Yer Bozok Şehir Stadyumu.
Hafta sonu oynanan Yozgatspor-Kırıkkalespor maçı için stadyumda buluştuk yine.
Maçların oynandığı tarihler genellikle Yozgat’ın kışına denk gelir. Hava soğuk olur.
Yine öyle bir iklimde stadın yolunu tutarken, gazeteci arkadaşların çoğu ‘Yine hastalanacağız’ diyerek maça gitti.
Nitekim aramızda o maçta hastalanan ve üç gündür yatan arkadaşlarımızda oldu.
Bizim maç takibi yaptığımı tribünlerin her tarafından rüzgar eser ve o rüzgar içinizi dondurur.
Sadece bizim değil, Vali’nin, Belediye Başkanı’nın maçı takip ettiği yerde aynı şeye maruz kalır.
Neyse konumuza giriş yapalım.
Böyle bir tribün ortamında şeref tribününde maç izleyen protokol mensuplarına, bazen de düşünceli bir personel tarafından basın tribününe çay ikramı yapılırdı.
Devre arasında üşüyenlerin içini ısıtmak maksadıyla.
Herkese çay dağıtımı gibi bir imkan zaten söz konusu değil.
Bu hafta konuk takımın yöneticiler önünde bir bardak çay krizi yaşandı.
Mevzu çay içme mevzusu değil buna özellikle dikkatlerinizi çekerim.
Gençlik Spor İl Müdürlüğü, Yozgat Belediyesi stada çay ve şeker getirmediği için çay demlemedi.
Personelin sunduğu gerekçe sahada top koşturan takım belediyenin takımıydı.
Öyle ya bu durumda çay ve şekeri belediye getirmeliydi.
Kırıkkaleli yöneticilerin önünde böylesine bir diyalog yaşandı.
Yozgat adına üzücü ve utanç verici bir durum…
Bu diyalogları sessizce takip etmeyi sürdürdüm ve çay mevzusunu şeref tribününde maç izleyen bazıları Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Akgün’e iletti.
Akgün ise belediye olarak stadın kira bedelini ve daha birçok kalemdeki giderlerini kuruşu kuruşuna Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne ödediklerini belirtti.
Hakikaten belediye her hafta stada elinde çay ve şeker ile mi gelmeli maça ?
Düşünsenize belediye personelinin elinde çay ve şeker poşetleri stada giriş yapıyor.
Demezler mi adama Yozgatspor’a baş sağlığına mı geliyorsunuz diye.
Birde statta görevi ve mesleği gereği maçı takip eden basın mensuplarının çay ocağına sığınmaları hikayesi var. Kısaca onu da anlatayım.
Soğuktan korunmak için içi boş bir çay ocağı var oraya sığınıyoruz.
Akabinde gelen görevli derhal çay ocağını boşaltmamız gerektiğini dile getiriyor ve kapıyı hemen kilitliyor.
Bu kadar hassasiyete hayran kaldım doğrusu. Çünkü devletin kozmik odalarına girildiğinde dahi bu denli tepki verilmemişti.
Şeref tribününden yükselen küfürler sonucu kavgalarda çıkmıştı.
Burada da bir enteresanlık ve komedinin söz konusu olduğunu söyleyebilirim.
Stada girmeye çalışan gazetecilere kimlik gösterme ve akredite zorunluluğu uygulanıyor.
Ancak gazeteciler dışında hiçbir ünvanı ve görevi bulunmayan tüm insanlar şeref tribününe çok rahat girip oturabiliyor.
Hal böyle olunca şeref tribününden de küfür eden, konuk ekiplerin yöneticileriyle kavgaya tutuşan isimler çıkabiliyor.
Taraftar tribününden küfür duymak istemez iken küfürler şeref tribününden yükseliyor.
Futbola çok fazla ilgim olmayıp sadece görevim gereği maç takibi yapıyorum ancak, Bozok Şehir Stadı’nda her hafta yeni ilginçlikler ve garip uygulamalarla karşılaşıyorum bu da ayrı dikkatimi çekiyor.