Profesör Dr. Demirer, “Sağlıkta şiddette dünyanın önde giden ülkesi olmamıza, sağlık çalışanlarının açlık sınırında yaşamasına, sağlık hizmetlerinin sunumundaki kalite ve standardın düşmesine, hastanelerde kuyrukların uzamasına, randevu sisteminin çökmesine ve maalesef en iyi hekimlerimizin yurt dışına göçüne sebep olmuştur” dedi.

ÇİRKİN SALDIRIYI ŞİDDETLE KINIYORUZ

15 Eylül 2023 tarihinde Hatay Defne Devlet Hastanesi'nde hamile dermatoloji uzmanı Dr. K.E.K, görevi başında sözlü ve fiziki saldırıya uğramıştır. Bu çirkin saldırıyı şiddetle kınadıklarını belirten Profesör Dr. Demirer, “Sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz. 15 Nisan 2020 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 12. maddesine eklenen cezai yaptırımlarla oluşturulan ve Sağlıkta Şiddet Yasası olarak bilinen düzenlemeler, ne yazık ki sağlıkta şiddete çözüm olmamıştır. 6 Temmuz 2022'de görevi başında uğradığı silahlı saldırı ile hunharca katledilen Dr. Ekrem Karakaya ve diğer dokuz hekim cinayetleri, bu çözümsüzlüğü hafızalarımıza kazıyan en acı örnekler olmuştur” şeklinde konuştu.

ZOR KOŞULLARDA ÇALIŞIYORLAR

Sağlık çalışanlarının zor koşullarda çalıştıklarını söyleyen Profesör Dr. Taner Demirer, “Bugün tüm hekimler ve sağlık çalışanları açlık sınırında ve zor ekonomik koşullarda çalışmaktadırlar. Hekimlerimizin aldığı maaşlar, AB ülkeleri hekimlerinin aldığı maaşların dörtte biri ya da beşte biri kadardır. Ak Parti iktidarı döneminde ortaya çıkan ve giderek artan zorlu ekonomik koşullar ve sağlıkta şiddet tüm hekimlerimizi ve sağlık çalışanlarımızı yıldırmıştır. OECD standartlarını yakalamak için ülkemizde mevcut doktor sayısına ilaveten en az 70 bin doktora ihtiyaç varken geçen yıl  bin 400 hekimimiz yurt dışına göç etmiş olup 2023 yılının sonunda ise tarihi bir rekor kırarak bu sayının 2 bin'i geçeceği tahmin edilmektedir” şeklinde konuştu.

DOKTOR SAYISI AZALDI

Tıp eğitiminde son 20 yılda yapılan tahribat ve her alanda olduğu gibi liyakatin ayaklar altına alınması sonucu üniversitelerimizde kalp damar cerrahisi, göğüs cerrahisi, beyin cerrahisi gibi branşlarda eğitim verecek öğretim üyesinin kalmadığını belirten Profesör Dr. Taner Demirer, ”Bunun sonucu olarak TUS'larda bu bölümleri tercih eden doktor sayısı azalmıştır. İnsanlarımız yakın zamanda bu branşlarda kendilerini muayene ve ameliyat edecek cerrah bulamayacak hâle gelecektir. Kaygı ve ibretle izlediğimiz bir başka durum ise Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından duyurulan; ülkemizin değişik hastane ve aile sağlığı merkezlerinde, isimlerini bile telaffuz edemediğimiz Türkçeyi konuşamayan 4 bin Suriyeli sığınmacı sözde hekim ve sağlık çalışanının istihdam edilmesidir. Bu Suriyeli sığınmacı sağlık çalışanlarının geçerli diplomalarının olup olmadığı, hangi kriterlere göre ülkemizde çalışmalarına müsaade edildiği, denkliklerinin nasıl yapıldığı, Türkçe yeterliliklerinin nasıl belirlendiği kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır. Sığınmacılar ülkemize milyarlarca dolara varan bir yük oluşturmakta, sadece SGK'nın bunlar için ödediği ilaç masraflarının 1 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. Kısa süre önce sağlık turizmi bahane edilerek 5 dilde e-reçete yazılmasının uygulamaya konulmasının temel amacı, Suriyeli doktorlara kolaylık sağlamak ve sığınmacılara eczanelerde konforlu hizmet sunulmasının önünü açmaktır. hayati öneme sahip birçok ilaç eczanelerde bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığının düşük döviz kuru uygulaması sonucu İlaçların ülkemize girişi önemli ölçüde azalmıştır. Maalesef vatandaşlarımızın sadece yüzde 15'i yenilikçi ilaçlara ulaşabilmektedir. Eczanelerde uzayan kuyruklar, basit ilaçların bile bulunamaması hem eczacıları hem de hastaları bezdirmiştir. Ülkemizde sağlık hizmetleri hem hizmet sunucusu sağlık çalışanları hem de hizmet alan halkımız için tam bir keşmekeş hâline gelmiştir. Bu bir türlü dikiş tutmayan anormal sistemin çok yönlü bir sağlık reformuyla derhâl düzeltilmesi zaruridir” dedi.

Popülasyonunda artış yaşandı: Bilinçsiz yapılması Yozgat'ı tehdit ediyor! Popülasyonunda artış yaşandı: Bilinçsiz yapılması Yozgat'ı tehdit ediyor!

Profesör Dr. Taner Demirer açıklamasına şu şekilde devam etti: “Tüm sağlık çalışanlarının özlük hakları, sosyal ve ekonomik koşullarla örtüşen içi dolu ve gerçekçi kanunlarla desteklenmelidir. Temel ücretlerin emekliliklerine yansıyacak şekilde düzenlenmesi ivedilikle sağlanmalıdır. Sağlıkta şiddeti durduracak göstermelik değil, etkin ve caydırıcı yasal düzenlemeler hemen yapılmalıdır. Devasa şehir hastanelerinin kira bedelleri yasal zeminleri gözden geçirilerek güncellenmeli, destek hizmetleri için Kamu İhale Kurumu açık ve şeffaf ihale düzenleyerek Sağlık Bakanlığının zarar etmesini önlemelidir. İlaç sıkıntısını ortadan kaldırmak için Türkiye'nin yerli ve millî bir ilaç politikası oluşturması elzemdir. Yerli ilaç sanayine direkt teşvikler artırılmalı, ülkemizde yenilikçi ve akıllı ilaçların üretiminin önü açılmalıdır. Birinci basamak sağlık hizmetleri vatandaşlarımız için daha cazip hâle getirilmeli ve Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) hizmetleri kesinlikle devlet tarafından yapılmalıdır. ASM'lerde aile hekimlerine ilaveten; uzman hekim, psikolog, fizyoterapist, sosyal hizmet uzmanı ve diyetisyen istihdam edilmelidir. Böylece hem birinci basamak sağlık hizmetleri etkin hâle getirilecek hem de ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucusu merkezlerdeki yoğunluğun azalmasının önü açılacaktır. Sağlık sisteminin reforme edilerek sağlık hizmetlerinin standardının yükseltilmesi, sunum kalitesinin arttırılması, tüm hekim ve sağlık çalışanlarının insanca yaşayabilecekleri sosyal ve ekonomik koşulların sağlanması; 10 milyondan fazla sığınmacının ülkelerine geri gönderilmesi ve yüce Türk milletinin hak ettiği çağdaş ve standardı yüksek sağlık hizmetlerine kısa sürede ulaşması için sunulan hizmetlerin her aşamasının takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.” (Ahmet Ayverdi)

Editör: Duygucan Baloğlu