YOZGAT Merkez ve bağlı ilçelerinde bir dönem çöp konusu ciddi sorun olmuştu. Çöplerin toplanıp, şehrin uzağında bir bölgede oluşturulan 'çöplük' adı verilen alana boşaltılması ciddi maliyet ve iş yoğunluğu getiriyordu. Düne kadar ''Çok fazla çöp çıkartıyoruz!'' diye yapılan yakınmaların yerini şu günlerde, ''Çöpümüz yetersiz'!' açıklamaları aldı.
Çöplerin 'sorun' olarak görülmeye başladığı dönemler,  geleneğimizden ve kültürümüzden vazgeçme dönemiyle çakışır. Mahallelerdeki çöplüklerde şimdiki gibi 'ne ararsan' bulunmazdı. Daha çok 'gübür' adı verilen, toz-toprak ile kış aylarında sobadan çıkan katı atıklardan oluşurdu. Her evde mutlaka kedi-köpek-tavuk-kaz bulunurdu. Gıda atıkları bu hayvanlara verilirdi. Kağıt, bez ve benzeri yanabilecek atıklar, sobada veya tandırda yakılmak üzere tasnif edilirdi. Değerlendirebilecek olanlar ayrılır, geriye de pek bir şey kalmazdı. Esnaf işyerinin, kadınlar evlerinin önlerini yol dahil günlük temizlerdi.
İşte bu genelek, bu kültür ortadan kalkınca çöp sorun oldu. Elimize ne geçerse sokağa atmak gibi bir alışkanlık hasıl oldu. Evimizin bir odası gibi gördüğümüz yaşadığımız sokaklardan çekilip, ''Bunun için para alıyor, temizlesin!'' anlayışını geliştirdik. Gelinen noktada bir taraftan ''Çöpümüz yetersiz!'' diyoruz. Diğer taraftan insanoğlunun ayak bastığı her alanda yemiş kabukları, yemek, gıda atıkları, kullanıp, işe yaramaz hale getirdiğimiz gazete parçalarından geçilmiyor. El birliği ile çevreyi kirletiyor/kirletmeye devam ediyoruz. Yozlaştırdığımız geleneğimiz, kültürümüz, bizi yaman çelişkilere sürükledi. Bilesiniz istedim...