Güzel süslü püslü bir çanta yaparız, hatta oyalı-işlemeli olanını tercih ederiz. Öperiz, başımıza koyarız sonra bir çantaya yerleştirir evin yüksek köşesine asarız. “Kelamı Kadim” deriz, bu bizim kitabımız deriz ama okumaktan, araştırmaktan, anlamını kavramaktan öte asılı kalmasına saygı duyarız. 
Geçenlerde babamı ziyaret ettim “Kelamı Kadim”i çantasından indirmiş, birer birer sayfalarını çeviriyordu. “Baba sen okuma bilmiyorsun, ne yapmaya çalışıyorsun” dedim. “Oğlum sevapmış sayfalarını çevirerek hatmetmeye uğraşıyorum” dedi. Ee bu da bir usul yani!..
Eskileri hatırlıyorum, yeni yazıya geçilmiş olmasına rağmen okuma bilenler azdı. Cami hocalarına gidip Kur’an öğrenenler de ara sıra (çoğunlukta Ramazan aylarında) Kelamı Kadim’i çantasından bir iki sayfa (Arapçasını) okumakla yetinirlerdi. 
Hatta hatırlarsınız okuyucular vardı ama yazanlarımız çok azdı. Sadece ağızdan öğrenildiği için Kur’an’ı okurlar ama yazamazlardı.
Şimdilerde okuma yazma oranı yüzde 90’lara ulaştı. Çok güzel çok sevindirici bir konu. Ama ne yazık ki, şimdiki insanlarımızda okur-yazar “okumazlar”. Kitap okuyanımız çok az. Kitaba saygı duyar, değer veren, kitap okumaya zaman ayıranımız olmaz. “Okullu cahiller” diyorlar ya, bilmem doğru bir tanım mıdır.
Bilgisayar çağı deniliyor, olmaz olsun bilgisayar. İnsanımızı tembelleştiriyor, kitaplardan tamamen uzaklaştırdı. Bilgisayarda iş yapanı boş verin, bilgisayara zaman ayıranların yüzde 90’nı  (yaşlılarımız da buna dahil) oyun oynuyor. Bilgisayarda kağıt oyunu oynayanlar, taş oynayanlar, tavla oynayanlar Maşallah çok maharetli hale gelmişler. Tam anlamıyla cehalet ve zaman öldürme olayı. (Kimse gücenmesin de…) zamanımız bol ya, oyun da oynarız canım.
Okullu cahiller hızla artıyor. Hiç bir kitap okumazlar, göz nuru dökmezler, sayfa karıştırmazlar ama her konuda ahkam keserler.  Ulemadan daha alim, bilim adamından daha bilgili, din adamından daha dindar olurlar. Ne de olsa okumuş cahiller.
Kitaba bu denli yabancı, kitaptan bu denli uzak bir başka millet var mıdır acaba? 
Yıllarca öğretmenlik yaptım, mücadelem hep bu yönde oldu. Okumayı zenginleştirmek, yaygınlaştırmak ve yazmayı tutku haline getirmek. Her sınıfa dolu dolu kitap götürür çocukların okumasını sağlardım. Adeta okuma mücadelesi verirdim. İkinci olarak da yazılı anlatıma çok zaman ayırır çocukların yazmalarını geliştirmeye uğraşırdım. 
Görüyorum ki, bir çok öğretmenim bunu angarya olarak değerlendiriyor. Okumaktan uzak (okumuş cahillerden) bir müdür arkadaşım bana tepki koymuştu: “Kitabı kim okuyor bilgisayar yeterli” diyordu. 
İşin doğrusu şu: ne yapıp yapıp çocuklarımıza okuma aşkını aşılamamız gerekiyor. Okuma bir tutku, okuma bir sevda, bu sevdayı tüm çocuklarımıza kazandırmalıyız. Ezberci, bilgisayar tutkunu (oyun hastası), test çözüm yorgunu olmaktan kurtarmalıyız çocuklarımızı.
Kütüphaneler tıklım tıklım kitap dolu. Okuyan? Üç beş kişi… Kitap kurdu insanlarımız var onları kutluyoruz. Okuma sevdalısı bir çok tanıdığım dostum var onlara ben de hayranım.
Geçenlerde kitapçı dostlarımızı dolaştım. Bir kaçına “Yozgat Sevdası” kitabımızı bırakmıştık. Verdiğim gibi sayılı olarak rafta durduğunu ifade ettiler. “Hocam kitap alan, okuyan nerde?” diye söylemlerini dile getirdiler. Bir dostumuz esprili eleştiride bulundu: “Yozgatlı, şairine, yazarınıza sahip çık” diye yazarsın artık!.” diyordu… Dostum, yazarız yazmasına da kitap okumayan bu toplumla nereye gideriz onu da bilmem!
Bu hastalıktan kurtulmalıyız. Okuma alışkanlığını da okullarda kazandırmak durumundayız. Önce öğretmen okumalı, sonra öğrencisini okumaya alıştırmalıdır. Okuma tutkusu verilmeden okuma alışkanlığı kazandırmalıyız.
Türk klasikleri, sevilen kaliteli romanlar, hikaye kitapları devlet eliyle basılıp okul öğrencilerine bedava dağıtılmalı. Kitap fiyatları ucuzlamalı ve kitap çıkaran yazarlarımız teşvik edilmeli. Mutlaka okullarda kitap okuma saatleri ayarlanıp birkaç saat kitap okumaya ayrılmalı, öğretmeniyle, öğrencisiyle herkes kitap okuma saatine katılmalı.
Okumayan, araştırmayan, kitaba dost olmayan bir toplumla ilerleme şansımız yoktur, olamaz. Gelişmenin kaynağı kitaptır, bilimdir. Bilim adamıdır. Bu cehaletle hep birlikte savaşmamız gerekiyor. Toplum kitaptan uzaklaşıyor. Taklitçi, oyun hastası, agresif, kavgacı, bomboş bir gençlik yetiştirmekle yarınlarımızı güven altına almalıyız…