İYİ Parti Grubu adına konuşan Milletvekili Kayalar, “Genellikle mayıs ayında Çukurova'da başlayan tahıl hasadıyla ilgili bu sene aşağı yukarı 5-6 aylık bir sürece giriyoruz. Bu süreç içerisinde çiftçimizin durumuna baktığımız zaman, gördüğümüz manzara şu, buğday hasadı ve arpa hasadıyla birlikte, Toprak Mahsulleri Ofisinin alım fiyatlarının, sahada, Toprak Mahsulleri alım merkezlerinde gerçekleşmediğini ve gerçeği yansıtmadığını gördük” dedi. 

“BU SENE İNANILMAZ SIKINTILAR YAŞANDI”

Buğday üretiminde, tahıl üretiminde bu sene inanılmaz sıkıntılar yaşandığını dile getiren Milletvekili Kayalar, ”Randevu sisteminde, kota sisteminde, özellikle randımanla ilgili olarak yani buğdaylarımızın kalitesiyle ilgili olarak alımlardaki yapılan uygulamalarda, alımların gecikmesinde, nakliyeyle ilgili olan sıkıntılarda ve özellikle de ödemelerle ilgili olan sıkıntılarda çiftçimiz inanılmaz şekilde mağdur olmuş durumdadır. Bunları sadece burada, Meclisimizde, değerli Komisyonumuzda konuşma hazırlayarak ifade eden birisi değilim; bunları kantar başında, sahada, çiftçilerimizin tarlasında bugüne kadar yaptığımız tespitler neticesinde söylüyorum. Özellikle, bu kota, randevu sistemleri, bunların gecikmesi, nakliyecilerle ilgili olan sorunlardan ziyade, daha önemli olan bir konu da şudur: İklim koşulları nedeniyle bu sene çok büyük bir üretici kesimde pas hastalığı nedeniyle randıman düşüklüğü, barem düşüklüğü ortaya çıkmıştır. Toprak Mahsulleri Ofisimizin önceden belirlediği -doğru olarak- bu baremlerle ilgili yaptığı alımlarla ilgili çalışma neticesinde tespit ettiği standardın dışında olan ve özellikle birçok bölgede yüzde 25-30'lar seviyesinde olan standart dışı ürün alınmamıştır. Bu alınmayan ürün aslında üreticinin genel geliri noktasında çok büyük bir kayba neden olmuş, aynı şekilde de çiftçimiz ortada kalmış, bunu maalesef piyasa koşullarında satma durumunda kalmış ve bu piyasa koşulları da biraz önce ifade edilen "8.000+1.000" liralık fiyatlar filan değil, 4 bin lira civarında fiyatlarla yüzde 25-30 oranındaki ürün satış durumunda kalmıştır. Onun için ifade etmek istiyorum ki tahıl çiftçisinin bu sıkıntısı elan şu anda da devam etmektedir. Ayrıca, randevu sistemi bir buçuk iki ayı bulan bir süreyi kapsamakta. Bu bir buçuk iki ayın dışında da ödemeler teslimden sonra olduğu için hâlen ürettiği ürünün bedelini alamayan çiftçimizin büyük bir kesimi bulunmaktadır. Burada çiftçi devletten alacağını alamıyor ama aynı şekilde, devlete olan borcunu; Tarım Kredi kurumu başta olmak üzere, finans kurumlarına olan borçlar başta olmak üzere, bunlara olan borçlarını ödeme durumunda kaldı vadesi geldiği için ama ödeyemedi. Şunları hep teklif ettik, dedik ki: Devletten alacağı olanın devlete de borcu var. O zaman ne yapmak lazım? Devlete olan borcunu faizsiz olarak alacağıyla ilgili bir takas ortamını yaratmak veya bir erteleme yapmak gerekirdi ama bu konuda da çiftçimiz gerçekten çok sıkıntı içerisine girdi. 
Şimdi, vakti kullanabilmek açısından ifade ediyorum, Trakya'da ayçiçeğinden başlayarak tahılla ilgili aynı sıkıntılar aynı şekilde çiftçimizi bu sene inanılmaz şekilde mağdur etti. Çukurova'da sadece tahıl değil, tahılın dışında mısırla ilgili Çukurova'dan başladı; gene Trakya'daki, Orta Anadolu'daki, Türkiye'nin her tarafındaki mısır üreticisi geçen yılla aynı fiyat olan 6 bin liralık fiyata, bunu piyasaya da 5 bin liralar civarında vermek durumunda kaldı” şeklinde konuştu.

Bütçe komisyonunda konuştu

“GİRDİ MALİYETLERİ, YÜZDE 100'ÜN ÜZERİNDE”

Girdi maliyetlerinin artışına bakıldığı zaman, girdi maliyetleri, yüzde 100'ün üzerinde olduğunu belirten Milletvekili Kayalar, “Başta mazotta, gübrede, yemde, ilaçta, işçide, finansta, bütün bunlarda artışlar yüzde 100'ün üzerinde olmuştur. Şimdi, 6 bin lira geçen sene, bu sene 5 bin lira, 4 bin lira olduğu da söyleniyor; 5 bin lirayı bile kabul etsek -şimdi yeniden ekim sezonları geliyor başta tahıl olmak üzere, güz ekimiyle birlikte- bu çiftçi bu girdi maliyetleriyle, bu pahalılıkla enflasyon noktasında nasıl tekrar ekim yapacak ve nasıl kendisini ayakta tutacak? Soru budur, cevap da buradadır.  Şimdi, şu anda ürünler devam ediyor; mesela, limon bütün Türkiye'de -artık, bilmeyen yok- 1 lira, 2 lira, 3 lira şeklinde ifade edildi” dedi.

“LİMON TARLALARI SÖKÜLÜYOR”

Limon tarlalarının söküldüğünü ve bütün Türkiye'de izlendiğini dile getiren Milletvekili Kayalar, “Bunlarla ilgili yapılması gerekenler var. Çiftçi açısından en zor olanı bunlar yapılırken "devlet" diye nitelendirdiğimiz ama Hükûmet olarak icracı makamlardan muhatap bulamadılar; Limon tarlaları sökülüyor, bakın, pancar geldi, pancar hasadı şimdi başladı. Pancara 2 bin 500 lira fiyat verilmesi beklenirken ki bu da yani işte çiftçinin "İnşallah verirler." dediği fiyat yani en az fiyat, çiftçi kendisi en azı söylüyor. 2 bin 500 lira yerine bin 800-bin 855 lira fiyat verildi, o da kotanızı doldurursanız; kotanızı doldurmazsanız bin 700-bin 750 liralık fiyatlar verildi. Şimdi, gene, aynı girdilerle, bu pancar çiftçisi nasıl bir yeniden üretim yapacak? Nasıl yeniden şekerle ilgili olan açıklarımızı tamamlayacağız? Nasıl Türkiye ihracatçı bir ülke olacak? Bunları görmemiz lazım. Şimdi, nakliyede, pancarda, kotada, randevuda sorun var. Bu sene, doğrudur, üretimde artış vardır ama bu üretim artışları daha önceden de kısmen bilinen şeylerdir, bilinmesi gereken şeylerdir. Bu üretim planlamaları neticesinde bunlarla ilgili önlemlerde, maalesef, geç kaldık. Biz ülke olarak çiftçimize karşı gerekeni yapamadık, çiftçi ortada kaldı. Sadece pancar nakliyesine bile gidip baktığınız zaman rakamlar inanılmaz farklılık gösteriyor bu sözleşmeli bir üretim çiftçi ile nakliyeci birbirine giriyor” diye konuştu. 

Bütçe komisyonunda konuştu1

“TARIM SEKTÖRÜNÜN GAYRİSAFİ YURT İÇİ HASILADAKİ PAYI 2002 YILINDA 24 MİLYAR DOLAR”

Tarım sektörünün gayrisafi yurt içi hasıladaki payı 2002 yılında 24 milyar dolar olduğunu ifade eden Milletvekili Kayalar, “2010 yılında 70 milyar dolar; 2020 yılında 48 milyar dolar; 2022'de "58" diye bir rakam verildi, ben onu tam almamıştım, bizde 40'ın üzerinde bir rakam gözüküyor, ister 40'lığı ister 50'liği kabul edin. 21 yılda yüzde 100 gibi bir artış gözüküyor ama bir başka rakam daha var. Gayrisafi yurt içi hasılanın toplam gayrisafi yurt içi hasıladaki payının yüzde 9'lardan yüzde 6,4'lere gerilediği görülmüştür. 21 yılda gerileme var. Bütçe büyüklükleriyle rakamsal olarak bunu ifade edersek denilen rakamlar doğru olabilir ama o bütçe büyürken öbür rakamlara da bakmamız lazım. Aynı şekilde, yıllara göre baktığımız zaman, sigortalı işçi sayımız her yıl azalmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumunun kayıtlarının başladığı 2009'dan bu yana, sigortalı yüzde 60 oranında azalmıştır. Bu azalış, çiftçilerimizin tarımdan uzaklaşmasıyla birlikte, tarım sektöründeki kayıt dışılığın da önüne geçilemediğini göstermektedir. Yıllara göre tarım alanlarımızda çiftçinin tarıma küsmesi ve tarım alanlarının kentleşmeye açılmasıyla beraber toplam tarım alanımız 2001'den 2022 dönemine baktığımız zaman, azalmıştır. Gıda güvenliğinin son derece önem kazandığı günümüz dünyasında, tüm ülkeler tarıma daha fazla önem verilmesi gerektiğini düşünürken iktidar tarımı dışlamakta ve zayıflamasına göz yummaktadır. Genel tabir "üvey evlat" olarak görülmesidir. Şimdi, 12'nci Kalkınma Planı'na baktığınız zaman, sektörler dünyada da Türkiye'de de bellidir; ayak, üçayaktır. Birincisi, tarım sektörüdür, sektördür; ikincisi, sanayi sektörüdür; üçüncüsü, hizmetler sektörüdür. Kalkınma Planı'nda tarım, sektör olarak değil, gelişmesi düşünülen alan içerisinde veya kalem içinde yer almaktadır. Şimdi, buradan da ifade etmek istiyoruz ki tarımla ilgili acil ve acil, bir an önce, öncelik verilmesi gerekmektedir. Yıllara göre çiftçimizin kredi borçlarına baktığımız zaman, tarımsal kredilerde geçen yıla göre çok yüksek oranda büyüme olmuştur. Elde edilen bilgilere göre -bizim elde ettiğimiz bilgilere göre- çiftçimizin borcu 535 milyar lira seviyesindedir. 2002 yılına göre bu borç 200 kat artmıştır. 2022 verilerinde tarımsal hasıla 972,3 milyar lira seviyesinde kalmıştır. Bu veriye göre, yirmi yılda çiftçi borcu 200 kat artarken tarımsal hasıla yani çiftçinin üretimi 25 kat artmıştır. Sayın Bakanın baştaki sunumundaki rakam için bunu ifade etmek istiyorum. Bu durum, çiftçimizin fakirleştirildiğinin bir başka göstergesidir. Özellikle Ziraat Bankasına olan çiftçi borçları yeniden gözden geçirilerek faizsiz şekilde yapılandırılmalıdır. Çiftçi bu borçların altından kalkamaz; bu hayat pahalılığında, bu enflasyonun yüksekliğinde, Ziraat Bankası başta olmak üzere, çiftçilerimizin tarımla ilgili borçlarına faizsiz olarak yeniden bir yapılandırma yapılması, güncel konu olarak, birinci öncelikli konulardan birisidir. Türkiye'nin doğrudan tarım ürünleri ithalatı -milyar dolar olarak- ve ihracatı: 2017'de ihracat fazla, 2018'de ihracat. 2017'de 6,6 ihracat, 5,7 ithalat; 2018'de 6,8 ihracat, 5,9 ithalat; 2019'da 6,9 ihracat, 6,9 ithalat, başa baş gelmiş; 2020'de 7,3 ihracat, 7,2 ithalat; 2021'de 8,3 ihracat, 8,4 ithalat, alarm vermiş; 2022'de 8,3 ihracat, 10,6 ithalat. Hani, hep denir ya "Dünyada kendi kendine yeten şu kadar ülkeden birisiyiz." diye, şimdi tarımda ithalat ihracatı geçmiş durumdadır, bunların hepsi birbirine bağlıdır” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE İHRACATINI ARTIRMAK MECBURİYETİNDE”

Türkiye'nin dış ticaretini dengeye getirebilmesi için başta tarım sektörü olmak üzere bütün sektörlerde üretimini ve ihracatını artırmak mecburiyetinde, Türkiye'nin bundan başka bir çıkış yolu olmadığını söyleyen Milletvekili Kayalar, “Tarımsal desteklerimize baktığımız zaman, tarımsal amaçlı transferlerin millî gelire oranı maliye politikasının en sıkı olduğu 2007 yılında 0,63 kadar olmuştur. Bu oran sürekli bir düşüş trendine girmiştir, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden önceki son yılda ayrılan kaynağın oranı 0,41'e düşmüştür. Bakanlığın bütçe müzakereleri sonucunda bu oran 0,33'e kadar da düşmüştür” ifadelerini kullandı.

Boğazlıyan Kaymakamı köy halkının isteklerini dinledi Boğazlıyan Kaymakamı köy halkının isteklerini dinledi

çiftçi (2)

“BAKANLIKLAR CUMHURBAŞKANLIĞI STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞINA BAĞLI”

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra bakanlıklarımız bütçe konusunda artık sadece Maliye Bakanlığıyla birlikte değil Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına bağlı olduğunu dile getiren Milletvekili Kayalar, “Maliye Bakanlığı gelirleri toplamakla, borçlanmayı yapmakla yükümlü ama bütçede harcama yetkisi Cumhurbaşkanlığında, oradaki Başkanlığın vereceği müsaadelere bağlı. Burada takdim edilirken müsteşarlar yoktu, müsteşarlar, devletin asıl omurgası olan. Kabineler değişebilir, hükûmetler değişebilir ama bürokrasi müsteşarlık sistemiyle birlikte yerinde devam eder, etmelidir. Bugün bunlarda sıkıntılarımız var, o sıkıntılar bunların hepsini de etkiliyor. Şimdi burada ben sadece bu desteklerle ilgili. Çiftçilerin ihtiyaçları açısından daha kapsayıcı olmalı. Tüm desteklemeler mutlaka o üretim yılı içinde bu çok önemli gerçekleştirilmeli. Desteklemeler girdi maliyetleri kapsamında yapılmalı, üretim politikalarını yönlendirici nitelikte olmalı. Desteklemeler uzun dönemli periyotlar için açıklanmalıdır. Buradaki konuşmada, sunumda da yer alan, özellikle, toplulaştırma konusunda Türkiye olarak çok geride kaldık; bu desteklemelerin hem toplulaştırma hem de hukuksal zeminin hazırlanmasıyla birlikte yapılması en önemli konulardan birisidir. Şimdi kuraklık dönemi başladı, bütün dünyada en önemli konu sulamayla ilgili konu. 123 milyar lira civarında Devlet Su İşleri bütçesinin bu işlere yetme şansı yok” diye konuştu.

çiftçi (1)

“GENÇLERİMİZİ ÇİFTÇİLİĞE ÖZENDİRMELİYİZ”

Türkiye'deki birlikler ve bütün sivil toplum kuruluşları, sanayi kuruluşlarıyla birlikte doğrudan destek ve teşvikler aracılığıyla olması gerektiğini ifade eden Milletvekili Kayalar, “Hukuksal altyapı hazırlanması gerekir. Üretim planlaması için Bakanlık kayıt sisteminin gerçekçi olarak tutulması gerekir ama en önemlisi, bunun için Bakanlıkta yeni ve bu işlerle hemhâl olacak, tecrübe kazanacak, bilgi birikimi olacak yeni bir ekibin kurulması gerekir.  Türkiye'nin geleceği gençlerdir, tabii ki yüce Atatürk de 100'üncü yılda da ifade ediyoruz geleceğimizi gençlere emanet etmiştir. Çiftçilik artık bir iş değil, çiftçilik bir meslek olmalı ve gençlerimizi çiftçiliğe özendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Hakan Demirbaş