Yozgat namaz vakitleri 25 Nisan 2024 Perşembe Yozgat namaz vakitleri 25 Nisan 2024 Perşembe

Zengin-fakir, siyah-beyaz, idareci-memur, okumuş-okumamış, din adamı-halk dahil olmak üzere toplumun her katmanından herkesin iftira, gıybet, suizan, yalan, koğuculuk, casusluk ve hicivden peygamberleri de örnek edinerek uzaklaşması hemen hepimizin hayalini kurduğu ideal toplum profiline ulaşmak için gereklidir. İftira, suizana götürdüğü gibi suizan da iftiraya kapı aralar.
Yani aslında her ikisi birbiri için hem sebep hem de sonuçtur. Bu sıkı ilişki, bizim açımızdan her iki konuyu birlikte işleme zorunluluğunu doğuruyor.
İftira Nedir ?
Gıybet, yalan, koğuculuk, casusluk ve hiciv gibi yollardan herhangi biriyle bir kimsenin yapmadığı herhangi bir suçu yapmış gibi, onda bulunmayan kötü bir davranışı varmış gibi göstermek iftiradır. Allah’ın demediğini ona nispet etmek veya dediğini tahrif etmek, lafı bağlamından kopararak insanları onun dini konusunda yanlış yönlendirmek de Kur’an’a göre iftiraya girer. İlgili çok ayet olsa da 2/75; 4/46; 5/13,41; 3/78; 16/116,56,105; 18/15; 20/61; ayetleri konunun anlaşılması için tek başlarına yeterli olacaklardır. Duyduğumuz her haberde yalan olma, çarpıtılma ihtimali ve potansiyelini göz önünde bulundurmadan onu aktarma ve yayılmasına sebep olmak da çoğu zaman bizi iftira vebali altına sokabilmektedir. Bilmeyerek ve istemeyerek bir kişiye veya gruba haksızlık etme vebalinden kaçınmak için bize gelen haberleri öncelikle iyi bir şekilde araştırmalı (bkz:hucurât/6) ve verilecekse o zaman karar vermelidir. Ağzımızdan çıkan her sözün Allah tarafından bilindiğini ve melekler tarafından kaydedildiğini (bkz:kâf/18) unutmamalı. İyice bilmediğimiz bir şeye kesin kanaat getirmemeli, üzerinde durmamalı (bkz:isrâ/36) ve ardına düşmemelidir.
Kime İftira Atılmaz ?
Sorunun cevabı “hiç kimseye” olacaktır. Ancak takdir edersiniz ki bazı iftiralar bazı kimselere atılınca daha ağır olabilmektedir. Kur’an’da ve hadislerde özellikle kadınların iffetine dönük iftiraların ağırlığı ve cezasına dikkat çekilir. Helak edici yedi büyük günahtan sakının dedikten sonra iffetli kadınlara iftira atmanın dahil edildiği hadis (buhârî,vasâyâ,23,III,195) buna örnektir. Söz konusu iftiranın çirkefliğinin büyüklüğünü saklı tutarak günümüzde mevcut konjektörü de göz önünde bulundurduğumuzda erkeklere ve aileye yönelik iftiraların yoğunlaştığına dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Yalancının mumu günümüzdeki teknoloji sayesinde eskide olduğu gibi artık yatsıya kadar da yanmıyor. Öte taraftan teknoloji, kendisi üzerinde manipülasyon yapabilecek kadar da gelişti. O yüzden teknolojik veriler birbirlerini yalanlayabildiği için iftira atabilmek mümkün oluşunu günümüzde de kendini koruyor. İftira, büyük bir vebal ve telafisi mümkün olmayacak sonuçlara gebe olabilecek büyük günahtır.(bkz:Ahzab/58)
Empati
Hemen hepiniz küçük de olsa bir iftiraya uğramış veya uğrayan birine denk gelmişsinizdir. Başınıza geldiyse acısının derecesinin farkındasınızdır. Denk geldiğiniz biri ise “kendiniz için istediğinizi kardeşiniz için de istemedikçe gerçek mümin olamazsınız” öğretisini (buhârî,imân,7) hatırlayınız. Bu aynı zamanda “kendiniz için istemediğinizi kardeşiniz için istedikçe gerçek mümin olamazsınız” demek idi. Kime sorarsanız sorun herkes kendisine iftira atılmasını istemediğini söyleyecektir. O halde temeli İslam ile belki de önceki semavi kitaplara kadar dayanan empatiyi kurarak başkalarına iftira atmaktan kaçınmalı.
Zarurat-ı Diniyye’nin 5 ilkesi
İslam’da korunması mutlak surette zorunlu olan beş ilke vardır. Bunlar dinin korunması, canın korunması, aklın korunması, malın korunması ve ırzın korunmasıdır. İnsanın ırzına saldırı haramdır. Pekiyi, ırza saldırı ne demektir ? Bir insanın kişiliğini, onurunu, şerefini zedeleyecek şekilde ona yapılan her türlü sözlü ve davranışsal saldırının tümüne denir. İftira sözlü saldırıya girmektedir. Çevremizdeki çoğu insanın nezdinde yalan isnadında bulunmak çerez çekirdek kadar hafiftir.
İftiranın Cezası
Bir insanın iftira atmaması için cezasının olması gerekmiyor aslında. Evrensel ahlaki ilkeler temelinde kültürel ve yerel ahlaki değerleri benimseyerek insan olduğumuzu, beraber yaşadığımız insanlara karşı hukuki burcumuzun olduğunu bilmek yeterlidir. İftira, herhangi bir mesele hakkında tartıştığımız, çekiştiğimiz insanlara karşı haklı ve makul gerekçe getirememe acizliğidir. Ancak her insanın erdemli, kaliteli, onurlu biri olmayacağı gerçeğinden hareketle olsa gerek ki Allah, iftiracılara uhrevi ceza ile yetinmeyip dünyevi müeyyiden de uygulanmasını (bkz:nûr/11-20,23,40) istemiştir. İnsanların kusurlarını araştırmak, beklemek, ilan etmek ve yaymak müminin davranışı olamaz. Ahirette her insanın işi başından aşkın olduğu (bkz:abese/37) gibi mevcut hayatta da aslında herkesin kendisine yetecek kadar kusuru vardır.
Öncelikle kendi kusurunu araştırmalı. Allah’a ve ahirete iman edenler konuşacaksa hayırlı ve yapıcı konuşmalı yoksa susmalı (Bkz:Müslim,İman,75.I,68) ve sakınmalıdır.
Suizan
İnsan ilişkilerinde çoğu zaman insanın emin olamadığı bir konu hakkında zihinde olumlu ve olumsuz iki seçenek belirmektedir. Olumsuz tarafa meyletmediğimiz sürece düşünceden sorumlu olmayız. Başka bir deyişle düşünceyi fiiliyata dökmeden kötülük yapmış sayılmayız. Söz konusu iki seçenekten esaslı ve asıl olanı adına hüsnü zan dediğimiz olumlu düşünmektir. İnsanlara ve olaylara güzel bakmaktır, bu sevaptır. Bunun yollarından bir tanesi insanları başkalarından duyarak değil kendilerinden duyup aracısız tanımaya çalışmaktır.
İnsanlara ve olaylara başkalarının gözüyle değil objektif bir anlayışla yaklaşmaktır. Zannetmek, hakikatten payidar olmadığı için (bkz:yunus/36) bundan kaçınmaktır. Zannın az bir kısmı doğru çıkabildiği için (bkz:hucurat/12) yanlışa düşme riskinin yüksek oranda olduğunu bilmelidir.
* Fesih Aydın, Yozgat İl Müftülüğü Cezaevi Vaizi

Editör: TE Bilişim