadın değildir.
Küçücük bir etki, duygu yönüyle bir kelebek etkisi diyebileceğimiz minicik dokunuş, ince bir mimik hareketi, bir göz kırpması halindeki durumunuz hiç beklemediğiniz bir an ve zaman diliminde zıt bir şekil almasına neden olacaktır.
Bir kadın resmedin hayal dünyanızda. Ve karşısına geçin bakın hayalinizdeki resmettiğiniz tabloya.
Nasıl değişkenlik gösterdiğine, şekilden şekle girdiğine, sürekli bir etki ve tepki halinde olduğuna şahit olacaksınız.
Bir kadını resmetmek mi size zor gelir yoksa kadının duygu ve düşünce dünyasına girmek mi?
Sizce bunun ikisi de aynı kapıya mı çıkıyordur?
Her iki durumda da kadın her yönüyle, her haliyle, her düşünce ve duygusuyla ve beden diliyle size açılmak durumundadır. Sizin, kadının o anki ruh halini ve belki de iyimserliğini yakalamanız gerekmektedir.
Kadını resmetmekle, kadının hayal dünyasına girip gezinmek aynı mıdır?
Hangisi size daha çok haz ve keyif verir.?
Kadının duygu vadilerinde, düşünce iklimlerinde, his kıyılarında gezinmek mi sizi heyecanlandırır ya da sürekli değişkenlik gösteren, halden hale giren bir kadını tabloya resmetmek mi?
Resmettiğiniz bir kadın tablosunun karşısına geçtiğinizde neler hissedersiniz?
Nasıl bir duygu içerisine girersiniz?
Siz bir kadının en çok hangi yönünü gözler önüne sermek, o yönünü, o özelliğini, o duruşunu resmetmek istersiniz?
Size en çok hangi hali haz ve keyif verir?
Resmettiğiniz kadının tablosunun karşısına geçmek ve onunla konuşmak ister miydiniz?
Neler söylerdiniz tablodaki kadının haline?
Aklınızı baştan alan, bedensel hazlara doğru sizi sürükleyen bir kadını resmettiğinizde duruşuna ve belki de gözlerinin içerisine bakarak içinizden geçenleri söylemek ister miydiniz?
Ya da o tablodaki kadından size neler söylemesini isterdiniz?
Aklınıza hangi duygu yönünü çağrıştırmasını ister ve dilerdiniz?
Sevecenliğimi, gülümsetmesini mi, kıskançlık duygusunun ön plana çıkmasını mı, haz ve zevk uyandıran hal dilinin sizi hareketlendirip içinizde farklı duyguların yeşertmesini mi?
Bunlardan en çok hangisinin ön palan çıkartmasını isterdiniz?
Size karşı hep gülümsesin mi dilerdiniz?
Hep sevecenlikle yaklaşmasını mı arzulardınız?
İyimser duygular içerisinde mi olmasını düşlerdiniz?
Size hep haz ve zevk vermesini mi söylerdiniz gözlerinin sonsuz kıvrımlarına bakışlarınızı düşürürken?
Kadının duygu ve düşleri hep değişkendir. Kadın fikirlerini ve düşüncelerini yenilediği, geliştirdiği gibi duygu ve his yönlerini de yeniler ve geliştirir.
Siz en çok hangi gelişen ve değişen yönünü bir tabloda resmedersiniz?
Bir kadının her halini, her duygusunu, her düşünü, her düşüncesini ayrı ayrı tablolara resmedip bir duvara sıralayın. Resmettiğiniz ve sıraladığınız bu tabloların karşısına geçip bakın onlara.
Gözünüze ilk çarpan hangi tablo olurdu?
En çok beğendiğiniz, kadını, kadın yapan tablo budur dediğiniz tablo hangisi olurdu?
Hangi tabloyu onların arasından alarak baş ucuza koyardınız?
 Sevecenlik uyandıran, gülümseyen, etrafına neşe dağıtan, somurtkan, asabi ve asık yüzlü olan, düşünceli, uysal, kararsız, beden diliyle sizi kendinizden geçiren, aşk ve sevginin yanında şehvani hisler uyandırıp hazzı ve şehveti birbirine kararak zevk ve lezzet deryasına kulaç attıran dişiliğini mi alıp baş ucunuza koyardınız?
Yoksa diğerleri mi?
Ben en çok gülümseyen tabloyu alırdım yanı başıma.
Diğerleri sizde kalsın.