29 Ekim 1923’ te kurulan bir cumhuriyet... Bugün 101. yaşını kutluyor. Cumhuriyet... O dönemde yaşanılan onca şeye rağmen gelişmeyi ve yenileşmeyi hedef alan bir inkılap hareketi. Atatürk Devrimleri’ nin bir parçası.
Bugünü anlı şanlı kutlamak yakışırdı bize. Bizden beklenen buydu. Hak edilmiş, uğruna çaba gösterilmiş, değeri bilinmiş bir kutlama. Atatürk’ ün cumhuriyeti kurarken ve bizlere emanet ederken düşündüğü çok şey vardı elbette. Güveniyordu hem gençliğe hem onları yetiştiren nesle. Şimdi biz bu güvenin neresindeyiz? Bugünü kutlarken içimiz hiç sızlamıyor mu? Bir emanete ihanet etmiş gibi hissetmiyor muyuz? Bunları hepimizin kendine sorması gerek. Bu sorulara ve onların sağlam cevaplarına ihtiyacımız var. Bize emanet edilen ülkenin ve cumhuriyetin hakkını verebilmeye ihtiyacımız var. Bize bırakılan tarihlere, isimlere, kurumlara, değerlere öylesine değil canımızı dişimize takarak kıymet vermeliyiz. Her birinin hakkını teslim etmeliyiz.
Bu ülke buralara gelen kadar hiçbir şeyi kolay elde etmemiş. Hiçbir şey kolayca kutlanacak kadar çabuk kazanılmamış. Kazanılan, kutlanan, elde edilen her bir şeyde, her bir toprakta birilerinin gözyaşı, teri, hayalleri, vazgeçtikleri var. Bu yüzden şimdi bu kadar kolay olmamalı hiçbir şey. Bir bayram varsa bize hediye edilen, onu hak ettiğimiz her gün layıkıyla kutlayalım. Türk’ ün bayrağı bugün de yarın da göklerde dalgalansın hak ettiği gibi. Bırakın bayrağımız dalgalansın.