Yozgat Valiliği Bakım ve Rehabilitasyon Kurum’undan Selam getirdim.
Kent parkın doğusunda yüksek tepede heybetli piramitler şeklinde, Mimari görüntüsüyle bir otel süsü veriyor.
Haydi birlikte gidip gezelim ve nasıl bir ortam var havası suyu nasıl. Yusuf aleyhi selamın makamındaki O!...gariplerin dua’larını alalım.
Yusuf suresi. 8-9. kardeşleri :Biz birbirimize bağlı bir topluluk olduğumuz halde babamız. Yüsuf u ve kardeşini daha çok seviyor. Doğrusu babamız ap açık bir yanılma içindedir. Yüsuf u öldürün veya onu issiz bir yere bırakı verin ki babanız size kalsın ; ondan sonra da iyi kimseler olursunuz” dediler...
Bir şekilde bu Kurum’lara gelen garipleri! de aileleri buraya getirerek Yusuf Aleyhi selam gibi bırakılmışlar. Haydi birlikte destur diyerek gidelim.
B / bölümünden girip nizamiyedeki görevli Birol beye ismimizi yazdırıp Kurumu gezmeye geldik diyelim.
Kurum Sakinlerinden tekerlekli sandalyesiyle nizamiye çavuşu gibi yaz kış demeden dışarıda gezen İnsanları seyredip taa uzaklara dalıp giden Hasan’a “merhaba” diyelim. Hanımı bayanlar bölümünde kalan ve buluşmak için yukarı kat balkonundan görüşmeyi yeterli bulmayıp aşağıya inmesini bekleyerek başını hep yukarı tutan Bayram dayı sessizlik çığlığıyla bırakarak bizlerin verdiği Selamı da duyuramadan. Onu o sessiz çığlığıyla ve yüreğindeki sevdasıyla baş başa bırakarak keklik sürüsü gibi süzülerek Bayram dayının yanından ayrıldık.
Merdivenlerden çıkarak içeri müracaata geldik. Hoş görüntüsü ve mütevazi tavırlarıyla Leyla Çetinkaya
“hoş geldiniz efendim” diyerek büro görevlisi ümit Doğanı da yanımızda:
“Bizler Kurumu gezmeye geldik bizlere yardımcı olurmusunuz ,dedik. Derhal hareketlenerek önümüze düştüler ve uzun koridorda kulağımıza gelen Yemen türküsüyle Kurum’un hemen her tarafından duyulan hoş bir fon Müziği dinleyerek yürüdük:
“Burası Kurum Müdürümüz ,Fikret Ceylan beyin odası” kapıyı tıklattık destur isteyerek içeri girdik. Uzun boyu ve davudi sesiyle “hoş geldiniz” diyerek çaycıya “gardaşım bize çay getir” dedi. Getir çaycı Satılmış getir çay sizden Gönül muhabbeti de bizden olsun.
Gönül ne çay ister ne kahve Gönül ziyaret ve muhabbet ister çay bahane. Çay muhabbetimize Müdür yardımcısı Ertuğrul Akdemir bey geldi.
“Noluyo burada bu ne gürültü” diyerek durumu anlayıp dinledikten sonra
“hoş geldiniz ,dedi ve muhabbetimize oda katıldı ,yanı sıra gelen diğer Müdür yardımcısı Uğur Şahin beyde Müdür yardımcımız Mehmet Goker beyi de getirerek bir taraftan da Müdür yardımcımız Mehmet beyin anlayamadığımız sözlerini!… bize anlatarak açıklıyordu.
Çay muhabbetini bitirerek uzun koridorun derinliğine daldık. Sağ taraftaki odaların birinde Şoförlerin odasını aralayıp şoför Yakup bey Muammer bey Zülfü kar beyin zülfiyarine dokunmadan Selam verdik. Şoförler hep bir ağızdan Asker mangası gibi ayaklanarak “eyvallah” dediler. Biraz ileriki odada kurumun her türlü giysi ve dikişleriyle ilgilenen terzi Hasan’ usta’nın boyunu gördük
“kim bunlar la norüyolar” dedirdik. Elişi hocası Şengül Doğan hanımı görüp Kurum sakinlerine ilmek ilmek işlenen elişi ürünlerini inceledik. Berber Halil Yılmaz sessiz sedasız bizleri pusuda takip ediyordu.
Sosyal servise uğradık Cihangir Başkal kardeşimizden Kurumun Sakin ve bakıcı listesini inceledik. 250 kapasiteli engelli Sakinimiz. 29 temizlik elamanı ve 130 bakım personeli olduğunu öğrendik..
Kurum Müdürü Fikret beyin. “Burası sadece yiyip içip yatma yeri ve barınağı olarak görmüyoruz” diyerek Kurumun arkası olan boz kır olan tepeyi kazma kürekleriyle yaz kış demeden ellerindeki imkanlarla bizim Köyün bağlarına benzetmişler, neler yok ki. Meyve ağaçları sarı sarı Üzümler Erikler Armut Ayva ağaçları ve diğerleri gölgelerinde dinlenme yerleri ,ya domatesi biberi salatalıkları ,yoksa canınız melemen mi çekti, yani anlatılır gibi değil gezip görmek lazım.
Hayvanların olduğu bölüm görmeye değer Güvercinler Ördekler Tavuz kuşunun artislik pozları kangal Köpeğin sadık duruşu dağ Keçilerinin inat edişi kınalı Kekliğin kınasını yani hepsini seyrederken sanki terapi!.. oluyorsun. Teşekkürler planına purocasına imza atan tüm Neferlere, teşekkürler.
Hani Anadolu da güzel İnsanlar derya merhum. Mehmet Akif Ersoy'un.
Eşek ölür kalır semeri ,İnsan ölür kalır eseri.
Asansörün düğmesine bastık A /2 bölümün ikinci katına çıktık. Burnumuza gelen hoş.!. bir koku ve bakıcılar bizleri karşıladı. Mustafa Çay ,yakışıklı görüntüsüyle
“la bu göbelde ne yakışıklı” diyerek bir ses sanatçısı gibi Mevla’m gül diyerek iki göz vermiş ,bilmem ağlasam mı ağlamasam mı diye mırıldanarak kasıyor kendini.
Ahmet Gülsever: “ben aynı zamanda radyo dijeyiyim lakabımda jojo reğis bakıcılıkta da başarılıyım” diyerek kendinden dem vuruyordu. Osman Tuzlacık:
“ben vakit Namazına hazırlayım bana müsaade” diyerek gitti. Harun Dinç kendini gizlemiş
“her işi bana yaptırmaya kalkıyorlar” diyerek gene arazi olmak için planlar kuruyordu. Yılmaz İçöz biçer döver kullanan biçerci görüntüsüyle “arkedeşler ben geldim” diyerek bir anda bizi görünce “bunlarda kim la” diyor laflarını kesmeden kendi halinde koridorları temizleyen Mehmet Ali Ceylan’a
“avcumusun Ceylan mısın ney isen çabuk şuraları paspas et” diyerek takılıyor ve bir taraftan da gelenlerin gözüne girmeye çalışıyordu.
Öğlen yemeğine kaldık Gariplerin arasında yenilen yemekle Rabbimize şükrettik bir lokmada olsa bulamayanlara da kısmet olması için dua’larımızı arşıalaya yolladık Arabaşı hamuru olmasa da çorbasının tadını da alarak birazda çay muhabbetini uzatıp öğlen sonu vardiyasıyla tanıştık.
Hanifi Aydın: “gene çok güzel bir araba buldum pazarlık tamam” diyerek bir türlü alamadığı arabayı anlatarak ballandırıyordu. Osman Öner genç ve yakışıklılığıyla Kırşehir türküleri söylüyor. Kadir Bozkurt kendi haline bıraksan tüm Kurumu deterjanla yıkayacak titiz bakıcı. Osman Yavuz ise yeni senelik izinden gelmiş elinde dua kitabıyla daha sonraki izinin gününü hesaplıyor.
Kadir Orakçı ballandırarak satamadığı arabasını kastederek: “yaz yazar yaz bu arabayı da yazda hemen satah” diyordu ki asansörden gelen kurumu yıkarcasına seslerle kapı açıldı Kurum’un hemen hemen her yerinde görünebilen bakıcı Halis Çınar ve Uğur…hışımla içeri dalıyor ve: “yazar mısın nesin çabuk bizi de yaz” diye bizleri tırsıtarak!.. kerhen de olsa onları da yazmamızı sağlıyordu. Bu patırtıya bir paldır küldür de kurumun çavuşları Murat ve Erhan beyler geliş hızlarını kesmeden
“la gardaşım sizde işi gücü bırakmış çene çalıyonuz burası Koy gavesimi la” diyerek kendine göre postasını koyuyor diğer bir taraftan da “aşık bunları fazla oyalama işlerine baksınlar” diyerek herkese teşekkür edip asli görevlerine yollanıyorduk..
Teşekkürler kurum Müdürümüz yardımcıları ve tüm görevde bulunan o güzel Yusuflara! hizmet eden İnsanlara.
Bu yazımda da istedim ki hayalide olsa bu tür Kurumlar Huzur evleri ve Garipler diyarı var. Biz hayalini kurduk sizler gerçeğini yapın. Amel defterinize güzel bir Amel olarak yazdırın. Bu yüzden siz değerli okuyucularımızın dikkatini buralara çekmek istedim…
Dertli Gönüllerden Dua İsteyin,Çünkü.
Hazine Yıkık Yerdedir... ~Hz. Mevlana~
Selam ve dua’larımla / Hamit uzun.