Ama kesinlikle yalan ve iftirası olmadan vatandaş ağzından.
Siyasetin gösteriş abideleridir seçim karargahları.
Onlarla şekil bulur seçim süreçlerinde siyasi partiler.
Sabahın ilk ışıkları ile kapıları aralanır ki ta akrep gece yarısını devirinceye kadar devam eder.
Bir kere demlikler dolusu çay kaynamalı...
Hiç olmazsa günde bir öğün yemek!
Masalar da tek başına aday broşürü yetmez. Bir kaçta gazete bulunmalı.
Vah o gazetenin haline, akşama kadar iflahı kesilir sayfaları karışmaktan. Adayın yorgun ruhunu yansıtır karargah gazeteleri.
Yorgun ama sessiz...
Günde bir kez de olsa görüntü vermelidir adaylar.
Görünmeseler de olur elbette ama karargah kalabalıkları arasında az da olsa siyaset beklentisi ile bulunanları da görmek mümkündür.
1 Kasım öncesi kimler karargah açtı Yozgat'ta?
İlk açılış Bağımsız aday Luftullah Kayalar'a ait.
Geçen seçimlerde MHP'nin olan karargah binası bu kez Luftullah Kayalar'a ait.
Merkezi yerde olması ayrı bir avantaj Hiti Oteli'ni saran afişi ayrı bir tarz.
CHP'nin de karargahı var, son olarak MHP'den de karargah atağı geldi.
Şu sıra AK Parti'de de hazırlıklar dorukta.
Yimpaş'ın çarşı içindeki eski yeri kiralanmış AK Parti tarafından.
Hemen ilerisinde Abide İş Hanı altında MHP var!
 
* * *
 
Karargah işi hem zahmetli hem masraflı bir seçim aktivitesidir.
Gelin görün ki, düğünlerde takı, bayramlarda el öpme gibi zoraki adetlerdendir.
Olmazsa Allah günah yazar sanki...
Karargahlar çoğu zaman siyaset nabzının attığı kimi zaman da o nabzın renk vermediği tepkimediği yerlerdir.
Bu kez seçim öncesi kısa olduğundan karargahlarda hantal siyasi sohbetler yerine hararetli kulislere kulak misafiri olmanız mümkün!
 
SARIKAYA'NIN KARARGAH ADETİ...
 
Karargahın önemi şehir merkezinde başkadır başka olmasına ama Sarıkaya'da daha başkadır.
Bir kere Sarıkaya'da karargah işi ciddiyet ister.
Anlayacağınız kurumsal yapıda yürür karargah işleri.
Siyasetin sadece kalbi atmaz beyni de şuur bulur burada.
Sarıkaya'daki karargah kültürü Yozgat'ı bırakın Türkiye'nin hiç bir yerinde yoktur.
Seçime diyelim ki 60 gün var!
60 gün boyunca bölgenin adayı  ya da yöneticisi gelip kalabalığa hitap etmek zorundadır karargahta.
Belediye başkanı ise belediye başkanı milletvekili ise milletvekili.
O kalabalığa kur kuruya gadanı alayım muhabbeti de yapamazsınız.
Dolu dolu olacak konuşma, en olgunundan tat verecek ifadeler.
Bir kere coşku, ergenlik çağının zirvesindeki ergenin son haddi misali kımıl kımıl olmalı.
Ateşli ve canlı...
Sarıkaya'da seçime az bir zaman kala ilçe meydanına bir de kürsü kurulur.
Günün belirli saatinde insanlar o kürsünün önünde hitap edecek bir siyasi yüz bekler.
Son 7 Haziran seçimlerinde AK Parti 14, MHP de 15 mitinge imza attı Sarıkaya'da...
Var mı bundan ala halka ulaşma yolu.
Aracı yok,
Abartıcı hiç yok,
Karalayıcı hele hiç yok.
Fabrikadan halka misali siyasetçiden direkt seçmene.
Maliyetsiz ve organik siyaset.
Sarıkaya'nın seçin sathı mahallindeki karargah kültürüne hayran kaldım, mest oldum.
Aslında siyaset/seçim dediğin Sarıkaya'daki gibi dumanı üstünden olmalı; siyasetçi kürsüden inmemeli, siyasetin tansiyonu ise vaktin her diliminde 13-9 olmalı...

SEÇİM GAZETELERİ (!)

Mesleğe başladığım yılları hatırlıyorum da, Yozgat saat kulesinde seçim çanları çalmaya başladığında gazetelerin sayısı da artardı.
Mantar misali derler ya abartısız aynen öyle.
Adına seçim gazetesi dense de yapılan işin gayriahlaki yapısını görmezden gelen büyüklerimiz fazlasıyla itibar ederdi bu yayıncıklara.
Övgüleri ile mest oldukları gibi karala, yarala, yakala zihniyetli yayınlarına da para ettirirlerdi.
Kalemin ahlakı olmayınca yazanın da omurga yapısı çöküyor haliyle.
Su akarken testiyi doldurma kaygısı ile sağa sola çalınan karalar huzur bozardı.
Seçimin rotası kayar, terazisi şaşardı.
Alan memnun satan memnun gibi görünse de haksız kazancın para ettiği iç acıtıcı süreç yaşanırdı.
Seçim bitinde ne olurdu peki derseniz?
Evli evine köylü köyüne.
Seçim gazetesi toprak altına siyasetçi de kaybettiği paraları bir dahaki seçim için kazanmaya.
Hafızalar bir anda kendini resetlerdi.
Naçar kesikliğinden susardı acıyan diller.
Bu gün seçim gazetelerini hatırlayıverim nedense.
Safları sıklaştırma bahanesi ile piyasaya çıkıp, haksız kazançları ile birlikte sırra kadem basan gazeteler.
Zarflarının içi hiç bir zaman boş kalmayan gazetecile(!)ler...
Neyse...
Hayırla yad etmiyorum o günleri...
Mesleğin emekleme süreci olduğu için yürüyen büyüklerimin içler acısı haline bakar hiç bir zaman yürümesem mi diye iç geçirirdim yürüdüğünü zannettiklerimin karanlık dünyaları yüzünden.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ?

* Seçim çalışmaları süresince ziyaretten çok verdiği mola ve istirahatlarla konuşulan milletvekili adayını...

* Kaos ortamlarında yürüttüğü görevini 1 Kasım gibi kader seçiminde de sırtlamak zorunda kalmasına rağmen gülümsemeyi ihmal etmeyen siyasi parti il başkanını...

* Sipariş kalemin ucunu sivrilttikçe daha çok iş yapacağını körelttikçe masum kalacağını zanneden garip milletvekili adayını...

* 7 Haziran sonrası Bekir Bozdağsız süreçte partililerine saçtığı gülücükle marifet yaptığını düşünen bu gün ise yüzünden hüzün eksilmeyen partiliyi...

* Yıllarca sahip olduğu siyasi makamı kaybedince mensubu olduğu siyasi oluşumu ağız dolusu eleştirme vefasızlığını gösteren siyasetçileri...

Editör: TE Bilişim