TÜRKİYE, bir çok konuda dışa bağımlı olmakla birlikte elindeki kaynakları, hammaddeyi işleyip en azından kendi ihtiyacını karşılamaya yönelik adımlar atıp/atmamakta tereddüt geçirince, deyim yerinde ise ‘sinek kanadını çırpsa’ bizler etkileniyoruz. Yaşamımızın vazgeçilmezleri ile ilgili fiyat artışlarını sürekli olarak görmemize karşın, bugüne kadar gerilediğini pek göremedik/göremiyoruz. Akaryakıtta bunlardan birisi. Geniş tarım alanlarına sahibiz ve bu tarım alanlarının önemli bir bölümü nadasa bırakılıyor. Yani ekilip, biçilmiyor. Bu ekilip, biçilmeyen alanların değerlendirilip, elde edilen üründen biyodizel, jet yakıtı üretmemizin mümkün olduğu gerçeğinden hareketle 2005 yılından itibaren bir dizi çalışmalar yapıldı. Kanoladan, Aspirden, Ayçiçeğinden elde edilen yağ ile TIR çalıştırıldı, gazetelerde haber oldu. Bir dönem, bitkilerden elde edilen yakıtın, tıpkı gaz ile çalışan araçlar gibi araçlarda kullanılabilmesi için benzin istasyonlarında pompaların kurulması/kurulduğu haberleri de yapıldı. 

KÖYDE BİYODİZEL ÜRETİMİ

Türkiye’nin önemli tarım bölgelerinden Yozgat’ta da benzer konular gündeme geldi. 2008 yılına gidiyoruz. Yozgat'ın Sorgun ilçesinde bir çiftçi, tarım ve hayvancılıkta maliyeti düşürebilmek amacıyla, tarlasının bir bölümüne Aspir bitkisi ekti, kurduğu makine ile ihtiyacı olan biyodizel, yemeklik sıvı yağ ve hayvan yemini yüzde 50 oranında daha ucuza temin etmeye başladı. Sorgun ilçesinin İdirisli köyünün aynı zamanda muhtarı olan çiftçi Hayati Topaloğlu, köyde tarım ve hayvancılık yaparak geçimlerini temin etmeye çalıştıklarını söyledi. Topaloğlu, tarım ve hayvancılıkta kullanılan makineler ile yemin önemli maliyet getirdiğinin altını çizerek, ''Fiyatlara yetişmek mümkün değil. Maliyeti düşürebilmek için yaptığım girişimler sonucunda kendi yakıtımı ve hayvanlarımın yemini kendi imkanlarımla temin etmem halinde, maliyetleri düşüreceğime inanıp, çalışmalara başladım'' dedi.

Geçtiğimiz yıl 85 dekar alana 5 ton Aspir bitkisi ektiğini ve dekardan 150 ton civarında ürün aldığını ifade eden Topaloğlu, hasattan elde ettiği ürünün 5 tonunu Nevşehir Avanos'a götürerek sıktırdığını anlattı. Topaloğlu, satın aldığı makineyi köydeki evine kurarak, sıkılan aspiri işlemeye başladığını vurgulayarak, ''Tarımda kullandığım akaryakıt fiyatının çok yüksek olması nedeniyle bu yola başvurdum. Aspir bitkisinden elde ettiğim hammaddeyi makinede işliyorum. Makineden, biyodizel ve yemeklik yağ elde ediyorum. Biyodizeli tarım aletlerimde, sıvı yağı da yemeklerde kullanıyoruz. Sıkma sonucunda çıkan posayı da hayvanlarıma yem olarak veriyorum. Şimdi ihtiyacım olan biyodizel ile birlikte yemeklik sıvı yağ ve hayvanlarımın yemini yüzde 50 oranında daha ucuza mal ediyorum'' diye konuştu.

Topaloğlu, biyodizelin diğer dizel yakıtla performansının aynı olduğunu, biyodizelin çevre kirliliğine de neden olmadığını bildirdi. Topaloğlu, yemeklik sıvı yağı ve yemin de diğerlerinden hem ucuz hem de daha sağlıklı olduğuna dikkat çekerek, ''Aspiri kıraç bölgede ektim. O nedenle dekardan 150 ton civarında bir ürün aldım. Toprak daha verimli olsaydı, dekardan alacağım ürün bunun iki katına çıkardı. Tarım ve hayvancılıkta maliyetimi kendi ihtiyacımı kendim karşılayarak düşürdüm. Piyasaya satmam yasal olarak mümkün değil. Zaten ihtiyacım kadar ekim yapıp, üretiyorum. Sistemin diğer çiftçilerimize de örnek olmasını istiyorum. Köylerimizde kurulacak tesislerde, biyodizel üretimiyle birlikte yem ve yemeklik sıvı yağı üretilip, tarım ve hayvancılıktaki maliyetler düşürülebilir. Daha fazla ürün alındığı zaman daha maliyette daha fazla düşecektir'' ifadelerini kullandı.

Topaloğlu, çok verimli ve yan ürünleri bol olan aspir bitkisinin pazarlamasında sıkıntılarının olduğunu da dile getirerek, devletçe de desteklenen bu bitkinin TMO veya Karadeniz Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatif Birliği gibi kooperatiflerin alması durumunda pazar sıkıntısının da ortadan kalkacağını vurguladı. Topaloğlu, bu yıl yine kendi ihtiyacını karşılayacak düzeyde aspir ekimi yapacağını sözlerine ekledi.

ANIZA DOĞRUDAN EKİM

2014 yılında, Aspir ekim alanı artırılması durumunda Yozgat’a Jet yakıt istasyonu kurulabileceğinin altı çizildi. Türkiye'nin önemli tarım alanına sahip iller arasında ilk sıralarda yer alan Yozgat'ta, bir taraftan nadasa bırakılan tarım alanlarını ekonomiye kazandırmak diğer taraftan da bitkisel yağı açığını kapatmak üzere bu yıl yaklaşık 50 bin dekara ekimi yapılan aspir bitkisinin hasadı yapıldı. Yozgat merkeze bağlı Musabeyli köyünde anıza doğrudan ekimi yapılan aspir bitkisinin biçerdöverle gerçekleştirilen hasadına Yozgat Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ziyaattin Özdemir, teknik personeli ile birlikte katılıp, çiftçilerden üretimle ilgili bilgiler aldı. 

NADASA BIRAKILAN ALANLAR

Yozgat'ta 2 milyon 300 bin dekar tarım alanının her yıl nadasa bırakıldığını hatırlatan Yozgat Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ziyaattin Özdemir, bunun Türk ekonomisine ciddi zarar verdiği gibi çiftçinin de ekim ve üretim yapmadığı tarlasına emek harcamak suretiyle gelirini düşürdüğünü kaydetti. Nadasa bırakılan hububat ekimi yapılan tarım alanlarına hiç bir masraf yapmaksızın anız üstü aspir ekimi yapılabileceğini kaydeden Özdemir, ‘'Burada anıza aspir ekimi yapıldı şimdi de hasadı yapılıyor. Bu tarla sürülmedi, direkt anıza ekim yapıldı, gübrede verilmedi verim de gayet güzel. Çiftçimiz tarlasına ekimini yapıp, gitti şimdi geldi hasadını yapıyor. Çiftçimiz bu tarlasından iki yılda bir ürün alınıyordu, şuan hiç bir masraf etmeden her yıl ürün alacak. Bu yıl aspir hasadını yaptığı tarlasından önümüzdeki yıl da hububat ekip, hasadını yapacak. Nadasa bırakmanın hiç bir anlamının olmadığını şuan burada gözümüzle görüyoruz. Anıza ekimde devletin desteği çatak projesi kapsamı içerisinde var. Onu da bu sene biz başlattık. Bakanlığımız ilimizi proje kapsamı içerisine aldı. Bu sene 5 bin dekardan başlayacağız. Önümüzdeki yılarda bu git gide artacak'' ifadelerini kullandı.

Yozgat bu yıl 50 bin dekar civarındaki tarım alanına aspir ekiminin yapıldığını bildiren Özdemir, ''Bizim nadas alanımız 2 milyon 300 bin dekar civarında. Bunun 50 bin dekarı ekildi. Eğer 2 milyon 300 bin dekar alanın tamamına aspir ekimi yapılmış olursa, 200 bin ton aspir tohumu elde edilecek bundan da yaklaşık 70-80 bin ton aspir yağı üretilmiş olacak, 170 bin ton civarında da aspir küspesi elde edilecektir'' diye konuştu.

Nadas alanlarına aspir ekimi yapılması durumunda Yozgat ekonomisine yaklaşık 300 milyon lira civarında bir girdinin sağlanıp, bu paranın da çiftçinin cebine gireceğini bildiren Özdemir, ''Türkiye'nin bitkisel yağ açığı var. Petrol ile birlikte bitkisel yağı açığımızı da yurt dışından temin ediyoruz, nadasa bırakılan alanlara ekim yaptığımızda bu para bizde kalacaktır'' açıklamasında bulundu. 

TESİSİ KURULACAK

Yozgat Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Özdemir, Yozgat'ta kuru tarımın yapıldığı alanlardan dekardan ortalama 100 kilo, sulu alanlardan ise dekara 300- 400 kiloya kadar ürün alınabildiğini söyledi.  Özdemir, aspir bitkisinin biyodizel ve jet yakıtının da hammaddesi olduğunu hatırlatarak, Yozgat'ta aspir ekim alanlarının artırılması durumunda bitkiyi yakıta dönüştürecek tesislerin kurulabileceğini ifade etti. Özdemir, Almanya'da aspir bitkisinden jet yakıtı üreten bir firmanın teknik ekibinin Yozgat'a gelerek incelemelerde bulunup, örnekler aldığını vurgulayarak, ''Yozgat bölgesinde ekim alanlarını gezen heyet Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Türkiye Petrolleri Ofisi Genel Müdürlüğü nezdinde girişimlerini sürdürüyorlar. Uygun görülmesi halinde Yozgat'ta da aspir bitkisinden jet yakıtı üretmek üzere tesis kurulacak. Bu da çiftçimizin ürününü daha kısa vadede satmasına katkı sağlayacaktır. Ürün daha da değer kazanacaktır'' sözleriyle açıklamasını noktaladı.

ÇÖZÜM VAR AMA

2015 yılında Türkiye Aspir Derneği Başkanı, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Fikret Akınerdem, '’Çiftçilerimizi aspir tarım yapmaları konusunda ikna etmemiz halinde, ülke olarak yağ problemini ve enerji ihtiyacının bir kısmını çözmüş olacağız’' dedi.

Türkiye'de nadasa bırakılan tarım alanlarının da ekonomiye kazandırılmasının yanında bitkisel yağ ve enerji açığının bir kısmının aspir ekiminin yaygınlaştırılmasıyla karşılanabileceği belirtildi. Hem yağ hem de enerji bitkisi olduğu belirtilen aspir bitkisinin yaygınlaştırılmasına yönelik hazırlanan proje kapsamında dört profesör, bitkinin önemini anlatmak üzere yollara düştü. Türkiye'de en fazla nadasa bırakılan tarım alanına sahip iller arasında ilk sıralarda Yozgat'ın yer aldığını kaydeden Prof. Dr. Akınerdem, yapılan çalışmalar sonucunda Yozgat'ta yıllık 6 bin dekar civarında ekiliş yapılırken bu gün 50 bin dekar alanda aspir tarımının yapılmasının sevindirici olduğunu anlattı. 2000 yılında aspir üretiminin Türkiye’de 18 ton civarında olduğunu, yapılan çalışmalar sonucunda bu yıl 70 bin ton seviyesine ulaşıldığını kaydeden Akınerdem, "Aspir hem bir yağ bitkisi hem de enerji bitkisidir. Biodizel yapımında en avantajlı bitkilerden bir tanesidir. Biz 5-6 milyon hektar nadas alanımızı bu bitkiyle doldurursak, üretimimizi 6-7 milyon tona çıkartabiliriz. Bunun karşılığı da 2 milyon ton yağdır. 4 milyon ton küspedir. Bunun parasal değeri de, 3 milyon dolar, yaklaşık 10 milyar liradır. Biz enerji ithal eden bir ülkeyiz. Yağda ithal ediyoruz. Aspir hiçbir şekilde özellikli bir tarım alanı istemeyen bitki. 6 milyon hektar boş nadas alanının değerlendirmeye yönelik bir proje olduğu için, biz hem enerji ithalatının bir kısmını yağ ithalatının tamamını durduralım diye çalışıyoruz. Türkiye’de, 3 tane 200-250 bin ton kapasiteli biodizel tesis çalışıyor. Bu tesislerin ürettiği biodizel yakıt motorine yüzde 2 oranında katılıyor. Rafineride, bazı firmalar aspirden üretilen biodizel yakıtı motorine katıyor. Bu da bizim için ve ülke ekonomisi için sevindirici bir durum" diye konuştu.

DEVLET DESTEKLİYOR

Türkiye Aspir Derneği Başkanı, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Fikret Akınerdem, devletin aspir üretimi konusunda çok büyük fedakârlık yaptığının da altını çizerek, aspir tarımına neredeyse satış maliyeti kadar üretim desteği verildiğini bildirdi. Ama işin devamı bir türlü getirilemedi. Türkiye, akaryakıt ihtiyacını döviz karşılığında karşılamaya deva ediyor. Tarım alanlarında, nakliyede, toplu taşıma alanlarında tarladan elde edilen yakıtın kullanılması belki de sürekli şikayet ettiğimiz maliyet artışlarını da frenleyecektir. Ama önce bir adım atılması, uygulamaya inanarak geçilmesi gerekiyor.