HAFTA sonunu Aydıncık’ın yaylalarında geçirme fırsatım oldu. Yozgat’ın her ilçesinin farklı özelliği ve güzelliği mevcut.
Her ilçenin farklı potansiyeli, kendine has değerleri bulunuyor. Bunları da zaman zaman yazılarımda dile getiriyorum.
Aydıncık ilçesinde hafta sonu düzenlenen kültür ve sanat festivaline katıldık.
Şebek bölgesinden doğa yürüyüşle başlayan etkinlik, medi mevkiinde sonlandı.
Medi mevkii geniş düzlük ve etrafı ağaçlarla çevrili güzel bir mesire alanı.
Yanı başınızdan dik bayırlara yağız atlar sürenlere denk geliyorsunuz. Sıra sıra dizilmiş tomruklar, kütükler size ormanın tam içinde olduğunuz hissini veriyor.
Burada toplanan ilçe halkı davul zurna eşliğinde eğlendi, kendi yaptıkları oyuncaklarla oynadı, yemek yedi ve stres attı.
Şirin bir ilçeye yakışan şirin bir festival gerçekleşmiş oldu.
Biz de bu güzel anları fotoğraflama fırsatı bulduk.
Özellikle Şebek bölgesindeki o dik geçitlerden birine oturup, altımızdaki ormanı ve yeşilliği izlemek keyif vericiydi.
Elimize sazımızı alıp türküler söylemeyi de ihmal etmedik.
Aydıncık soğanı ve kavunuyla, kanyonu ve ormanıyla, geniş düz yaylalarıyla ayrı bir cennet. Bu ilçemiz Türkiye’de doğa yürüyüşleri ve kamp turizmi için bir numaralı adres olabilir.
Doğru bir planlama, yol haritası ve çalışmayla Aydıncık doğa turizminden hak ettiği payı alabilir. Bizleri misafir eden, sofralarını açan, hasretini çektiğimiz isli demliklerden çay ikram eden yöre insanına, belediye başkanımıza ve personeline teşekkür ediyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde daha kapsamlı, geniş katılımlı ve renkli bir festival gerçekleşir.

BİR FOTOĞRAF…

İnternette Yozgat’ın geçmiş yıllarda çekilmiş bir fotoğrafına denk geldim.
Her kim çekmiş ise doğup büyüdüğüm mahalleyi ve sokağı fotoğraflamış.
Sadece benim değil elbette…
Babamın, amcalarımın tüm ailenin doğup büyüdüğü mahalle…
Fotoğrafta, Yozgat’ın daha düne kadar ne kadar yeşil olduğu vurgulanmış.
Hakikaten de öyleydi…
Her mahallenin arasından kavak ağaçları yükselirdi. Rüzgarda devrilecek gibi o yana bu yana sarkan yeşil kavaklar…
Meyve bahçeli evler…
İki katlı konak tarzı evler…
İşte onların hepsini betona kurban eyledik.
Önce kavakları kestik, kanser yapıyor masalıyla. Sonra evlerimizi kooperatiflere verdik ve yıktırdık. Her birinin yerine beton binalar yükseldi.
Düz bir memleket olmadığımız için, üst üste, yan yana çirkin yerleşim alanları oluştu.
Onların arasında boğuluyor, nefes almaya çalışıyoruz işte…

NE OLDU?

Yozgat’ta yaşanan sel ve dolu afetinin ardından siyasilerimiz açıklamalar yaptı.
Devlet büyüklerimiz afet bölgelerinde incelemelerde bulundu.
Çiftçimiz, Yozgat’ın afet bölgesi ilan edilmesini talep etmekteydi.
Lakin gelinen sürede ne oldu, sonuç nedir bilmiyoruz.
Açıklama yapan da yok.
Yozgat ile aynı günlerde afet yaşayan Trabzon’un köyleri anında afet bölgesi ilan edilmişti. Bizde can kaybı şükür meydana gelmedi lakin yaşanan afetin boyutu, o bölgeyle hemen hemen aynıydı.
Yozgat çiftçisi yine unutuldu mu?
Evleri yıkılanlar kaderine mi terk edildi?
Haydi selametle.