(  Kaliteli Yaşam Uzmanı- Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER’in yazısının devamı)
Hele hele “madem almayacaktın, bana bu kadar zahmeti niye verdin? Anlamı taşıyan bir davranış modeli sergilemek, en cahil bir esnafın dahi baş vurmayacağı bir eylem şekli olmalıdır.
Satıcının  birinci öncelikli amacı,  hemen satmak olmamalıdır. Müşteriyi her yönüyle memnun ederek, çok önemli bir dost ve arkadaş kazanmak olmalıdır. Böyle olursa satış, daha sonra arkadan katmerlenerek gelecektir.
Müşteriye birtakım katakullelerle malın satılması, asla başarı olarak görülmemelidir. Eninde sonunda cahil zannettiğimiz müşteri gerçeği öğrenecek ve satıcının idam sahpasını kurmaya başlayacaktır. (Sürekli olarak kendisini kandıran satıcıyı çevresine kötüleyecektir veye hukuki mercilerde hak aramaya gidecektir).
Bazı satıcıların müşteri mağazaya girdiği zamanki beden dilleri; “yahu ne güzel dinleniyordum, sen de nereden çıktın şimdi? Der gibidir. Çoğu da böyle bir beden dilini sergilediğinin farkında dahi değildir ne yazık ki…
Mağazaya giren müşterinin cinsi, rengi, tabiiyeti, giyimi, kuşamı, konuşması, makamı, mevki, siyasi görüşü, dini inancı, zenginliği, fakirliği vb. farklı özellikleri; satıcıyı asla bukelamuna çevirmemelidir. Fakir görünümlü birisi asla horlanmamalıdır. Her zengin görünümlü de çantada keklik sayılmamalıdır.
En önemli görev olan güleryüz, tatlı dil, tebessüm, değer verme, pozitif iletişim ve beden dili, ikram, misafirperverlik vb. güzel ve yüksek kaliteli davranışlar; satışın gerçekleşip – gerçekleşmemesine göre kaypaklık yapmamalıdır.
2. Alıcılar Açısından Alış – Veriş Adabı:
Satın alanların ceplerinde para oldukları için kendilerine daha fazla ehemmiyet gösterilmesi ve önemsenmeleri gerektikleri gibi bir yaklaşım, asla doğru değildir. Müşterilerin de, işyeri sahipleri ve çalışanlarına selam, sevgi, saygı, tebessüm, tatlı dil, hoşgörü, naiflik ve nezaket göstermeleri kaliteli bir isanın davranış modeli olmalıdır.
Para her şey demek değildir. Satıcılar, mal ve hizmetleri kamuoyuna, ulaşılabilir nezih bir mekanda sunmakla çok önemli bir misyonu yerine getiriyorlar. Sermaye, işgücü, mekan ve zaman koyuyorlar, vergi veriyorlar, istihdam yaratıyorlar…
“Para cebimde ister alırım ister almam”, “senden başka mağazamı yok”, “tek satıcı sen misn?, “ben müşteriyim her istediğimi gerçekleştireceksin” gibi “çiğ” yaklaşımlar, kaliteli müşterilerin işi olamaz. Müşterinin cebindeki para veya güya satın alma üstünlüğü, onu asla ve asla, gurura, kibire, hırsa, ses yükseltmeye, üstünlük taslamaya, aşağılamaya, küçük düşürmeye, hele hele kavga ve tartışmalara götürmemelidir.
Fabrikadan, üretimden, nakliyeden, acemilikten, mağaza dışından kaynaklanan birtakım beklenmeyen aksiliklerin ortaya çıkması durumunda; müşteri birden bire yırtıcı kartal kesilmemeli, bağırıp çağırarak sorunu amip gibi çoğaltmamalı, işin aslını anlamadan mal bulmuş mağribi gibi, soluğu hemen hakem heyetinde almamalıdır. Özellikle kasıt olmadan meydana gelen problemlerde, “soruna değil, çözüme odaklanılmalıdır”. Hırsa, heyecana, işgüzarlığa başvurarak, bireysel ve toplumsal huzur ve barış bedavaya harcanmamalıdır…
Alış – veriş adabının da, düşük kalitelisi ve yüksek kalitelisi vardır. Yüksek kaliteli insanlar, her safhada olduğu gibi, alış – veriş adabında da, yüksek kaliteli davranış modelleri geliştirmeli ve uygulamalıdırlar.
Selam, sevgi ve dualarımla…  Allah’a emanet olunuz…
Yrd.Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER/ ANTALYA