Elias Henry Jones, 1883 yılında doğmuş bir Galli askerdi. I. Dünya Savaşı'nda Irak cephesinde savaşırken esir düştü ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Yozgat'taki esir kampına gönderildi. Burada, Jones'un kaçış planı hayata geçirilmeye başlandı. Teyzesinden aldığı fikirle bir Ouija tahtası yaparak, kendilerini deli gibi gösterme stratejisi geliştirdi. Ancak, bu plan, beklenmedik bir dönüşle gerçeklik kazandı.

Yozgat'ta proje başlatıldı... Destekler art arda geliyor! Yozgat'ta proje başlatıldı... Destekler art arda geliyor!

4

Jones'un planı, kamptaki diğer esirlerden biri olan Moyes'un dikkatini çekti. Moyes, Jones'un ruhlarla iletişim kurduğuna inanarak ondan yardım istedi. Ardından, Jones'un yanına Avustralyalı esir Cedric Waters Hill geldi ve ona yardım etti. Birlikte, Türk askerlerini kandırmak için bir dizi hile ve numara geliştirdiler.

2

Ancak, kaçma planları büyük bir karmaşaya dönüştü. 6 Mayıs 1917'de buldukları bir tabanca, ruh çağırma oyununu gerçek bir hazine avına dönüştürdü. Durum komutanların dikkatini çekti ve olay Kazım Karabekir'e ulaştı. Ancak, Jones ve Hill'in hikayeleri karmaşıklaştıkça, gerçeklikle ilgili şüpheler arttı.

5

Sonunda, Jones ve Hill, deliliklerini kanıtlamak için doktorlar tarafından İstanbul'daki bir tımarhaneye gönderildi. Ancak, asıl amacı, İstanbul'a giden bir gemiye binerek kaçmaktı. Ancak, diğer esirlerin planı başarısız oldu ve ikili ifşa edildi. Ancak, kendilerine yakalanan diğer esirlerden sadece iki hafta sonra ülkelerine dönme ayrıcalıklarının olduğunu öğrendiler.

3

Jones ve Hill, yaşadıkları tüm zorlukların gereksiz olduğunu anladılar. Yaptıkları plan, evlerine dönmelerini sadece iki hafta öne çekmişti. Ancak, bu macerayı yazılı hale getirdiler ve Jones'un "The Road to En-dor" ve Hill'in "The Spook and The Commandant" adlı kitaplarında anlattıklarıyla olay hafızalarda kaldı.

Kaynak: Milliyet