Milletler üzüntü ve keder bilmemelidir. Önderlerin vazifesi hayatı neşe ve şevkle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektir. Hükümetlerde ise yasal yalnız ve tek bir esas mevcuttur. O da karşılıklı görüşme ve dayanışmadan ibarettir. Ahlaki terbiye ise yöneticilerin ve kişilerin hamurlarıyla ilgilidir. Bu ışıklarla önümüze baktığımızda yıllara dayanan bu siyaset sürümünü bugün fazlasıyla tersi olarak görüyoruz. Bu olumsuzluk bilinçli ve akli selim Türk insanını üzüyor. Karşıt düşünce ise bireye mantıklı ve ninni gibi geliyor. İşte bu olgu Aziz Nesin’in halka bakış açısının yüzdelerini çağrıştırıyor.
    Arka alandaki acı gerçek ise hükümete talip olan siyasi partilerin mutlaka manevi değerlerin arkasında bulunup halkı aldatması ve yönlendirilmesi oluyor. Bir taraftan din ile aldatmak diğer taraftan milli duygularla sömürüde bulunmak bireylerin yönlendirilmelerinde en önemli etken oluyor. Muhteşem bir zatla konuşmasına başlayan başbakan Yozgatlıya şerbetini çok güzel enjekte ediyor. Ama diğer taraftan diğer bir tarihe mal olmuş ölmüş bir insanı da yerle bir ediyor. Sayın İsmet İnönü’nün zamanları camilerin ahır olarak kullanılması ve dinsiz bir toplum oluşma isteği CHP’den bu millete hiçbir fayda gelmediği ve gelmeyeceği bangır bangır lanse ediliyor. Halk ise bu düşüncelere çanak tutup alkışını devam ettiriyor. İnönü ve partisinin yaptıkları her şey konuşup tartışılabilir. Günün şartlarına göre yorum yapılabilir. Ama gerçek olan odur ki ülkede ezanlar susmuyorsa bayraklar inmiyorsa gerile gerile Türklük ülküsüyle yaşıyorsak Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının sayesindedir. Onları gündeme getirerek avcılık yapmanın hiçbir mantığı yoktur. Hele örnek alınması gereken sayın başbakanın ölmüş bir devlet adamı arkasından konuşmasının dinimizle hiçbir alakası yoktur, yanlıştır ve günahtır. Yakışanı ise doğru ve yanlışları eleştirip icraatlarının olumlu ve olumsuzluklarını aktarmaktadır. Bu yanlışlıklar sadece başbakan değil hiçbir parti lideri ve ülke temsilcileri tarafından olmamalıdır.
    Konuşmalardaki diğer bir yanlışlıkta Süleyman Demirel’le ilgili aktarımlardır. O bir devlet adamı ve yaşça da sizlerden büyüktür. Bu millete ve ülkeye iyisiyle kötüsüyle hizmette bulunmuş, kitleler onun izinden yürümüştür. Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı mevkilerine gelmiş baba yerindeki bir devlet adamına sen 87 yaşına geldin. Otur oturduğun yerinde gibi çirkin sözler İslamiyet ve insanlıkta var mıdır? Anlayalım.
    Büyük insanlar büyük işlerle uğraşır, küçük işler büyüklere yakışmaz. Sayın Bahçali2nin Abbas yolcu, aylacı tavırlarla Recep Bey, Bay Kemal gibi ülke elit insanlarıyla küçük sözleri kullanmak hiçte hoş olmayan şeylerdir. Önce sizler birbirlerinize değer verin ki halkta sizlere değer versin.
    Bu duygularla hataların mutlaka düzeltileceğine inanıyor, sağlıklı bir seçim arefesi dileyerek bu seçimlerin ülkeye sağlık barış ve kardeşlikler getirmesini arzu ediyorum. İçimizdeki kin lütfen büyümesin küçülsün zira bu ülke hepimizin.