Yozgat Nohutlu Tepesinin arkasında bulunan cehrilik yakınlarında deveye binmiş geline benzeyen kayalar bulunmaktadır. 
      Bu kayalara "Gelin Kayası" denir. 
      Köyün birinden gelin alayı gelmektedir. Eşkıyalar gelin alayını çevirirler. Niyetleri kervandaki gelini alıp esir pazarında satmaktır.
    Gelin alayının erkekleri eşkıyalarla vuruşurlar ve hayatlarını kaybederler. Eşkıyalar gelini ve damadı yakalamak üzeredirler. Yakalanacaklarını anlayan gelin ve damat Allah'a dua ederler. 
"Allah'ım bizi bu eşkıyaların eline düşürme, bizi ya taş et, ya kuş et." 
Duaları kabul olunur. Güzel gelinle birlikte eşkıyalar, develer ve atlar oracıkta taş olurlar. Damat ise kuş olup gökyüzüne uçuverir. 
      Güzel gelinin ağlarken gözünden döktüğü yaşlar sel olur ve orada kırmızı lalecikler bitmeye başlar. Zamanla bu laleler tüm tepeyi kaplar. 
      Eğrice'de (Mayıs'ın ikinci haftasında) cehrilik laleleri kırmızı kırmızı açar ve beyaz güvercinler gökyüzünde süzülürler. Yozgatlı avcılar buradaki güvercinlere kesinlikle ateş etmezler.
Dersini Almışta Ediyor Ezber
    Yozgat şehri 1760 yılı başlarında Bozok Yaylasının yeşillik etrafı ormanlarla çevrili içinde binbir çeşit kuşun ötüştüğü bir sahada kurulurken; Yozgat halkı o zaman yarı göçebe ve sürülerini besleyerek hayvancılıkla uğraşır hayatlarını bu yoldan sağlarlardı. Bu ozanların çoğunluğunu Sorgun ilçesindeki ozanlarımız oluşturmaktadır.
    Bozok yaylasında otlayan bu sürülerin birini de Sürmeli Bey adında bir Türkmen Yörüğü otlatırdı. Halk tarafından sevilen bu yanık sesli halk ozanı elinde kavalı sırtında sazı Yozgat´tan Akdağmadeni´ne uzanan ormanların içinde sürüsünün içinde dolaşırdı. Bazen bir çamın dibine rastlanır.
    Sazının tellerini konuşturur bazen bir derenin kenarında kavalını çalar aşık olduğu gönlünün sevgilisini düşünürdü.
    O sevgili ki güzelliği Bozok yayla´sına yayılmış ahu gözlü sürmeli kaşlı ay yüzlü bir dilberdi. Babası bir Türkmen beyi idi ve çok sert bir adamdı.
    Sürmeli Bey ailesini salarak babasından sevdiğini istetir mağrur adam kızını bir çobana vermeye yanaşmaz.
    Araya beyler ağalar girer ama boşuna bir türlü gönlü olmaz kızın babasının ve iki sevgili birleşemezler.
    Üzüntüsünden sürüsünü bırakan Sürmeli Bey alır sazını eline beşçamlar mevkiinde kendine bir dergah kurar.
    Aşkını yanık Türküleriyle dağlara ağaçlara anlatır. Küser otağına obasına ve Akdağlar´a kadar uzanan çamların arkasında onu bir daha gören olmaz.
    Dertli kavalına üflediği işli sazına söylettiği nameler kalır geriye. O gün bu gündür dillerde yankılanır Sürmeli Bey´in Türküleri. 
Yöre: Yozgat Derleyen: Mustan AKTÜRK Kaynak: Nida TÜFEKÇİ
       Yarın Yozgat Türküleri
      
      Türkü sözleri:
      
      Dersini almış da ediyor ezber
      Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler
      Aman aman ben yarelendim aman
      
      Bu dert beni iflah etmez del'eyler
      Benim dert çekmeye dermanım mı var
      Aman aman sürmelim aman
      
      Kaşın çeymelenmiş kirpik üstüne
      Havada bulutun ağdığı gibi
      Aman aman ben yarelendim aman
      
      Çiğ düşmüş de gül sineler ıslanmış
      Yağmurun güllere yağdığı gibi
      Aman aman sürmelim aman
      
      Yozgat'ı sel almış Soğluk'u duman
      Sıtkınan severim billahi inan
      Aman aman ben yarelendim aman
      
      Ölünce mezara girdiğim zaman
      Ben susuyum kemiklerim söylesin
      Aman aman sürmelim aman

#
Kazim YOZGAT ATASÖZLERİ VE DEYİMLER 
» At alırsan yazın,deve alırsan güzün, avrat alırsan gezin ha gezin.
 
» Tarla alırsan bozdan, avrat alırsan kızdan.
 
» Martta yağmur yağmasa, nisanda yağsa dinmese, mayısta sıçan siğmese, Ekinim sulanır yaz olur, koyunum yayılır, yoz olur.
 
» EI sana daşınan (taş ile) sen ona aşınan var. 
 
» Erine göre bağla başın, horantana göre vur aşın. Şubatın arpası, martın körpesi.
 
» Erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır.
 
»Boşboğazın sigarası yanmaz.
 
» Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya.
 
» Su içene yılan bile değmez.
 
» Kara kazanın yanına varma, karası bulaşır.
 
» Even it, gözsüz enikler.
 
» Uzaktan davulun sesi, goygun gelir.
 
» Abdalın eşeği kaçmış da keşkem de keşkem demiş.
 
» Eşeğin canı yanarsa atı geçer.
 
» Yal yiyen it, yüzünden belli olur
 
» Davar; kömünü itsiz, sahibini etsiz bırakmaz. 
 
» Ağır otur, batman ***ür.
 
» Bağı gör, üzüm olsun, üzüm yemeye yüzün olsun.
 
» Dek duranın devesi ölmez.
 
» Devenin dişi, avradın yaşı sorulmaz.
 
» Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma.
 
» EI eli yur, el de yüzü.İtin ürmiyenini kapıya koymazlar.
 
» Sel gider, kum kalır.
 
DEYİMLER 
 
» Leblebiden nem kapar.
 
» Çapanoğlunun abdest suyu.
 
» İşin içinden çapanoğlu çıkar.
 
» Var yurduyun kıymetini bil.
 
» Almıyacaktın da pekmezime neye suyu kattırdın. Ardıç kadı çam müttü.
 
YOZGAT MANİLERİ 
 
1- Geline bak geline Gına yakmış eline Gelin gurban olayım Seni bana verene
 
 
2- Pınar başı pıtırak Gelin gızlar oturak Ne oturak ne durak Satılakda gurtulak
 
 
3- Gapımızın önü arpa Gırat gelir gırpa gırpa Gurban olurum gelinim Yavruların 
bekde görpe
 
4- Çın çın hamam Gubbesi tamam Bi gelin aldım Babası imam
 
 
5- Ekin ekilen yere Dikme dikilen yere Can gıırban camm gurban Kekil dökülen yere
 
6- Bindirdiler atın iyisine ***ürdüler köyün gıyısına Haber verin gızın dayısına 
Dayısız gız gelin mi gider
 
7- Gece geçtim dağlardan Üzüm aldım bağlardan Senin sevgin gelinim 
Beni böyle ağlatan
 
8- Guru yerde meyve biter mi Biterde dalını atar mı Annem gelin oluyom 
Bacım yerimi dutar mı ?
 
9- Ata biner çaptırır Atı yolda saptırır Nişan takacak oğlan Çiğdem köpü yaptırır
 
10- Gidiyom gidemiyom. Az doldur içemiyom Gelinim pek gönüllü Gönlünü edemiyom
 
11- Pınar başı mil olur Güzel seven belli olur Güzel seven gelinim Gözlerinden belli olur
 
12- Yozgat'ın başındayım Onaltı yaşındayım Gınamıyın gomşular Bi gızın peşindeyim
 
13- Garanfil gatar oldu Hasretlik yeter oldu Şu Yozgatlı sevdiğim Burnumda tüter oldu
 
14- Elma attım garşıya Yuvarlandı çarşıya Şu Yozgat'ın gızıan Birer tabak turşuya
Kazim YOZGAT KÜLTÜRÜ
YOZGAT BİLMECELERİ
 
# Başı yeşil, emir değil, Sırtı kara, demir değil.İçi beyaz, peynir değil. (TURP)
 
# Hey havayı havayı, Yüksek yapar yuvayı, Demirciler yapamaz, KuyumculaR dökemez.
 
(Örümcek yuvası)
 
# Beyaz gömlek giymiş, İyi bilinmez, Arapça söyler, dili bilinmez. (Leylek)
 
# Nazeninim naz gösterir, Ne zaman yanına varsam, Tığlı hançer gösterir. (Gül)
 
# Yeşil ile başladım, Sarı ile işledim, Kırmızı ile bitirdim, Dünya aleme yedirdim. (Kiraz)
 
# Bir küçücük arpacık, Başındadır tablacık. (Çivi)
 
# İki kaşık, Duvara yapışık. (Kulak)
 
# Beş kardeş geldi, sildi, süpürdü (El)
 
# İçinde var beyler aşı, Pişirirsen aş olur, Pişirmezsen kuş olur. (Yumurta)
 
# Bir küçücük fıçıcık, İçi dolu turşucuk. (Limon)
 
# AI duvar üstünde beyaz güvercin (Diş)
 
# Ali beyin kavağı, Ne dalı var,ne budağı, Başına kuş konmuş, Ne dili var, ne damağı.
 
(Lamba)
 
# Eştim eştim, kum çıktı, Kumdan minare çıktı, Bıldırki yetim oğlan, Yine meydana çıktı.
 
(Çiğdem)
 
# Fır fır uçar, Ak pak saçar. (Değirmen)
 
# Ak üstünde karalar, Birbirini kovalar. (Yazı) 
 
# Şu dağlar, ulu dağlar, Kürk üstüne kürk bağlar. Ne satan ağlar, ne alan ağlar, Başını kesen ağlar. (Soğan)
 
# Kavakta karga, Vurdum indirdim arga, İçi dolu kavurga. (incir)
 
# Üstünü çorap yaptım, Altını kebap yaptım, Kestim senede bir gün, Büyük bir sevap yaptım. (Kurban)
 
# Cambul cumbul çaydan geçtim. Cumbultusu bana değmez. AI kumaştan biçindim, 
 
Kırpıntısı bana değmez. (Rüya-Düş)
YOZGAT İSMİ
 
Yozgat isminin kaynağına ilişkin değişik söylentiler vardır.Yozgat sürü veya otlak kent anlamına gelir.Bozok Yaylası eskiden beri hayvancılığın gelişmesinde önemli yer tutmuştur. Yozkent sürüleri bol olan şehir anlamına gelmektedir.Daha sonra bu ismin yozgat olarak değişikliğe uğradığı ileri sürülmektedir. Yozgat adı yabancı tarih kitaplarında "Uskat,Juskat,Yougat,Yüz-kat,Yozhourt"şeklinde geçer. Bir söylentiye göre;Yozgat sözcüğünün aslı"Yüzü Yoz"(koyun sürüsü memleketi)olduğundan "Yozkent" veya rakımının yüksek oluşundan dolayı da "Yüz-kat"tır. Cumhuriyet döneminde TBMM birinci dönem milletvekillerinden Süleyman Sırrı İçöz'ün 4 Kasım 1922 tarihli teklifi üzerine bozok ismi kaldırılarak 1923 senesinden itibaren ilin adı YOZGAT olmuştur. 
Tarihin ilk çağlarından beri devamlı yerleşme merkezi olan Yozgat'ın kuruluş efsanesi şöyledir; Aşiret reisi Ömer Cabbar Ağa'nın yüzü çopurdu.Bu yüzden kendisine Çopur veya Çopar Koca derlerdi.Söylentilere göre Ömer Cabbar Ağa,bir yaz mevsiminde sürülerini yaylakta otlatırken karşısına Hızır Aleyhisselam çıkıyor ve davar sahibi olan Ömer Cabbar Ağa'dan içmek için süt istiyor.Hızır(AS)sütü içtikten sonra Ömer Ağa'dan çok memnun kalıyor ve ona:"Çobanoğlu,yozuna yoz katılsın.Memleketin adı Yoz-Kat olsun"diyor.Bu sözü söylemesiyle kaybolmasıda bir oluyor.Temeli böyle atılan Yoz-Kat halk dilinde söylenene söylenene Yozgat oluyor