Uykusuz geçen gecelerinde, sabahı!.. olur.  Namazını kıldı  birazda şükür tesbihatının ardından  seher vaktinin o hoş  ter temiz havasıyla nefesini yeniledi.  Uykusundan uyanan kuşları  çiçekleri  çimenleri  dağı  taşı  gönlünce  selamlayarak  “gününüz aydın olsun” dedi.  Sinesindeki  Sinem’i  yokladı  o henüz uykusundaydı  zemheri  ayındaki  soğukta ısınmak  için  kor ataşı  deşer  gibi  deşti  sinesini  ısıtmadı kor  gibi birden cızz  diye  yakıp kavurdu  bir  taraftan da  mırıldanarak: “neden  deştim  bu  yarayı?  canımı  hep  yakıyor , bak  şu  seherin  vaktinde  sert esen serin  yellere , ağustos  ayında  ılık  esen havaya  çevirdi” diye  mırıldandı. Telli Yarim. Ağarmayın saçlarım  “buda tez geçti yaşlandı” derler, ağlamayın gözlerim  “sende her şeye ağlıyorsun” derler.  Baharı Yaz’ı çabuk geçti , Güz’ü üşütüyor. Gelme eyy  Kış zemheri ayazına dayanamaz  donar ölür diyorlar. Anam için çekerek  celallenir , gitme oğul  Güz ayları  gider  kış’ın dondururlar seher yeli gibi estirip  Yaz harmanında  savurur tozun toprağın  attırırlar.  Gülümün gülü ses verir. “gül’üne sahip çık  o Gül’ü yüreğinle engin olan o sevginle sula  Çiçeğin soldurma”  der. Gamı kederi  yüreğimi dağlar  akan mazlum göz yaşlarını toplarım  kolum kanadım bağlarlar  , O’na koşarım ayaklarıma brandalar bağlarlar.  Siz karışmayın derim , olmaazz  O… kötü…  bize ne derler  diye  sözde bize sahip  çıkarlar.  Bahar  aylarım  taşlandı  Yaz  aylarım da  haşlandı  Güz  aylarımı da   çaldılar.  Kış’ımın donduran  soğuğunu  ayazını verin , dayanır yükümü taşır  götürürüm dedim.   Kendilerince güneş  olup  kırımı buzumu çözüp  seel eylediler. Ağarın saçlarım  yoksa  keserim sizi haa,  karışmayın  Bahar’ıma  Yaz’ıma  Güz’ün  dökülen gazelime  , Kış’ımın ayazında ,  yanıp  kül olayım  zemheri  ayazında da  donup buz  olayım..Size ne ya’hu  O… Yâar benim  değilmi. Eeyy deli rüzügar nereden esersen es  takmıyorum  sizi  , korkmuyorum  hışmınızdan ,çünkü  O… Yâar  benim  değilmi.  Sürüm  sürüm  süründür  Yaşam…  takmıyorum  seni    canım  yaksan da  yarelerim  sızlamıyor, çünkü…  O..telli Yârim  benim değimli. Yıldızlar  dizilip bana kerç edercesine gezin  tozun , sizi de kıskanmıyor ve  artık  kahretmiyorum  çünkü  Ay…  benden  yana değilmi. Bu   gece  O!… geldi  Nur oldu  yâre Yâr   mazluma  dost  kolu  kanadı  kırık  garibe  sahap  dertliye  çare   oldu.  Çünkü  O… Yâr!..    benim  değilmi.  “Sinem!…  diyerek iç çekti.  Bir  anda  anası  yanında  belirerek   “sen  hala  dışardamısın  üşümedin mi? diyerek  kısık  sesini  dinletti.  Sinem  hiç  üşütür mü  ,kor  ataşıyla  yakıp  kavurmak  varken.  Anası:  “yoksa  hala  şu  soysuzun!...  evine  bakıp  onumu  seyrediyorsun” dedi. Soluk  benizle  hafif  anasına  dönerek  sönük  ses  ve  kısık  sesle:  “soysuz!...  deme  ana” dedi  ve  hızla  içeriye  girdi.  Anasıyla  ve  Sinemle  azda  olsa  bir  gönül  kırgınlığı!...  vardı  çünkü  Sinem’i  sinesine  yerleştirmiş!...  gönül  kuşu  yaparak  ahretliğine  seçmişti.  Anası  şiddetle  bu  işe  karşı  çıkarak  anlayıp  dinlemeden  ve  birazda  öfkesinden de  katarak “o  kötü!...  biri” diyerek  kabul  etmiyordu  çünkü  o  artık  anası  için  böbrek  taşı!...  gibi  kötüydü  kulağına  gelen  dedikodulara!...  kanarak  oynadıkça  gönül  taşı!...  olarak  acı  veriyordu.  Halis de  anasının  içindeki  bu  hırsına!...  kapılarak  verdiği  karara  çok  üzülüyordu  çünkü  gerçekler  denildiği  gibi  değildi.  Halbuki  o  kuru  bir  çalıya!...  konmuş  seher  bülbülüydü.          SEHER BÜLBÜLÜ. Ötme sinem bülbülü ötme yüreğim yareli bugün. Elimi uzattım dokunamadım. Hayalmiydi düşmüydü neden dokunamadım de hele bülbül. Sende hep ötüp ciğerim pareliyorsun  birde benim derdime bakıpta öt ,sinem Bülbülü. O hep için çekip gamlı kederli harman mı savuracak?  yoksa Yaz’ın geçti Güz’ünde soğuk olur deyip yönmü dönecek.  De hele Bülbül bişi de ne olur,  beni salma ona buna gidemiyorum artık dizimin bağı çözüldü, dilimin tetiği bozuldu. Hadi birde benim için öt sinem coşsun gene gönül bahçemin Çiçekleri açsın, Yarim belki gene gel der tutar elimden bağlara kırlara Çiğdem Kekik birazda uyku Çiçeği toplayıp “hadi yat uyu” der ve gene başım bekler.  Göz yaşlarıyla bağım sular Çiçeklerim yetiştirir Can suyu olur, de hele Bülbül sen ne dersin.  Kalk Gönül kalk biz gidelim bu Bülbül gene bizi dinledi ve uyudu gitti. Es bire deli rüzgar es nerden esersen es üşümüyorum artık, sineme sızın  geldi. Salih’i Salihlerle Samet’i Sevgiliyle buluşturarak, “bas bunları bağrına üşümezsin” deyip Sarıp  sarmaladı, sen hemen öt yorulunca da yat uyu emi, sinem bülbülü. Şükür biz Yari!… bulduk Ona!… koşuyoruz sende çatla patla, daha sonra uyanınca da  istersen sende gel emi. Selam ve dua’larımla.