Geçtiğimiz günlerde bir arkadaş topluluğu içerisinde de tartışma konusu oldu, ‘‘Yozgat’ın kalkınabilmesi, gelişebilmesi için’’ olmazsa olmazlarımız arasında ilk sırayı ‘‘Tarım ve Turizm’’ sektörleri almaktadır.
Gelin görünki, her iki kurumda deyim yerinde ise ‘‘Tabela’’ kurumu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sorunu bugüne indirgersek haksızlık yapmış oluruz. Uzun yıllardır Yozgat’ta tarım ve turizm sektörü geri plana itildiği için, kurumsal yapılaşma da aynı şekilde gelişigüzel dizayn edilmiştir.
Bunun sonucunda her ne kadar Yozgat’ın ekonomisi ‘‘tarıma dayalı‘‘ olarak adlandırılmış olsa da, bunun gerçeği yansıtmadığını hepimiz çok iyi bilmekteyiz.
Yozgat’ın ‘‘Umudu’’ haline gelen teşvik yasasında vurgulanan kriterler bakımından bile oldukça geri durumda olan Yozgat’ın sosyoekonomik anlamla gelişebilmesi için tarım ve turizm sektörleri ‘‘Lokomotif’’  olarak görüp, bu konuyla ilgili yatırımların, planlamaların yapılması zorunlu hale gelmiştir.
Tarım sektöründe otorite olan kurumlar ve kişiler, gelecek zaman diliminde tarım sektörünün, günümüzün gözdelerinden olan petrol, altın, doğalgaz, su gibi ürünlerden daha da kıymetli hale gelebileceği, bir domatesin, bir litre petrol ile aynı değere sahip olma ihtimalinin yüksek olduğu vurgulanmaktadır.
Varsayımları bir kenara bırakıp, günümüze döndüğümüzde de, tarımsal üretiminin önemi ön plana çıkmaktadır. Türkiye’de bir çok alanda aşırı kimyasal kullanılmasından ötürü toprak yapısının bozulmasıyla, organik tarıma elverişli toprakların azaldığı gerçeği önümüzde durmaktadır. Buna karşılık, Orta Anadolu bölgesinde, özellikle Yozgat’ta çeşitli nedenlerle daha az zirai ilaç kullanılması nedeniyle, topraklarımızın önemli bölümünün organik tarıma elverişli olduğu bilinmektedir. Bu sektörün gelişmesi için, tarımda yapılanmaya gidilmesi, ayrı yapılanmaların tek çatı altında toplanıp, tarımsal sanayinin ihtiyaç duyduğu alyapının oluşturulması gerekir.
Yozgat turizm bakımından da oldukça şanslı bir il olmasına karşılık, sektörden en az pay alan bir il konumundadır. Tarihte üç ayrı medeniyetin başkenti olan Yozgat, bir çok medeniyete evsahipliği yapmış, tarihte olduğu gibi günümüzdede önemli geçiş noktalarının kesiştiği bir merkezdir. Ne varki turizm sektörüne yönelik altyapının ve mevcut olan turizm alanlarının görsel taraflarının ön plana çıkartılamaması, tanıtımının yapılamaması Yozgat’ın turizm sektöründen pay almasını engellemektedir.
Yozgat Çamlığına yuva yapan ve uzun bir aradan sonra iki yılda bir de olsa gelmeye başlayan ‘‘Şah Kartalı’’ veya yerel ismiyle ‘‘Yozgat Kartalını’’ görebilmek, fotoğrafını, görüntüsünü çekebilmek için bile turistler farklı bölgelere gitmektedir. Ama biz bu kartalın varlığını duyurmamak için direnmekteyiz.
Sonuç olarak her iki sektörden istenilen sonucun alınmamasının önündeki en önemli engel, kurumsal yapıların gelişigüzel olmasındandır. Teknik kadronun yetersizliğindendir, diye düşünüyorum.