Güçlü Türkiye’yi istemeyenler; yüz milyona ulaşan Türkiye Cumhuriyetinin ağabeyliğine de karşıdırlar. Türk İslam Dünyasının kurulması, Türk dünyasının uyandırılması bizim temel arzumuzdur. Türk - İslam birliğini kurmayı hedefleyen güç, birilerinin uykusunu kaçıracaktır.
Uyanık olalım, kardeşliğimize sahip çıkalım ve geleceğin güçlü dev uyanışını birlikte yaşayalım. Tarih; bu millete ihanet edenleri affetmez… Türk Dünyasının uyanışı insanlığın uyanışı olacaktır
Anadolu’ya istila etmeyi amaçlayan güçler Çanakkale’de adeta duvara toslamışlar dır. Kahraman Mehmetçiğin göğsünde  sönen ateşle gerisin geri dönmek zorunda kalmışlardır. Bütün bunlara rağmen Birinci Cihan Harbi’nin sonuçları bizim için ağır olmuştur.
Amaç hasta adamın tamamen ortadan kaldırılıp yok edilmesi ve Anadolu'nun istilasıydı.  Bu tabi ki, İstanbul gibi dünyanın ağzının suyunu akıtan bir merkezin ele geçirilmesiydi.
Son kale Anadolu’da o kadar tepki buldu ki, bu harekat; Anadolu ayağa kaldırdı. Parça parça da olsa yüzlerce grup binlerce kahraman insan ayağa kalktı.  Şanlı zaferlerle Kurtuluş Savaşının temellerini atmışlardı. Çılgın Türklerin baş kaldırışıydı bu…
İki yüz yıllık fitnenin, iki yüz yıllık fesadın çöküşü olmuş, Anadolu insanı yeniden dirilişinin destanını yazmıştı.
Milli Meclis açılışından sonra  Bağımsız Türk Devletinin ilanını haykırıyordu. 1923’de Misakı Milli kararı ile atılan bu temel günümüze kadar devam etti. Ne yazık ki, düşman oyunları, Türk ve İslam düşmanı güçlerin emelleri gerçekleşmeyince fitne bir dönem yer altına çekildi.. Sinmiş gibi gözüktü.
Yıllardır iç içe yaşadığımız, kardeşçe duyguları paylaştığımız, komşu olduğumuz, azınlıkları bize düşmen ettiler. İstiklal Harbi öncesi ve sonrası katliamlarla bizi içten vurmaya çalıştılar. Bu acı tabloları yaşadık ama,  Allah'a şükür ki, bizi parçalamayı, bölmeyi beceremediler…
Kardeşlik mayamız Türk-İslam Ülkesi… Türk-İslam Medeniyetinin çağlara hükmettiğini de biliyoruz.  Devletleri, hükümdarları, kralları dize getiren Osmanlının torunlarıyız.
Ne yazık ki, biz bugün  birbirimizle  kavga eder hale gelmişiz.. Birileri bizi bölmek istiyor. Birileri bizim güçlü olmamızı istemiyor.
Yıllar sonra  sağ-sol, alevi-Sünni, Türk- Kürt hareketleri ile bölücülüğe çanak tutanlar öğrenci hareketleri ile ülkemizi bir kaosa sürüklemeye zorladılar. Bu  tür fitne hareketleri de tutmadı Allah'a şükür. Yerini sükunete birlik ve beraberliğe bırakıverdi.
İki binli yıllara geldik. Alevi-Sünni, Türk Kürt çatışmalarını temcit pilavı gibi önümüze koyanlar bugünlerde Alevi kardeşlerimizi tekrar örgütlemekle meşguller. Otuz bin insanımızın kanına giren hainler Türk-Kürt kavgasını yıllarca körüklediler.
Anadolu’da ve Doğu bölgelerimizde Şark Meselesi adı altında binlerce ajanın, yüzlerce hainin cirit attığını biliyoruz. Misyonerlik faaliyetleri ile kimin ne halt karıştırdığını da tahmin edebiliyoruz.
Alevi kardeşlerimizle bu milletin bir sorunu olamaz.  Hz. Ali, Peygamber Efendimizin ailesi, ehlibeyti, Hz. Aliyle bizim bir sorunumuz olabilir mi? Onu seven, ona sahip çıkanlarla da bir sorunumuz olamaz.
Türk İslam ülküsünde birleşen, Türklüğü ve İslamiyet’i kendine rehber eden insanlarla  bizim ayrı düşünmemiz mümkün olamaz, olmamalıdır da. Türk- Kürt ayrımı  yapan, fitne ve fesadı çıkarların taşıdığı fikirler de, elinde bulundurdukları silahlar da bize çok şey hatırlatıyor. Bizim kardeşliğimizi bozmaya yönelik faaliyetlerin içinde kimlerin olduğunu da  çok iyi biliyoruz. Fikri bozuk ve yasa dışı olan hain güçlerin Türkiye üzerindeki emellerini de tahmin edebiliyoruz.
Bu tür fitne ve fesat  olayları Türk milletini bölmeye, parçalamaya, Anadolu dan atmaya yönelik hain güçlerin uzantılarıdır. Basiretli olmak, uyanık olmak, birlik ve beraberlik içinde yaşamak hepimizin tek arzusu olmalıdır.