Son günlerde herkes yapay zekâ ile ilgili bir programdan bahsediyor ve bu konuda uzun uzun tartışmalara giriyor.
Ev hanımları, “Bugün ne pişirsem?” sorusunu ailelerine değil, yapay zekâ programlarına sormaya başladı.
Kafamıza takılan bir sorunun cevabını da hemen yapay zekâ programlarından alıyoruz. Derslerde, özel sohbetlerde, hatta roman yazımında bile artık tek kaynağımız belli.
Peki, nereye gidiyoruz?
İleride daha nelerle karşı karşıya kalacağız?
Şu an için her şey olumlu görünüyor. Sağlık sorunlarımızda bize yol gösteriyor. Eğitim ve öğretim alanlarında, ders materyallerini bulmamıza ve ders planlamamıza yardımcı oluyor. Ekonomiyle ilgili pek anlamasam da önemli tüyolar verdiğini söyleyebilirim. Güvenlik alanında, özellikle yüz tanıma teknolojisinde müthiş ilerlemeler var. İleride tüm kapıların yüz tanıma ile açılıp kapanacağı anlaşılıyor.
İnsanlar şiirlerini programlara verip notalara döktürüyorlar bile. Veya iç dünyalarındaki resimleri çizdiriyorlar. Evlerimizde robotlar, gerçekten de çaylarımızı getirmeye başladı. Akademik çalışmalarımızda ya da projelerimizde yapay zekaya danışmadan yol haritası çizemiyoruz artık.
Peki, ileride ne gibi problemler bizleri bekliyor? İlk akla gelen işsizlik, tabii ki.
Veya siber saldırılar...
Herkesin yapay zekayı bizim gibi iyi niyetle kullanmayacağından eminim.
Büyük savaşlarda yapay zekâ programlarının getireceği sorunları kimse tahmin edemiyor. Etik sorunlar, yapay zekada vicdan ya da duygunun olmaması gibi konular ciddi tartışmalar yaratacak.
Size bir sır vereyim mi?
Bu köşe yazısını yazarken bile yapay zekadan yararlanma ihtiyacı hissettim.
Bu programlar ile hayatım değişmeye başladı.
Peki ya siz?