Şube Başkanı Çınarer mesajında, "Türk Ocakları, ilk kurucu kadrosunda Ağaoğlu Ahmet Bey’in evinde kuruldu. Azerbaycan Şuşalı, hukukçu, fikir ve siyaset adamı. Ömrü Türklük ve Türk Dünyası mücadelesiyle geçmiş Ağaoğlu Ahmet Bey’i vefat yıldönümünde rahmetle ve şükranla yâd ediyoruz" dedi.

Ağaoğlu'nu Andı

AHMET AĞAOĞLU KİMDİR?

Ahmet Ağaoğlu'nun tam ismi Ahmet Akif Ağaoğlu'dur. Doğumdaki ismi  Ahmet Ağayev veya Ahmet Bey Ağaoğlu’dur.

Ahmet Ağaoğlu 1869 yılında Azerbaycan'ın Şuşa şehrinde doğdu. İlk eğitime başladığı Rus okulundan 1884’te mezun oldu ve bir üst dereceye geçti. Eğitim sırasında, Rus ve dünya kültürünü yakından tanıdı. 1888’de Petersburg’daki Mühendislik Enstitüsü’ne girdi. Kısa süre sonra, gözlerindeki rahatsızlık nedeniyle eğitimine ara verdi. Ahmet Ağaoğlu 1889 yılında Paris’e gitti; hukuk eğitimi aldı. 

Ağaoğlu, Paris’te kaldığı 6 yıl içinde Hukuk Fakültesi’nin yanı sıra iki yüksekokula devam etti; yaşayan Doğu dillerini öğrendi. 1890’da ilk bilimsel makalesini yayımladı. Daha sonra çeşitli dergilerde yazıları yayımlandı. Tanınmış şarkiyatçı Ernest Renan, Ağaoğlu ile yakından ilgilendi. 1892’de Londra’da toplanan Uluslararası Şarkiyatçılar Kongresi’nde bir bildiri sundu.

Ahmet Ağaoğlu, Paris yıllarında Ahmet Rıza Bey, Doktor Nâzım Bey, Bahattin Şakir gibi Jön Türklerin ileri gelenleriyle ve İslami fikirleri savunan Cemaleddin Afgani ile tanıştı.

1894 yılında Hukuk Fakültesi ve “College de France” diplomalarını alarak Fransa’dan ayrıldı. Dört ay İstanbul’da kaldıktan sonra Şuşa’ya döndü. Mezun olduğu Rus okulunda Fransızca öğretmenliği yaptı. Ağaoğlu bir süre sonra Tiflis’e göçtü; orada öğretmenliğe devam etti. Paris’teyken yazılar gönderdiği "Kafkas" gazetesinde muhabirlik yaptı. 1899’da Bakü’ye geldi; Rusça yayınlanmakta olan "Kaspi" gazetesinde çalıştı; gazeteyi Azerilerin hukukunu savunan Rusça bir Türk yayın organı haline getirdi. Bir yandan da Fransızca öğretmenliğine devam etti.

Azerbaycanlı Sitare Hanım ile evlendi; bu evlilikten beş çocukları oldu.

Yozgat'ta proje başlatıldı... Destekler art arda geliyor! Yozgat'ta proje başlatıldı... Destekler art arda geliyor!

1900’lerin başında Bakü’de bir eğitim ve dayanışma derneği kurdu. İsmail Gaspıralı'nın çalışmalarıyla da Azerbaycanlılar için bir kimlik inşa etmeye çaba gösterdi. 1905 yılında “Hayat” adlı günlük gazeteyi çıkarmaya başladı. Bu gazete, Azeri Türklerinde milliyetçilik düşüncesinin yeşertilmesinde önemli rol oynadı. 1906’da Hayat’ın kapanmasının ardından Bakü’de ilk Türkçe gazete olan "İrşad"’ı, daha sonra "Terakki" gazetelerini çıkardı. İttihat ve Terakki'nin yayın organı olan Şurayı Ümmet'e yazılar yazdı.

1905’te çıkan Türk–Ermeni çatışması üzerine Ermenilere ve Rus memurlara karşı mücadele etti. Birkaç kez Petersburg’a giderek Rus Çarı ve bakanlarla görüştü. Üzerindeki baskılar yoğunlaşınca, 1909'da ailesiyle birlikte İstanbul'a göç etti.

Türkiye’de "Ağayev" soyadı yerine "Ağaoğlu"nu kullanmaya başladı. İstanbul’a geldiğinde, II. Meşrutiyet ilan edilmiş, Paris yıllarından tanıdığı arkadaşları hükümette önemli görevler almışlardı. Maarif Nezaretinde İlköğretim Müfettişliği görevine getirildi ve Süleymaniye İttihat ve Terakki Kulübü’nün başkanı oldu. Ahmet Ağaoğlu, bir yandan da “Sırat-ı Müstakim", "Sebilürreşad", "Hikmet", "Ateş" gibi yayınlarda yazılar yayımladı. Bir süre “Tercüman-ı Hakikat” gazetesinin başyazarlığını üstlendi.

1912'de Türk Yurdu ve Türk Ocağı cemiyetlerinin kurucuları sırasında yer aldı. Cemiyet yayın organı olan Türk Yurdu dergisindeki yazıları ilgiyle karşılandı. Babanzâde Ahmet Nâim ve Süleyman Nazif Bey gibi, İslamcı ve Osmanlı yazarlarla giriştiği tartışmada Türkçülükle İslamcılığın çelişmediğini savundu.

1912’den itibaren Darülfünun’da Rusça ve Türk tarihi dersleri vermeye başladı. Türk Medeniyet Tarihi kürsüsü başkanı oldu.

AHMET AĞAOĞLU'NUN MECLİS-İ MEBUSAN ÜYELİĞİ

1914 yılında Osmanlı Meclis-i Mebusanı’na Afyon milletvekili seçildi. 1915 yılında İttihat ve Terakki’nin genel merkez üyesi oldu.

Ağaoğlu, Meclis-i Mebusan’da sık sık söz aldı, görüşlerini bildirdi. Konuşmalarında parlamenter sistemin gerekliliğini savundu, meselelerin bir müzakere yeri olan mecliste uzun uzun tartışılmasını istedi.

Muhabir: Alpaslan Demir