Gazetemiz İLERİ 50. Yaşına ulaştı. Bizleri bu günlere ulaştıran Mevla’ya şükürler olsun. Başlangıcından bugüne gazetemize hizmet eden emeği geçen onlarca insan oldu. Bunların bazıları ile çalışma fırsatı bulduk. Yazarı olduğum ve hizmetlerinden gurur duyduğum İLERİ Ailesinin bir ferdi olmak bana hep onur verdi.
Yazarlarına, çalışanlarına ve sahiplerine duyduğum saygıdandır ki; bu gazetede yaklaşık 20 yıldır köşe yazıyorum ve yazmaya da devam ediyorum. Şüphesiz ki; bu sevdanın bir ucunda Yozgat, diğer ucunda Yozgatlı hemşerilerimiz vardır. Acaba hemşerilerime kalemimle, yazılarımla ve düşüncelerimle hizmetim dokunur mu duygusuyla, karşılık beklemeden yazdım ve yazmaya devam ediyorum.
Yozgat’a ve Yozgatlıya olan Sevdamız bizi yazmaya mecbur etti. İnşallah kimseyi kırmamışızdır. Ne yazdıysak Yozgat ve Yozgatlı adına yazdık. Yozgat’ın tanıtımını esas aldık ve Yozgat’ı terennüm ettik. Tabii ki doğal olarak kırdıklarımız da olmuştur. Biz onları unuttuk ve yine tüm Yozgat’ı kucaklamayı, bağrımıza basmayı ve Yozgatlının hizmetkârı olmaya devam edeceğiz. Bu duygularla İleri Gazetesinin 50. Yılını kutluyor çalışanlarına ve İleri Ailesinden geçen tüm dostlarımıza selam ve saygılarımızı sunuyoruz.  
BEN YOZGATLI OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM
 “Ben Yozgatlıyım, dostlarım. Yozgatlı olmaktan gurur duyuyorum”. Burada doğdum, burada yaşıyorum, burada da öleceğim (Takdiri ilahiye inancım vardır) Yozgat benim ana vatanım” Anadolu gibi…
Sevdamız neden Yozgat üstüne olmalı? Yaşadığımız şehir garip, geri kalmış, mahrum bırakılmış, kaderine terk edilmiş bir şehir. Siyasetçisi de, bürokratı da, yazarı da, şairi de, fakiri-zengini de çıkmış; hatta isim yapmışlar. Ama bu şehir fakir kalmaya ve sahipsiz bırakılmaya terk edilmiş. Bir de yalan uydurmuşlar, “Yozgat Cezalıdır” diye, her şeyi de bu yalan üstüne kurmuşlar…
Yozgat içinde barındığımız, her şeyimizi paylaştığımız bir şehir. Elbette sahip çıkmak, sevdamızı-aşkımızı bu şehir üstüne yönlendirmek insani ve milli görevimizdir. Bunun zıttı vatana ihanet olur. Yaşadığımız kente sahip çıkmak, dertleri ve sıkıntılarıyla dertlenmek istiyoruz. Yani:  “Biz bu kente sevdalıyız, biz bu şehir insanlarına aşığız” derdimiz de, dersimiz de Yozgat’tır, Yozgatlıdır, bu düşüncemize sonuna kadar sadığız.
Yozgat’tan dünyaya taşımalıyız kendimizi.  Yozgat’ın gelişimini, kalkınmasını önemsiyoruz. Yozgat’a sahip çıkmayı, memlekete sahip çıkma olarak değerlendiriyoruz. “Sılay-ı Rahim” konusunu önemsiyoruz. Kendi şehrine sahip çıkmayanların, memlekete kazandıracakları bir şey yoktur diyoruz. Sevdamız Yozgat üstünedir. Sevdamız memleket üstünedir. Derdimizi anlayan anlıyor, anlayanlara selam olsun…
Sevdamız neden memleket üstüne olmalı? Yani Türkiye Sevdası; Tarihiyle, özüyle, kültürüyle insanlığa örnek olmuş bir millet… Ahlakı – adaleti – insanlığı, bilimi ve edebiyatı tarihe nakış nakış işlemiş olan bir milletin çocuklarıyız. Biz de bu sevdaların kurbanı olmak zorundayız. İnsanlığın umudu Türk Milleti’nin yükselişindedir, inancımız budur. Türk İslam ruhunun uyanışına tanık olmak istiyoruz.
Neden Yozgat,  biliyorsunuz, yaşadığımız, doğduğumuz, büyüdüğümüz şehir, yani anavatanımız. İkincisi de garip kalmış, sahipsiz bir şehir. Garipliği yüreğimizde bir yara olarak kanamakta, içimize sıkıntı vermektedir. Birileri bu sevdayı anlayamaz, birilerinin yüreği yetmez, birilerinin de kapasitesi az gelir bu sevdayı anlamaya… Biz Yozgatlıyız; Nice 50. Yıllarda Yozgat’ı yazmaya Yozgat’ı terennüm etmeye devam edeceğiz inşallah…