Yaşadığımız hayatı ne kadar ciddiye alıyoruz değil mi? Yaşarken koştuğumuz ama sadece işe ya da eve yetiştiğimiz anlarla meşgul oluyoruz. Oysa içimizdeki küçük çocuk bir zamanlar ne kadar neşeli ayak sesleri çıkarırdı. Koştuğu yolun bir yere yetişmek gibi bir derdi yoktu. Gelin bu konuyu biraz açalım…

Hayatımızda var saydıklarımız

Aslında birçok şey yaşanırken çoğu zaman gülmeyi ihmal ettiğimiz hatta abartılı kahkahaları unuttuğumuz bir sürü anla dolu hayatlarımız. Oysa yaşadığımız bu hayatın bir sonrası olmadığını kendimize hatırlatabilseydik yine de bilinçsizce tüketir miydik günlerimizi? Çocukluk kahkahalarını hangi koşuşturmacada kaybettik? Ya da bizi bu hayatın içinde tutan şey neydi? Böyle söyleyince kulağa cevaplanması kolay sorular gibi gelse de içinde bulunduğumuz durum içler acısı… Bir yandan geçim sıkıntısı diğer yandan yaşayamadığımız mutluluklar varken aklıma hep şu söz gelir: Maalesef bizlere çoğu şey altın tepside sunulmuyor. Asıl bizler o tepsiyi yaratmaktan sorumlu kalıyoruz. Peki iş stresi ve sürekli bir yerlere yetişmeye çalışma gibi yaşadığımız tüm olumsuzlukları yok sayabilseydik nasıl hissederdik? Gelin bunu bir deneyelim. Bazı şeyleri yok saymak da başlangıç olabilir…

Aynadaki sen

Belki de kabullendiğimiz hayatları yaşıyoruz ya da yaşadığımız hayatları kabullenmek zorunda kalıyoruz diyebilir miyiz? Diyelim gitsin! Zaten bunca çabanın üstüne başka söz yakışmazdı. Peki hayatı gerçekten yaşıyor muyuz? Yoksa kendimiz de dahil olmak üzere bir şeyleri kaçırıyor muyuz? Bunun cevabı kesinlikle evet olmalı. Bazen saçlarımı taramadan uyuduğum günün sabahında düzenim bozulmuş gibi değil de neden boş verdiğimi düşünmüyor değilim. Belki de o saçı taramayı unutmamalıyız. O sabahlara daha güçlü daha biz olarak uyanmalıyız. Çünkü ileride vaktimiz olacak olsa dahi belki de o saçlar o kadar gür olmayacak. Hayatı yaşarken kaçırdığımız noktalar bunlar olabilir mi? Bir evet de buradan gelsin... Yaş almak değil de o yaşı nasıl aldığımız ve nasıl kendimiz olarak yaşadığımız önemli olmalı. Çünkü zaman acımasızca işlemeye devam ediyor tıpkı bazılarımız için çocukluk döneminin artık çok gerilerde kaldığı gibi…

Dilerim ki geçen her dakikanın sizler için ne kadar özel olduğunu bilerek, içinizdeki çocuktan vazgeçmeden yaşarsınız bu hayatı...