Sosyal medya ve televizyondan sonra günlük konuşmalarda da sıkça karşılaşmaya başladığımız kişisel gelişimimiz, isteklerimizin gerçekleşmesi adına kullanılan bazı söylemlere dikkat çekmek istiyorum. Evrene mesaj göndermek, totem yapmak, ritüeller, meditasyon veya yoga yapmak, kendi en iyi versiyonuna geçmek, hayatın iplerini kendi elimize almak, yaşam koçluğu ve benzerleri...

Bu kelimeleri kullananların gerçekte hangi anlama geldiğini bilip bilmediklerini gerçekten çok merak ediyorum! Zira yapılan konuşmalarda evrenin her şeyi bizim yaratımımızla (!) vereceği, sayı sekansları ile isteklere kavuşmak, meditasyonla rahatlamak, gevşemek, huzura ermek gibi çelişkili, tuhaf daha da önemlisi art niyetli bulduğum sözler. Çünkü burada Evren diye söz edilen Allah, mesaj ise dilek dilemek, temenni etmektir. Ritüel denilen şey büyü, sihirdir. Meditasyon derin düşünme, tefekkürdür. Yoga yapmak Hinduizm, Budizm gibi dinlerde inzivaya çekilip dua etmek, namaz kılmak gibi bir eylemdir. Tüm bunlar Müslüman’ın itikadına zarar verecek söz ve davranışlardır.

Kişisel gelişimcilere göre bakış açısı, bir kişinin dünya görüşünü, inançlarını, değerlerini, deneyimlerini ve duygularını içeren bireysel perspektifini ifade eder. Bu, her bireyin dünyayı farklı bir şekilde gördüğü, kişisel bakış açımızın bir sonucu olarak, çevremizdeki olayları ve insanları farklı yorumladığımız anlamına gelir ki buraya kadar bir sorun yok.

Kendimizi ve ruhumuzu yenileyebilmek için hayata ve olaylara olan bakış açımızı değiştirmenizi sağlayacak bazı ipuçları veriliyor. Bunların başında pozitif olmak diğer bir ifadeyle pozitifte kalmak geliyor. Müslüman her daim ümidvar olur. Allah’dan ancak kafirler ümit keser. Olumsuzluğa odaklanmayı bırakmak ve olumlu şeyleri düşünmeye çalışmak İslam’ın da emirleri arasında yer almaktadır.

“Hayat, bulunduğunuz andan ibarettir.” “Kendinize karşı anlayışlı olun” “Çok fazla öz eleştiri yapmak ve olumsuz düşünmek gibi alışkanlıklarınızdan vazgeçmelisiniz. Kendinize karşı rahat davranmayı öğrenmelisiniz.” şeklinde kişiye verilen telkinler onun daha çok hata yapmasına, bu hatalardan pişmanlık duymamasına ve kendini düzeltmemesine sebep olacaktır. Aksine yapılan hatalardan ders alıp pişman olmak, tevbe etmek, bir daha aynı yanlışları yapmamak için kendimizi yerinde ve dozunda eleştirmeliyiz.

“Farklı şeyler deneyimleyin. Yapmaya alışkın olduğunuz şeylerin tam tersini yapmak, size yeni bir bakış açısı kazandırır. Bu sayede zihninizi, yaşamınızdaki korku ve engel oluşturan alışkanlıklardan soyutlayabilir, döngünün dışına çıkabilirsiniz.” Bir davranışı doğru veya etik olup olmadığını sorgulamadan, sırf daha evvel tam tersini yapıyor olmak döngüsünden çıkmak için yapmak sağlıklı bir öneri değildir.

“Meditasyon yapın! Meditasyon, stres, endişe, depresyon gibi istenmeyen durumları önlemeyi öğrenerek zorluklarla yüzleşmenize yardımcı olur.” Oysa kalpler ancak Allah’ı anmak, zikretmekle huzur bulur; mutluluk bu şekilde mümkündür. Namaz kılmak, zikir ve tesbihatla meşgul olmak dünyadaki bütün meditasyonlardan daha huzur, güven ve rahatlık verir; onu huşu ile gerçekleştiren, tadını bilene.

Hem “yalnız zaman geçirin, rutininizin dışına çıkın, kendinizi dinleyin, kendinizle barışın, bu sizi diğer insanlarla etkileşim içindeyken hissettiğiniz birçok olumsuz duygudan kurtaracaktır.” şeklinde bencilliği, egoizmi aşılayıp hem de yalnız hissettiğinizde sevdiklerinize sarılın diyerek çelişki ile insanları kararsızlığa, belirsizliğe sürüklüyorlar.

İnsan sosyal bir varlıktır; bir ailenin, bir toplumun parçasıdır. Kendisinin iyiliğini isteyen, onu seven, sayan, düşünen, koruyan, kollayan kişilere ihyacı vardır. Güven duymaya, sarılıp sarmalanmaya ihtiyacı vardır. Buna sılayı rahim diyoruz. 

“Bakış açımızı değiştirmek, aslında kendimizi değiştirmek demektir. Çünkü bakış açımız, kişiliğimizin, değerlerimizin, inançlarımızın ve alışkanlıklarımızın bir yansımasıdır. Bu, kişinin kendine meydan okumayı ve büyümeyi istediğinin bir göstergesidir.” Yanlış bir görüşü savunuyorsak ya da bize kötü bir şey dayatılıyorsa meydan okumak, karşı çıkmak en doğru tepkidir; ancak yine uygun bir üslup ve dil ile olduğu takdirde. Ama bizi biz yapan kişiliğimiz, değerlerimiz, inançlarımız ve alışkanlıklarımız sırf gelişiyoruz, büyüyoruz diye meydan okunacak, reddedilecek, terk edilecek kıymetsizlikte değildir.

Bir diğer söylem empati geliştirmek. Peygamber Efendimizin "Sizden biri¸ kendisi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe gerçek imana eremez." “İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez” “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” hadisi şerifleri empati kurmaya en güzel örneklerdir.

Kendi bakış açınızı sorgulamak ve değiştirmek, kişisel büyüme ve dönüşümün ilk adımıdır. Bu, öz farkındalığını artırır ve kendinizi daha iyi anlamanıza olanak tanır. Çoğu zaman, sorgulamadan kabul ederiz. Bize öğretilen, söylenen veya gösterilen şeylere inanırız. Ancak bu şekilde yaşamak, bizi gelişmekten ve mutlu olmaktan alıkoyar. Ancak çoğumuz hakikate önce taklit etmek ve örnek almak ile başlarız. İmanımız bile küçük bir çocukken taklidi iman ile oluşur. “Bu düşünce benim mi yoksa başkalarının mı?” sorusu “O başkaları benim için ne kadar önemli, değerli? ya da bu öğrendiklerim, bildiklerim benim için ne anlama geliyor? şeklinde değişmeli.

Bakış açısını değiştiren kişi, hayatın anlamını değiştirir. Hayatın anlamını değiştiren kişi ise, hayatını değiştirir. İslam’ın öngördüğü Müslüman modeli kişisel gelişimin en üst versiyonudur. Maddi manevi olgunluğun mutluluğun başarının zenginliğin her türlü nimetin güzelliğin anahtarı burada gizlidir. Müslüman

Müslüman, her konuda dikkatli ve uyanık olmak zorundadır. Kendisini aldatmak isteyenlerin oyununa gelmemelidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hainlik ile güvenilirlik bir arada bulunmaz.”

Allah’ın bizi hiçbir zaman terk etmeyeceğini, bize hayat verenin, rızık verenin, nimet verenin, bizi mutlu edenin de Allah olduğunu bilmek en büyük güven ve huzur duygusudur. Sosyal medyada veya günlük hayatta bir kitapta videoda ya da sokakta karşılaştığımız her olay ve sözde yaşanılan her tecrübe de bilinçli ve farkında olmamız gerekiyor. İyi ve kötünün ya da Hakk ve batılın savaşında iyilerden doğrudan yana olmayı iyilik ve doğruluk istikametinden ayrılmamayı rabbim cümlemize nasip etsin. Allah’a emanet olunuz.