Vatan, millet ülkülerinin sevgisi ne görüşlerdeki bireylerde ne derece yükseklikte ve düşüşlerde olduğu hiçbir zaman bilinmez. Onu anlamak için bireyin yüreğindeki güzellikleri ve çirkinlikleri hissetmek gerekmektedir. Yada o insanların yaptıkları icraatlar onların sevgi düzeylerini içlerinden dışlarına aksettirirler içleri bu duygularla dolu, dolu olanlar icraatlarıyla ve görüşleriyle paralel doğrultuda eş değer amaç güderler. İşte bu doğrultudaki işlevlik ve sürat görüşlere göre farklı farklı yön bulur. Bu yönler ise siyasette ayrı ayrı istikamete gider. Gerçekliğini bilecek olursak hedef aynıdır.
 Ama nedense toplum bu hedefleri karşıt görüş doğrultusunda kafalarda canlandırır. Odaklı hale getirilir. Rakip kişi ise düşman adledilir. İşte böyle adledilen iki büyük insanı geçte olsa anımsayıp kaleme dökmeden geçemeyeceğim. Bir tanesi Savaş Ay, diğeri Nejat Uygur diğer bir taraf ise kültüre sanata büyük önem verdiği sanılan türk ulusu ve yetkili başlar. Merhum Savaş Ay aynı kuşakların yakından tanıdığı türk milletinin de gözdesi olan ünlü aktif bir gazeteci, sanatçı sevgi ve şevkatle dolu bir insan toplum onun görüş ve düşünceleriyle büyümüş gazete düşüncelerindeki toplum etkileşimleriyle büyümüş gazete düşüncelerindeki toplum etkileşimleri ile onun iyi niyeti sergilenmiştir.
Çocukların gözdesi olan Savaş Ay gelecek kuşaklara ışık tutmuş onlara ağabeylik amcalık yapmıştır. Bu aktiviteyi sonra da tv programlarına aktarmış onun toplum sevgi ve görüşü ile vatan millet ve demokrasi sevgisi topluma nüks etmiştir. Televizyon programlarında A Takımı ile etkinliğini güçlendirmiş fakirin, yoksulun garip ve öksüzün dertleri onunda derdi olmuştur. Çevrelerle topluma koşmuştur. Çok büyük ödüllere layık görülen Ay uluslar arası ender gazeteciler arasında yer almıştır. Diğer büyük insan ise merhum Nejat Uygur Aktör, tiyatro sanatçısı, düşünür, toplum adamı. Demokratik , çağdaş hayatta ön planlarda olan cesur adam. Uygur Anadoluyu karış ,karış gezmiş insanların yaşam tarzları ile kucaklaşmış çileli insanları bağrına basarak Anadolu esintilerini tiyatro ve oyunlarla hayata aktarmıştır. Tiyatroda komedi onun sanatı olmuş çileli yüzler ağlayan gözler onunla gülmüş, hayatın gerçekleri onun oyunlarıyla canlanmıştır. Ayrı ayrı insanlar onunla birleşmiş birlik ve beraberlikle amaçlar yerini bulmuştur. Biz kuşaklar gençlik ve çocuk yaşlar onunla gülmüş, toplumu ağlatma ona ters düşmüştür. Kendisi düşünceler ve feryatlar içinde olsa bile son deme kadar gülümseme ve güldürme onun için sanat olmuştur. O aslının gerçeklerini ve asilliğini işleyecek hayata bakmıştır.
İyi ama bizler millet, hükümet ve toplumsal olarak bu iki güzel insana neler yaptık? Görevimizi yaparak onların bizleri güldürdüğü gibi bizlerde onları güldürdük mü  nedendir bilinmez hiçte öyle olmadı. Bence bu insanlar adeta bir sessizlikle yerlerini buldular sanatçılarımıza bir canlılık ve manevi bir heyecanla yaklaşamadık. Sanırım en acı tarafı da burasıdır. Ödüllerle dolu dolu olan bu büyüklere daha görkemli törenler yapılması, devletin daha da sahip çıkarak her yerlerde son yolculuğunda anılması, düşünce farkı gözetmeksizin benimsenmesi daha da iyi olmazmıydı? Acaba tarihte yerleri olacak olan bu sanatçıların tarihsel olarak defin olunup tüm Türkiye de fazlasıyla hissedilmesi daha da anlamlı olmazmıydı ?
Her ne olursa olsun  tarih Türk ulusunun bağrından çıkan bu iki büyük insanın yerini mutlaka koyacaktır. Bizler ülkenin bu güzel coğrafyası olan ilimiz Yozgat’tan tüm Yozgat halkı adına merhum Savaş Ay ve Nejat Uygur’a tanrıdan rahmet dileriz ruhları şad olsun...