“Coğrafya kaderdir.” söylemine sıkça rastlıyoruz. Bense “Doğduğun ev kaderindir.” diyenlerdenim. Söz konusu insan psikolojisi olduğunda “çocukluğa inmek” meselesi tam da bu yüzdendir.
Çocukluk çağında yaşadığımız her şey yetişkin olduğumuzda nasıl biri olacağımızı ilmek ilmek şekillendirir.
Bir yetişkinin bütün karakter yapısını, davranış biçimlerini ya da tercihlerini çocukluk yaşantısına indirgemek doğru değildir elbette. Ama Doğan Cüceloğlu’ nun dediği gibi “Çocukluk insanın anavatanıdır.” ve büyük oranda bizi biz yapan şey çocukluk yaşantılarımızdır.
Başta kendimizi olmak üzere dünyayı, yaşamı algılama biçimimiz içine doğduğumuz evdeki yetişkinlerin tutum ve davranışlarıyla ilgilidir. Ebeveynlerimiz veya bakım verenlerimiz bize nasıl davranırsa biz de kendimize öyle davranırız. Örneğin; onlar bize saygı duyarsa biz de özsaygı geliştirebiliriz. Çünkü saygıya değer olduğumuz inancı işler zihnimize. Aksi halde saygıya değer biri olmadığımız inancını taşırız ve kendimize saygı duyamayız. Bu da yetişkinlikte özsaygı, özgüven, özdeğer gibi konularda sorun yaşamamıza neden olabilir.
1950'li yıllarda psikanalist John Bowlby “bağlanma teorisi” ni ortaya koymuştur. Gelişim psikoloğu Mary Ainsworth ise bu teoriyi genişletmiş ve geliştirmiştir.
Bağlanma teorisi bize kısaca şöyle söyler: Bebeklik ve çocukluk çağındaki birincil bakım verenimizle -çoğunlukla bu annedir- olan ilişkimiz bütün yaşamımız boyunca kurduğumuz ilişkileri etkiler. Birincil bakım verenimizle olan bağımız da öyle. Yani bakım verenimize ne biçimde bağlandıysak yetişkin olduğumuzda da özellikle romantik ilişkilerimizde o biçimde bağ kurarız. Çoğunlukla ilk öğrendiğimiz şekliyle bağ kurma eğilimi taşırız. Pek çok konuda olduğu gibi…
Bağlanma Stilleri
1.Güvenli Bağlanma: Çocukluk çağında fizyolojik ve duygusal gereksinimleri ihtiyaç duyduğu anda bakım verenleri tarafından karşılanan kişiler güvenli bağlanma geliştirirler. Yetişkin olduklarında da ilişkilerinde güvenli bağlanma eğilimi gösterirler. Bu bağlanma biçimi en idealidir.
Güvenli Bağlanan Bireylerin Özellikleri
· Duygularını düzenlemekte zorluk çekmezler
· İletişim becerileri güçlüdür
· Duygularını açıkça ifade edebilirler
· Özsaygı, özdeğer, özgüven gibi konularda sorun yaşama oranları düşüktür
· Kriz yönetimleri iyidir
· İhtiyaç duyduklarında yardım istemekten çekinmezler
· Yalnız kalmaktan korkmazlar ve kendileriyle kaliteli vakit geçirebilirler
· İnsanlara güvenebilirler
2.Kaçıngan Bağlanma: Çocukluk çağında fizyolojik ve duygusal gereksinimleri ihtiyaç duyduğu anda karşılanmamış veya karşılanmış olsa bile bu ihtiyaçlarından dolayı suçlu hissettirilmiş bireyler, yetişkin olduklarında güvenli bağ kurmakta zorlanırlar. Bu yüzden yakın ilişkilerden çoğunlukla kaçınırlar. Mesafeli, sert tavırlı bakım verenlerle büyüyen çocuklar aşırı bağımsız bir tavır da geliştirebilirler. Bu durum da yine yetişkin yaşlarında bağlanma sorunlarına yol açabilir.
Kaçıngan Bağlanan Bireylerin Özellikleri
· Yakın ve derin ilişkiler kurmakta zorlanırlar
· İnsanlara güvenmekte güçlük çekerler
· Aşırı bağımsız, umursamaz ya da aşırı bireysel davranışlar sergilerler
· Özgüven sorunu yaşamaları olasıdır
· İhtiyaç duyduklarında yardım istemekten çekinirler
· Duygularını saklama eğilimi gösterirler
· Bağlanma sorunları yaşarlar
· Yakın ilişki kurmaya ihtiyaç duysalar dahi yalnızlığı yeğlerler
3.Kaygılı Bağlanma: Çocukluğu tutarsız bakım verenlerle geçen bireylerde görülür. Bazen ihtiyaçları zamanında ve yeterli karşılanırken bazen de ihtiyaçlarına hiç karşılık bulamayan çocuklar doğal olarak kaygı geliştirir. Bu tutarsızlık halinin yaydığı kaygı durumu yetişkin yaşlarda kaygılı bağlanma şeklinde kendini gösterebilir.
Kaygılı Bağlanan Bireylerin Özellikleri
· Sık sık dikkat çekme ihtiyacı hissederler
· Dengesiz ve tutarsız davranışları yaygındır
· Onaylanma ihtiyaçları fazladır
· Terkedilmek, reddedilmek gibi durumlardan korktukları için olmadıkları biri gibi davranabilirler
· Bazen çok cana yakın bazen de çok mesafeli davranırlar
· Yakın ilişkilerde kıskançlık, güven sorunları yaşama ihtimalleri yüksektir
· Çabuk bunalıp sıkılırlar
· Özgüven, özdeğer gibi konularda sorun yaşamaları olasıdır
· Eleştirilere açık değildirler
4.Kaygılı Kaçıngan Bağlanma: Çocukluk çağında yoğun ihmal ve istismara maruz kalmış kişilerde görülür.
Kaygılı Kaçıngan Bağlanan Bireylerin Özellikleri
Hem kaygılı hem kaçıngan bağlanma stiline sahip insanların özelliklerini gösterirler. En zorlu bağlanma stili budur demek yanlış olmayacaktır. Bu bağlanma stiline sahip insanların duygudurum bozukluğu, kendine zarar verme, madde bağımlılığı gibi risklere açık oldukları söylenebilir.
Unutmayalım!
İlişkilerdeki bağlanma stillerimiz çocukluktaki yaşantılarımızdan etkilenip, belirleniyor olsa da yetişkin olduğumuzda bu stilleri ya da öğrendiğimiz başka olumsuz şeyleri değiştirebilmemiz mümkün.
Hiç kimse çocukluk yaşantısı yüzünden bir ömür kaçıngan bağlanma stiline mahkûm değildir örneğin. Böyle olması çok saçma olurdu değil mi?
Önemli olan yetişkin sorumluluğu alabilmemizdir. Kendimizi tanımak, keşfetmek ve kendimizi yeniden büyütmek bizim sorumluluğumuz.
Bugün olduğumuz kişi için ailemizi, çevremizi, bakım verenlerimizi vs. suçlamak kolaycılıktan başka hiçbir şey değildir. Zaten birilerini suçlamak anlık rahatlamalar dışında ne zaman işe yaradı ki?
“Ben böyleyim.” deyip kestirip atmak da kendimize yapacağımız en büyük kötülüklerdendir. İnsan değişebilen, gelişebilen bir varlıktır. Fark etmek ve çabalamak esastır.
Çocukluğumuz nasıl geçmiş olursa olsun sağlıklı ilişkiler kurmayı, güvenli bağlanmayı hepimiz pekâlâ başarabiliriz. Yeter ki gönlümüz olsun. Çünkü olmayacak şey yoktur gönlün olduğu yerde.