Peygamberimizin Doğduğu Çevre;
Peygamber Efendimiz (s.a.v) , Arap Yarımadası’nda yer alan Hicaz Bölgesi’ndeki Mekke şehrinde dünyaya geldi. Arap Yarımadası; Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının kesiştiği önemli bir noktada bulunur. Asya’nın güneybatısında ve Afrika’nın kuzeydoğusundadır. 
Doğuda Basra ve Umman körfezleri, güneyde Hint Okyanusu ve batıda Kızıldeniz ile çevrilidir.
O günlerde Arap Yarımadası’ndaki önemli şehir merkezlerinden bazıları şunlardı: Yesrib (Medine), Mekke, Taif, San’a, Aden, Hayber, Necran, Tebük. Yine o zamanların iki büyük devleti olan Bizans ve İran imparatorlukları, Hicaz Bölgesi, Arap Yarımadası’nın batısında yer alır. Peygamberimizin (s.a.v) doğduğu, yetiştiği, yaşadığı, peygamber olarak görev yaptığı ve vefat ettiği yer olduğu için Hicaz Bölgesi, İslam tarihi açısından çok önemlidir Mekke, İslamiyet’in kutsal bir şehridir. İslam dininde şehirlerin anası olarak adlandırılmıştır.
Mekke’yi kutsal kılan özellik, Kabe’nin "Hz. Âdem (a.s) tarafından burada inşa edilmiş olmasıdır. Kabe yeryüzünde mabet olarak inşa edilen ilk yapıdır. Yüce Allah (c.c) Kurân’da bu durumu şöyle açıklamıştır: “Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mabet), Mekke’deki (Kâbe)dir.”
Daha sonra Kâbe, Hz. İbrahim (a.s) ve oğlu Hz. İsmail (a.s) tarafından yeniden inşa edildi.
Bu tarihten sonra Mekke, dünyanın farklı yerlerinden hac ibadetini yerine getirmek isteyenleri misafir etmeye başlamıştır.
Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) dünyaya gelişine az bir zaman kala Mekke’de önemli bir olay oldu. Habeşistan Krallığı’nın Yemen valisi olan Ebrehe, Kâbe’nin yoğun bir şekilde ziyaret edilmesinden rahatsızlık duyuyordu.
Çünkü bu ziyaretçilerin tüm geliri Mekke’ye gidiyordu. Buna engel olmak için Yemen’in San’a şehrinde görkemli bir kilise yaptırdı. İnsanların Kâbe yerine bu kiliseyi ziyaret etmelerini istiyordu. Yaptırdığı kilise ilgi görmeyince Kâbe’yi yıkmaya karar verdi.
Fillerin de yer aldığı büyük bir orduyla Mekke’ye doğru yola çıktı. Mekke’ye yaklaştıklarında büyük fil Kabe’ye doğru hareket etmek istemedi. Ebrehe, Kâbe’yi yıkmak için büyük fili harekete geçirmek isterken kendisi ve ordusu, ebabil kuşlarının attığı taşlarla bozguna uğradı.
Böylece Allah (c.c), Kâbe’yi bir mucize ile korudu. Bu olay, Kur’an-ı Kerim’deki Fil suresinde şöyle anlatılır:
“Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine sert taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları haline getirdi.”
Peygamberimizin Doğumu;
Peygamber Efendimizin (s.a.v) babası Abdullah, Kureyş’in Haşimoğulları kolundan Abdulmuttalib’in oğludur. Annesi ise Kureyş’in Zühreoğulları kolundan Vehb b. Abdimenaf’ın kızı Âmine’dir.
Peygamber Efendimizin (s.a.v) babası Abdullah ticaretle uğraşıyordu. Peygamberimiz (s.a.v) henüz dünyaya gelmemişken ticaret için Suriye tarafına gitmişti. Ancak dönerken Medine’de hastalanarak vefat edince Peygamberimiz (s.a.v) daha doğmadan yetim kaldı.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) 571 yılında Rebiülevvel ayının 12. gecesi Mekke’de dünyaya geldi. Doğumuyla dünyamızı aydınlatan Peygamberimiz (s.a.v) annesine de büyük bir sevinç yaşattı. Âmine Hanım sevgili yavrusunu şefkatle bağrına bastı. Torununun doğum haberi bir müjdeci ile Abdulmuttalib’e ulaştırıldı.
Abdulmuttalib hemen geldi ve torununu kucağına alarak Kâbe’ye gitti. Yüce Allah’a (c.c) şükretti ve bebeğe “Muhammed” ismini verdiğini duyurdu. Daha sonra torununun doğumu şerefine bir ziyafet verdi.
İbni Hişam, Sîretu’n-Nebeviye,
- Bilgi Kutusu Hz. Peygamber’in doğumunu, doğum sırasında meydana gelen olağanüstü olayları ve hayatından bazı bölümleri anlatan şiir şeklinde yazılmış eserlere mevlit denir.
Toplumumuzda yaygın olarak okunan mevlit, Süleyman Çelebi tarafından yazılan eserdir.