Hz. İbrahim Yaratanına karşı bir söz vermiş ve bu sözün neticesinde kendisinden bu sözün neticesine uygun davranış beklenmiş, Hz. İsmail babasının vermiş olduğu bu sözü yerine getirmedeki samimiyetiyle imtihana çekilmiştir. Kuran-ı Kerim bu husus mealen söyle anlatılmaktadır. 
-“İbrahim şöyle dedi: “Ben Rabbime (onun emrettiği yere) gideceğim. O bana yol gösterecektir.”  “Ey Rabbim! Bana Salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”  Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.  Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona,
- “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da,
-“Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. 
Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik:
-“Ey İbrahim!”  “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”  “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.” 
Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.  Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.  İbrahim’e selam olsun. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o mü’min kullarımızdandı.
Kurban da asıl olan Allah rızası için kan akıtmaktır. Kurban etinin taksimatı ile ilgili efdal olan şudur; Kurban eti üçe ayrılmalı. Bir bölümü fakirleri dağıtılmalı, diğer bir bölümü eş, dost,akrabası ile birlikte yenmeli, son kalan bölümü (üçüncü bölüm) kendi aileyi efradına ayırmalıdır. Kurbanın eti ve derisi satılmaz! Derisi kasap ücreti olarak da ödenmez! Kurban derisi seccade veya evde kullanmak üzere ayrıla bilir. Ancak bir fakire, yoksula veya hayır kurumlarına vermek daha doğrudur.

KURBAN SOSYAL BİR YARDIMLAŞMADIR

Kurban, aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğidir. Kesilen kurbanlardan maddi olarak daha çok yoksullar yararlanır. Görüldüğü gibi bu ibadetin ruhunda Hakka yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır.
Kurban; -fıkhi hükmü ne olursa olsun- Müslüman toplumların simgesi  ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri dini hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Kurban, bir Müslüman’ın bütün varlığını gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun sembolik bir ifadesidir.
Kurban İslam’daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerinden biridir. Her gün kesilen binlerce hayvanların etlerini daha çok mali gücü olanlar tüketmektedirler. Özellikle et alma imkânı bulamayan veya çok sınırlı olan aileler Kurban Bayramında kesilen hayvanların etleri sebebiyle hem kendilerine hem de çocuklarına bu lezzeti tattırma imkânı bulmaktadırlar. 
Bu sebeple Yüce Dinimiz, Kurban bayramında kesilen kurban etlerini üç bölüme paylaştırarak, bir bölümünü kendimize, diğer bölümünü akrabamıza ve komşularımıza, son kısmını ise ihtiyaç sahiplerine ulaştırmamızı istemektedir. Ayrıca kurban kesen şahsın hali vakti iyi değilse kurbanının tamamını evine harcayabileceği hükmü konulmuştur.  Ancak fakirlerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurban bayramı günlerinde kurban kesmek yerine onlara para vermek, gıda yardımı, vs. yapılması kurban ibadeti yerine geçmez.
Peygamberimizin kızı Fatma'ya verdiği şu güzel öğütle yazımızı noktalayalım. "Ey Fatıma kalk kurbanının yanına git ve kesilirken şu duayı oku? “Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir. O'nun ortağı yoktur.” Muhakkak ki kurbanından yere damlayan ilk kan damlası ile ömrümde işlemiş olduğun her günah bağışlanır.
Kurban da asıl olan Allah rızası için kan akıtmaktır. Kurban etinin taksimatı ile ilgili efdal olan şudur; Kurban eti üçe ayrılmalı. Bir bölümü fakirleri dağıtılmalı, diğer bir bölümü eş, dost, akrabası ile birlikte yenmeli, son kalan bölümü (üçüncü bölüm) kendi aileyi efradına ayırmalıdır.
Kurbanın eti ve derisi satılmaz! Derisi kasap ücreti olarak da ödenmez! Kurban derisi seccade veya evde kullanmak üzere ayrıla bilir. Ancak bir fakire, yoksula veya hayır kurumlarına vermek daha doğrudur. Ayrıca hayır kurumlarına ve vakıflara vekalet verilerek kurban kesilebilir. İmkanı olanlar için bu daha hayırlıdır. Birini kendi evinde kesip diğerini de hayır kurumları vasıtasıyla fakir ve fukaraya-  gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırmış olur.