Ve sevmek sevgiliyi alaca bir günde. Toprağın yağmura susuzluğu tadında susamak. Özlemle…
Hasret iklimlerinde gezinirken zihinlerimiz, kavuşmak dermeliyiz gönül tenlerimizde.
Ve sevgili umutla yoğrulurken her bir gün, zaman, taze bir gülümseme getirmeli senden bana bir kırlangıç kanadında.
Hülyalarımız olmalı, tıpkı düşlerimizin kanatlarına taktığımız özlem gülümsemeleri gibi…
Sevmek sevgili, bulutların siyaha çalması gibi, yüklenince yağmurlarını nasıl özlem, hasret ve bir o kadar da kavuşmanın hazzıyla dökerler ya yağmur damlacıklarını siyah toprağın üzerine doysunlar diye…
Özlemle yağmur damlacıklarının hasretle düşmesi gibi susuzluktan çatlamış siyah toprağın yüzeyine.
Bırak sevgili tüm sevda kokan yanlarını üzerime sağanak sağanak.
Baygın bakışlarına beni çağır.
Sevmek sevgili, ölümsüzlük iksirini yudumlamışçasına sonsuzluğu düşleyerek senin soluklarının ve sıcaklığının tenhasında.
Sevmek sevgili, küçük bir çocuğun masum düşlerine kondurduğu sahici bir gülümseme gibi yaklaşmak en bilinmez yanlarına.
Sevmek sevgili, aydınlık yarınların hülyasında uyanmanın mutluluğunu yaşamak gözlerinin derinliklerinde alabildiğine gezinirken.
Sevmek sevgili, buğday başaklarının üzerine konan serçe kuşları misali hem tedirgin hem huzuru tatmanın karmaşasında kalmanın tarifsizliğini yaşamak.
Sevmek sevgili, gün batımlarında bir tepenin üzerinden ağır ağır giden güneşin kızıllığında kaybolarak yoğrulmak.
Sevmek sevgili, batan güneşin kızıllığında kaybolurken birlikte yeni bir güne ulaşabilmenin düşlerini kurmak.
Ve sevgili baygın bakışlarına beni de çağır.
Bir yağmur sonrası toprak buram buram yağmura doymuşluk yaşarken, gözlerime damla damla düşen hasretine doymalıyım.
Ve sevmek sevgili, bir nefeslik yaşam çizgisinde sende kalmışlığı ve sende var olmayı hissetmek iliklerime kadar.
Sevmek sevgili, sonsuzluk iksirini içmek gibi gözlerinin tenhalığında seninle kalabalıklaşmak…
Sevmek sevgili, duyumsamak seni içimde. Hiç yokken aklımda, zihnimden atmışken senle olan düşlerimi, silmişken, üzerini örtmüşken, küllendirmişken tüm anıları, tüm yaşanmışlıkları yeniden seninle dolmak ve seni sende bulabilmek…
Sevmek sevgili, aşkı kimsenin gözle görmediği bir tenhalıkta sıkıştırmak gibi en mahrem haliyle…
Sevmek sevgili, çırılçıplak bir düşle uyanmak ve hayal iklimlerinde gezinmek seni sayıklamanın adı.
Baygın bakışlarına beni çağır sevgili.
Bırak orada öylece kalayım. Ürkek ve bir o kadar da cesurcasına hisle yakınlaşayım sıcaklığının doyumsuzluğuna.
Baygın bakışlarına yuva yapmalıyım sevgili.
Bütün senle dolu hislerimi ve ağzına kadar özlemle dolan hasretimi dağarcığıma yükleyerek gelmeliyim bahar kokan sabahlarına.
Sana erişebilmenin, sana dokunabilmenin, seni seninle yaşayabilmenin enginliğinde gezinirken hislerim ve bedenim, en can alıcı alevlere atmalıyım en mahremsi düşlerimi.
Sevmek ve seni hissetmek sevgili, baygın bakışlarında yuva yapmanın doyumsuzluğunda kıvranmak…
Karmaşık duygu ve hisler barındırmalıyım sevgili tıpkı gökyüzünün gün içerisinde başka mevsimler barındırması misali.
Gökyüzü yağmura durduğunda gelmeliyim sana sevgili, hani bir şarkı misali tepeden tırnağa ıslanarak.
Baygın bakışlarına beni çağır.
Doyumsuzluk iksirini içmenin doyumuna ermekteyim sevgili.
Gün batıyor ve ben şehvet dolu arzularımı gecenin koynuna saklamaktayım.
Ve baygın bakışlarına beni çağır sevgili.
Küçük bir çalı serçesini andırmalıyım bakışlarının ortasında. Tünemeliyim kuş misali kirpiklerinin arasına. Beni çağır sevgili kendine. Uzak diyarların yolcusu olsam da gözünde, kalbinin köşelerinde gezinen sana en yakın bir yanım vardır hep. Ve olmalı da sevgili. Senle dolan, seni sayıklayan, en tenhasında yaşanmışlığın, en kalabalık düşlerde çoğalarak yakınında, yanı başında olabilmenin hülyasına dalmak…
Tüm arsızlığımı ve arzularımı iç cebime sıkıştırmaktayım.
Baygın bakışlarına yuva yapmalıyım sevgili.
Doyumsuzluk iksirini alarak dönmeliyim sensizlik köşesini, sana doğru.
Tüm dönüşlerim ve gelmelerim sana olmalı. Bir bakışlık ömür de biçseler o bir bakışlık zaman dilimini baygın bakışlarının köşesinde, en tenhasında, en bilinmez yerinde geçirmek var sevgili…
Sabahın ılıklığı beyaz buğularla birlikte sararken yer yüzünü özlem uçurmalıyım benden uzak diyarlarına.
Erikler koruğa döndüğünde düşmelisin akla.
Kırağılar artık yerle buluşmadığında düşmelisin hafızamın ince kıvrımlarına.
Görmeliyim sevgili, dokunmalıyım ipeksi, özlem kokan tenine.
Baygın bakışlarına yuva yapmalıyım.
Kırlangıçlar uçurmalıyım özlem ülkesinden sinenin sıcak kuytuluklarına.
Tüm mavilerini toplamalıyım göğün bir sabah tazeliğinde.
Sevgili sana uçurduğum bir kırlangıç kanadına tüm mahrem duygularımı yükleyip sana göndermenin içsel keyfine varmalıyım.
Denizler köpürmeli sevgili, alabildiğine beyaz köpükler vurmalı gönül kıyılarıma. Bendeki denizlerin gördüğümüz o mavi denizle birleşmeli. Göğün mavisi düşmeli kırlangıç kanadından aşağılara.
Bir yol ayrımında gözlerinin maviliklerine yelken açmalıyım.
Avuçlarımda sıkıca tuttuğum hasret taneciklerini bırakmalıyım bir gece karanlığında kimseler görmeden sarmaşıklarla bezeli kapına.
Çağırmalısın beni sevgili gözlerinin maviliklerine. Baygın bakışlarına hapsetmelisin beni. Bir yerleşke gibi kurulmalıyım göz bebeklerinin tam ortasına. Salıncakta sallanan bir oğlan çocuğunun gülümseyen güleç yüzünü takınmalıyım kirpiklerinin ucunda salınırken.
Baygın bakışlarına yuva yapmalıyım sevgili.
Hasreti özleme, özlemi kavuşmanın derin hazzına emanet ederek varmalıyım maviye çalan gözlerinin buğulu köşelerine.
Sabahın aydınlığında ceplerime doldurmalıyım sana olan özlem ve heveslerimi. Güneş yüzünü gösterdiğinde sonsuzluk pınarından su içen bir peri kızının ayaklarının dibine düşen peri aşığını andırmalı sana doğru giden titrek bedenim.
Kuşlar görmeliyim sevgili, hep özgürlüğe ve huzura kanat çırpan…
Birbirleriyle sevgi yarışına girer gibi kanat çırpma yarışına giren, her kanat çırpmada bir başka özgürlüğün heyecanını yaşayan kuşlar…
Denizin kıyılarını döven, içimize içimize korku salan sular durulduğunda, dalgalar, gülümseyen bir insanın yüz ifadesini andırdığında varmalıyım senin engin ve dingin kıyılarına.
Hüznün koynunda çırpınan sevincin billur tazeliğini koynuma koyup hep ıslanmak istediğim kırkikindi yağmurları vururken pencereye düşmelisin gözbebeklerinle birlikte aklımın tüm köşe bucaklarına.
Baygın bakışlarına yuva yapmalıyım sevgili.
Küçük bir serçenin titreyen ürkekliğinde konmalıyım düş yanığı göz bebeklerine ve tutunmalıyım düşmemek için sıkı sıkıya kirpik uçlarına.
Hayallerim olmalı sevgili.
Hayallerim sen olmalı.
Senle dolu hayaller kurmalıyım senle dolu düşlerimle birlikte.
Bir bahar ılıklığında, kırkikindi yağmurları düşerken toprağa, tüm arzu dolu şehvet hislerimi doldurup dağarcığıma, özlem ve hasret kokularımı alıp yanına, düş ve hayal kırıntılarını doldurup ceplerime, gelmeliyim beni sıcaklığıyla sarmalayıp ısıtan baygın bakışlarının kuytuluğuna.