—Yanına gidip birazda onunla konuşayım , dedi.
Tekerlekli sandalyesini sürmekte zorlanarak ta olsa taksicinin yanına geldi.
Taksinin şoförü hiç kımıldamadan emniyet kemeri bağlı olarak bakıp duruyordu.
Arabanın camına eliyle vurarak kapısını açmak istedi daha sonra vazgeçti. Gözleri bir anda şoförün boğazındaki ipe… takıldı ve kendi içinde sessiz çığlık atarak:
—Aman Allah’ım bu insanı boğarak öldürmüşler diyerek.
Etrafına endişe ve korku ışıkları saçtı yarım yamalak ta olsa kullana bildiği tekerlekli sandalyesini sürerek oradan uzaklaşıp karakola haber vermek istedi bir türlü başarılı olamadı.
Arada celallenerek deli rüzgara kafa tutardı. O an hiç bir şey yapamamanın endişesiyle üşümeye başladı tir ,tir titriyordu bir diğer taraftan da sanki anlaşmışlar gibi yollardan gelip geçenlerde yoktu içindeki endişeler iyice korkuya dönüştü.
Gözleri bir anda çocukları o arsada top oynatmayan iki katlı evin sahibi Mama!... dayıyı gördü her zamanki gibi mahalleyi geziyor nöbetçi amiri gibi sağı solu kolaşan ediyordu. Ağzını açtı Mama… dayısına çağıracaktı bir türlü sesi çıkmıyor yanına gitmek istedi oda olmadı, sanki ayaklarının olduğu gibi kollarının da feri kesilmiş tutmuyordu tek kolunu zorlayarak kaldırdı telaşlı haller sergileyerek eliyle yanına çağırdı.
Gördüklerini ve gezintisinden telaşlı , telaşlı sözler ederek karakola haber verdiler:
—Acı haber tez ulaşırmış derler , diyerek.
Bir anda dördüncü… sokak ağıt figanla polisler gazeteciler ve mahalle sakinleriyle dolup taşarak acı yeller estiriyorlardı...
Askerden yeni gelmiş bayram sonu da düğün yapacaklardı abisine seslenerek:
—Bu gece taksiyle işe ben çıkayım diyerek.
Arabanın anahtarını aldı o gece sahura kadar çalışarak eve sahur yemeği için geldiğinde annesinin özenle hazırladığı yemeği yemeden önce:
—Ben bir çırpıda taze pide getireyim diyerek.
Evden arabanın anahtarını da alarak dışarı çıktı bir an düşüncelere dalarak kendi ,kendine söyleniyordu:
—Fırından ekmek değil de ilerdeki pideciden kıymalı pide yaptırayım der ve Pide siparişini verir.
Taksisine iki genç müşteri gelerek boş olup olmadığını sorarlar oda boş olduğunu söyleyerek genç müşterileri istediği yere götüre bileceğini söyleyerek pideciye seslenir:
—Bizim pideler hazırlanana kadar arabadaki müşterileri götürüp te geleyim dedi.
Gider ve bir daha da geri gelmez çünkü… arabasına binen o iki genç müşteriler genç taksicinin katilleri oluyorlardı...
Taksici gencin o günkü kazandığı parayı isterler oda askerden yeni gelmenin cesareti ve gençlik duygularla karşı koymaya çalışır. Katiller güzel olan hiçbir şeyi düşünmeden ellerindeki iple genç taksiciyi boğarak öldürürler Mahallenin:
—Dert alan yolu dedikleri.
Dördüncü sokağa bitişik evinin yakınındaki boş arsaya taksiyle birlikte bırakırlar.
Dördüncü sokak yani bizimkinin… dert alan yolu can alan yola dönmüş bir anda her taraf insan kaynıyor mahşer yeri gibiydi.
Taksicinin babası , abisi ve anasının ağıtları sanki yeri göğü sallıyor. Acıyla akan gözyaşları da önüne geleni alıp götürüyordu. Taksicinin anasının elini yüzünü su ile yıkadılar içmesi ve biraz olsun rahatlasın diyerek de bir bardak su uzattılar oda elleriyle ikram edilen suyu yavaşça geri çevirerek ve suyu verenin gözlerine de baygın , baygın bakınarak mazlum ses tonu ile:
—Ben oruçluyum, dedi.
Savcı geldi inceleme ve aldığı notlardan sonra görevini tamamlayarak gitti. Dert alan yolu boşalarak her zamanki gibi yalnız ve sakinliğine tekrar bürünüyordu...
Aradan geçen bir kaç hafta sonrası gece yarısında bizimkinin… evinin kapısı çalındı annesi telaşla sırtına aldığı hırkasıyla kapıyı açtı. Gelenler emniyetten cinayet masasından olduklarını söyleyerek değişik sorular sormak için müsaade isteyerek içeriye girdiler.
Annesi ise endişe ve korku yelleri estiriyordu memur beyler:
—Korkulacak bir şey yok diyerek.
Bir taraftan da bizimkinin… çorap ördüğü ipleri inceliyorlardı çünkü taksiciyi iple boğarak öldürmüşlerdi çok fazla sürmeyen sorulu cevaplı sohbet çorap alış verişiyle son buldu.
Aradan geçen aylar sonrası genç taksicinin katilleri olan iki kişi yakalanarak hapse atılarak dünyalık cezalarını çekmek için mahkum oluyorlardı.
Bu tür olaylara bizimki… çok üzülüyordu. Ölen çiçeği burnunda bir genç keza katillerde öyle onlarda bir genç üzüntüsü hak… olan ölüm’e değil de olayların bu şekilde gelişmesi ne idi.
Selam ve dua’larımla.