“Fırsat maliyeti” kavramı yıllar önce iktisatçılar tarafından ortaya konulmuş ve tanımlanmıştır. Özetle, bir tercihte bulunduğunuzda vazgeçmek zorunda kaldığınız en iyi alternatif değeridir.

Fırsat Maliyeti = Vazgeçilen En İyi Seçenek - Tercih Edilen Alternatif

Ben iktisatçı değilim. Uzmanı olmadığım ya da belirli bir bilgi birikime sahip olmadığım konularda bugüne kadar hiç yazmadığım gibi bundan sonra da yazmayacağım. Tam da bu sebepten tahmin edersiniz ki fırsat maliyeti kavramını da iktisadi bir pencereden ele almayacağım. Yalnızca kavramın nasıl ortaya çıktığını ve tanımlandığını belirtebilmek adına kısa bir iktisadi tanımlama yaptım.

Önümüze çıkan fırsatları kaçırmamamız gerektiği hep söylenir. Fırsat dediğin yakalanmalıdır ve değerlendirmelidir. Peki ya bu fırsat yakalama meselesini ne kadar doğru anlıyoruz ve değerlendirebiliyoruz dersiniz?

Yaşam seçimlerden ibarettir. Daima bir şeyler için karar vermemiz, bir seçimde bulunmamız gerekir. Bu seçimleri yaparken bir şeylerden de vazgeçeriz. Her seçim aynı zamanda bir vazgeçiştir.

Fırsat maliyeti yalnızca maddi konularda oluşturulmaz. Yaşamımızın her alanında tercihte bulunurken fırsat maliyetine şöyle bir bakmak gerekir.

Günümüzde işkolik olmak, kariyeri ve maddi değerleri önceliklendirmek başarı sayılıyor ve takdir görüyor. Hal böyle olunca “başarı” peşinde koşmaktan manevi tarafımızı ihmal eder oluyoruz.

Geç saatlere kadar mesaiye kalmak, ek iş yapmak yerine sevdiklerimizle, yakınlarımızla vakit geçirmek bir fırsat maliyeti örneğidir. Bizim için iyi olacak bir şeyden vazgeçip yine bizim için iyi olacak başka bir şey tercih etmek yaşamda fırsat maliyetini de zorunlu olarak ortaya koyar. Bunu yönetebilmek önemlidir.

Gönül istiyor ki bütün iyi şeyleri aynı anda tercih edebilelim. Ama yaşamın matematiği böyle işlemiyor. İlla ki tercihte bulunmak bir şeylerden feragat etmek gerekiyor. O zaman tercihlerimizi akıl ve kalbimizin rotasından şaşmadan dengeli bir biçimde oluşturmak en iyisidir.

Sosyal yaşamımızda da fırsat maliyetine bakmalıyız. Örneğin; arkadaşlarımız dışarıya davet ettiğinde her seferinde kabul etmek yerine hayır diyebilmeyi öğrenmeli ve bazen de evde kalıp kendimize kaliteli vakit geçirebileceğimiz zamanlar oluşturmalıyız.

Bir tercihte bulunmadan önce bütün alternatiflere dikkatlice bakmalıyız. Her alternatifin eksi ve artı yönlerini şeffaf bir biçimde değerlendirerek karar almalıyız. Her seçimizin bir görünen bir de gizli ve dolaylı maliyetinin olabileceğini bilmeliyiz. Örneğin; bir hamburger yediğimizde bize maliyeti yalnızca ödediğimiz para değildir. Aynı zamanda bu hamburgerin bedelini sağlığımızdan da öderiz.

Hayatınızı ciddiye alın. Ona değer verin. Zamanınızı nasıl harcayacağınıza dikkatli karar verin. Her dakikanızın kıymetli olduğunu bilerek hareket ederseniz onu özensiz ve savurganca kullanmazsınız. Öyle ya zamanı geri getirmek hiç de mümkün değil. Bu yüzden en çok da zaman konusunda fırsat maliyetini göz önünde bulundurun.

Zihninizin köşesinde şu sorular hep bulunsun:

Şu an benim için daha iyi olacak ne yapıyor olabilirdim?

En iyi alternatifim ne?

En iyi ikinci alternatifim ne?

Alacağım karar bana ne kazandırır ne kaybettirir?

“Attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değecek mi?” de fena bir soru değildir. Benden söylemesi.