CUMHURİYETİMİZİN kurulmasıyla birlikte eğitim alanında topyekûn bir seferberlik başlatan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, savaşlarda kaybettiğimiz eğitimli insanların açığını doldurabilmek için ülke genelinde öğretmen yetiştirmek, şehir merkezlerinden başlayarak kasaba ve köylerde okullar açma gayretine girmişlerdi.  
Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun büyük çoğunluğu köylerde yaşamakta, köyler ilkel tarımsal metotların uygulandığı, savaş yıllarının yokluğu, uzun süren harplerin tahribatının yaşamın her alanında derinden hissedildiği ve eğitim faaliyetleri açısından tamamen olanaksız, ihmal edilmiş durumdaydı. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren bu hususa büyük bir önem veren Mustafa Kemal Atatürk ve bazı Türk aydınları ve devlet adamları, “kalkınma hamlelerinin köyden başlatılması gerektiğini” söylemişlerdir. TC ilk Başbakanı İsmet İnönü; Memleketin eğitim yoluyla kalkındırılması hamlesini başlatarak, Mustafa Necati, Reşit Galip, Saffet Arıkan, Hasan Ali Yücel, H. Fikret Kanat, ve İ. Hakkı Tonguç gibi eğitimciler Maarif “Milli Eğitim” temellerini atmışlardır. .
Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitim alanındaki en özgün ve en çok ses getiren icraatları olmuştur. 3 Şubat 1934 yılında ikinci kez Yozgat’a gelen ATATÜRK, Yozgat Lisesini de ziyaret eder, okul öğretmenleriyle de yakından ilgilenir, bir istekleri olup olmadığını sorar. Lise Müdür Vehbi Bey aynı zamanda Kurtuluş Savaşında Muhabere Subayı olarak Ankara’da görev yapmış bir askerdir. Gazi Paşanın sualinden cesaret alarak söz ister; “Paşam müsaade buyurursanız milletvekili olmak istiyorum” arzusunu dile getirir.
ATATÜK; “Vehbi Bey, ben milletvekilini nerede olsa bulurum, sizin gibi yetişmiş öğretmenlere memleketin ihtiyacı var. Eğer maaşınız yetmiyorsa gereğini yapalım”, sözü onun öğretmenlere ne kadar değer verdiğinin açık ispatıdır.
Sonraki yıllarda öğretmen yetiştirmek maksadıyla Köy Enstitülerinin kurulması fikri ortaya çıkmış, 1935'te başlatılıp, 1937'de denemesine girişilen enstitülerin, İkinci Dünya Savaşına rağmen ara verilmeden 1940'da yasal bir zemine oturtulduğu görülmektedir. Bu enstitülerde yetişen eğitimli ordu, Anadolu’nun en ücra köylerine köşelerine dağıtılarak sadece köy çocuklarına eğitim, öğretim vermekle kalmayıp, Türk köylüsünü bilgilendirme ve bilinçlendirme vazifesini de üstlenmişlerdi.
Bu yıllardaki Yozgat Milli Eğitimine bakacak olur isek; 1935 Mayısında Yozgat’ta görevlendirilen öğretmenler, İl Kültür Direktörü B. Vasfi AKTAN Bey yönetiminde bir araya gelerek Yozgat Cumhuriyet İlkokulunda Konferans düzenlenir. Konferansın konusu; Köy okullarının ulusal, sosyal ve kültürel alanda en ileri seviyeye gelebilmesi için neler yapılabilir! Sorusuna çözümler aranmış, Bu konferansa Vali Baran Beyde katılarak, yeni çıkan Cumhuriyet Devrimlerinin gerekliliğini ve Köy Kanunu hakkında köylülerin öğretmenler tarafından bilinçlendirilmesini istemiştir. 
Cumhuriyetin genç öğretmenleri Anadolu halkını her alanda bilgilendirme gayretine girmişler, sadece çocukları eğitmekle kalmayıp, talebelerinin anne-babalarını köy kanunları başta olmak üzere sosyal, kültürel, sağlık ve bayındırlık alanında aydınlatmışlardır.
Öğretmenler, bu sayede Anadolu halkı tarafından saygın bireyler olarak kabul görmüştür. 
Cumhuriyetimizin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal ülke genelinde olup bitenleri yakıyken takip eder, ülkesi ve halkına layıkıyla hizmet edenleri de usulünce taltif ederdi. Öğretmenlerle arasına mesafe koymaz, gelen her telgrafı inceler ve cevaplandırırdı.
Yozgat Valisi Baran tarafından 26 Haziran 1935 tarihinde Reisicumhur ATATÜRK’E ve Başvekil İsmet İNÖNÜ’YE çektiği telgrafta Vilayette görevli öğretmenlerin devlet millet ve eğitime olan aşklarını şöyle dile getirmektedir;
“Çok önemli devrimlerinizden biri olan köy kanununun çok sevdiğiniz Türk köylüsü için daha çok verimli olabilmesi yollarını araştırmak özere bu gün il baylıkta toplanmış olan köy öğretmenleri Yüce Öndere karşı temiz yüreklerinde besledikleri en yüksek sevgilerinin sunulmasına önayak olmamı istediler. Bu pek ünlü ve tüzün dileği yerine getirirken en derin sevgilerimin kabul buyrulmasını candan bağlılıkla dilerim”
Yozgat Valisi Baran BARAN
Yozgat’ta görevli öğretmenlerin düzenlemiş olduğu bu konferanstan büyük memnuniyet duyan ATATÜRK ve İsmet Paşa, Yozgatlı öğretmenleri bu gayretlerinden ötürü tebrik eder, memnuniyet ifadesi olarak telgraf çekerek; Köy öğretmenleri toplantısı dolayısıyla hakkımda gösterilen duygulara teşekkür ederim. İfadesi yer almaktadır. 
Bu günlere öyle kolay gelinmedi. Cumhuriyetin ilk yıllarında öğretmenler yalnızca çocukları okutmakla kalmayıp, genç cumhuriyetin kuruluş değerlerini, çıkarılan kanunları, görevli bulunduğu mahalli halka anlatarak onların aydın bireyler olmalarını sağladı.
Bugün öğretmenlik mesleği sıradan bir işçi sınıfı gibi değer görmekte. Halbuki hepimizin hayatında, başarılarında onların izi var.
Hz Ali Efendimizin “Bana bir harf öğretenin bin yıl kölesi olurum” sözü bugün Türk İslam ülkesinde hükümsüz kalmıştır.
Biliyorum ki, hiçbir öğretmen öğrencisinin köle olmasını istemez!
Mesleğini hakkıyla yerine getiren değerli öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü Kutluyor, Ellerinden öpüyorum.