Size de rahatsızlık verdim, çok özür dilerim.

Çok özür dilerim, bir şey soracaktım da.

Benim yüzümden oldu, kusura bakmayın lütfen.

Gelemediğim için çok özür dilerim.

Sizin de vaktinizi aldım boşuna kusura bakmayın.

Affedersiniz, kusura bakmayın, çok özür dilerim…

Bu “özür dilerim kişisi” ni tanıdınız mı?

Hani ortada bir kusur, rahatsızlık yokken , bir noktalama işareti gibi cümlelerinin başına sonuna, yerli yersiz sürekli özür cümleleri yerleştiren, hem kendini hem de karşısındaki insanı kötü hissettiren o kişi.

Özür dilemek; yanlış yaptığımızı, hatalı davrandığımızı düşündüğümüz durumlarda iyi niyetimizi göstermek ve aynı durumu bir daha yaşatmama isteğimizi belli etmek için kullandığımız bir af dileme kalıbıdır. Fakat onu gerekli durumlarda kullanırsak anlamlıdır. Günlük dilde fazlaca ve gereksiz kullanımında kişiyi zor duruma düşürecek, özgüvensiz bir pozisyon almasına sebep olacaktır.

Özür dilemenin erdemli bir davranış olduğuna vurgu yaparız hep, haklıyızdır da. Ama gerekli gereksiz, sürekli özür dileyen birinin iletişim becerisi, özsaygısı ve duygu dünyasıyla ilgili bazı problemler olduğu söylenebilir.

Bir meselede her şeyin suçlusu ve sorumlusu biz olamayız.

Örneğin; bankadaki bir görevliye soru sorarken ya da işlem yaptırırken eğer ortada bir kusurumuz yoksa sürekli vaktini aldığımız için özür dileyip, af dilemek anlamsızdır. Ya da gitmek istemediğimiz bir yere davet edildiğimizde bu daveti reddediyorsak yine kimseye özür borçlu değilizdir.

Yaşamda yaptığımız seçimler, tercihler -gün içerisindeki önemsiz gibi görünen ufak tercihlerden de söz ediyorum- eğer birine zarar vermiyorsa, kusurlu bir davranış barındırmıyorsa kimseden özür dilemek zorunda değiliz. Bu gibi durumlarda “kusura bakma” deyip sanki bizde bir kusur varmış da o bakmasa iyi olurmuş gibi bir davranış kalıbıyla yaklaşmamalıyız. Aksi halde sürekli özür dileyen biri olmak iletişimde olduğumuz kişilerde bizim suçlu ve kusurlu olduğumuz illüzyonunu da yaratabilir.

Sürekli özür dileyen problemli tavır aynı zamanda niyet okumak anlamına da gelir.

Ne demek istiyorum?

Sürekli özür dileyen olmak karşımızdaki insanların düşüncelerini bildiğimizi varsaydığımızı gösterir. “Şu anda benden rahatsız oldu.” diye düşünür ve bunu doğru kabul ederek özür dileriz. Oysa karşımızdakinin ne düşündüğünü bilemeyiz. Rahatsız olduysa bunu söylemek onun sorumluluğundadır. Eğer söylemiyorsa bizim onun yerine düşünüp, önlem almamız doğru bir davranış değildir, yanıltabilir. Zaten sorumluluğumuz da değildir. İletişimde taraflar yalnızca ifade edilenlerden sorumludur. Kimsenin zihnini okuyamaz ve onun yerine düşünemeyiz.

Öyleyse yapmamız gereken çok net. Eğer bir hata, kusur işlediysek ona sahip çıkıp, özür dilemek en gerekli ve olması gereken şeydir. Fakat ortada bir kusur yoksa “özür dilerim, kusura bakmayın” gibi ifadeler gereksizdir ve olmayan kusuru varmış gibi de gösterip iletişimi zedeleyecektir.

Eğer sürekli birilerini rahatsız ediyormuş gibi, ortamlarda bir fazlalıkmış gibi hissediyorsak ve bu hisle başa çıkmakta zorlanıyorsak bir ruh salığı uzmanından destek almamız iyi olacaktır.