GÜNÜMÜZDE artık her bireyin kendine özel ayrı bir dünyası var.
Bu durum ev yaşantımızda, aile bireyleri arasında karşımıza çıkıyor.
Bu işin bir başka yönü, işin bir de toplum yönü var.
Adına sivil toplum denilen kurum ve kuruluşlar var.
Günümüzde bunlar toplumdan çok süratli şekilde uzaklaşan, toplumdan kopan ve kendini toplumdan dışlayan yapılar olma özelliğindeler.
İstisnaları hariç tutmak isterim.
Lakin günümüzde her sivil toplum kuruluşu, kendi dar dünyasında faaliyetini sürdürüyor, yaşamına devam ediyor.
Üye sayısı kadar kitleye hitap ediyorlar.
Hepsinin bağlı olduğu büyük bir yapılanma var.
Sırtlarını oraya dayıyorlar ve oradan güç alıyorlar.
Altta oldukları için üsttekilere hep şirin gözükmek amacındalar.
Sosyal medya dediğimiz şey artık toplumun aynası.
Orayı açıyor ve izliyorum…
Kimi sivil toplum kuruluşu kendi arasında kestane patlatıyor.
Kimisi kendi arasında çiğ köfte yapıyor.
Bunları paylaşırken tepedeki liderlerine veya teşkilatlarına selam göndermeyi ihmal etmiyorlar.
YÖNETMEYE TALİPLER
Sorsanız hepsi memleketi, devleti yönetmeye talip…
Anlıyorsunuz ki dert memleket ve devlet değil.
Dert yöneten pozisyona gelip imkanları ve gücü artırmak.
Kestane patlatmaktan beş yıldızlı otellerde istişare adında gezintiler, konaklamalar düzenlemek.
Hedef bu…
Karda kışta açta ve açıkta kalandan habersizler…
Memlekette yarım kalan yatırımlardan habersizler…
Memlekette geriye giden spor, kültür-sanat, tarım gibi konulardan habersizler…
Tek bildiğimiz sosyal medyada anket düzenleyip ‘kimin adamı daha başarılı’ sorusuna çılgınlar gibi büyük puntolarla kendi adamının adını yazmak.
Durum böyle olunca yöneten pozisyonda olanların sivil toplum uzantılarını eleştirmek de birazcık havada kalıyor.
Mesele ‘onlar gitsin bizimkiler gelsin’ meselesinden öte olmuyor yani.
Memleketin namuslu, idealist, memleket davası şuuruyla hareket eden onurlu bireylere ne çok ihtiyacı var…
BİLET ALDILAR MI?
Yılbaşı yaklaşırken piyango biletleri satışları hızlanmış.
Bir gün namaz kılan bir abla bilet almış lakin namazında da çıkmaması için dua ediyormuş.
Öyleyse neden bilet aldığını sorduğumuzda ‘adet yerini bulsun, amorti çıksın yeter’ demişti.
İşte piyango bileti konusunda ahalimizin kafası bu kadar karışık…
Ben ömrümde hiç piyango bileti almadım, almayı da düşünmüyorum.
Alanlara önerim ise bu abla gibi kafanızı karıştırmayın, net düşüncelerle hareket edin.
YOZGATLILAR BU TARAFA!
Bazen şöyle takip ediyorum, pek çok Yozgatlı Kanal İstanbul ile ilgili derin tartışma ve analizlerin içine giriyorlar.
Ey Yozgatlılar bence sizler Yozgat Havalimanı, Yozgat YHT, Yozgat Çevre Yolu gibi projelere yoğunlaşmalı, onlara kafa yormalısınız.
Bildiğiniz gibi Kanal İstanbul’u tartışan, analiz eden en az bir 16 milyon İstanbullu var zaten.
O yüzden Yozgatlıları bu tarafa alalım lütfen…
Kalabalık etmeyelim…
Unutmayın Yozgat Havalimanı, Yozgat YHT, Yozgat Çevre Yolu…
Bizimkiler bunlar.
Haydi selametle.