Güz aylarıydı. O sene yağışlar fazla olmadığı için kuraklık kol geziyor. Reçberin geliri bir hayli düşük, kıtlık… kol geziyordu.
Kürtlerin Şükrü kuş yığındaki su ile çalışan tilki değirmenini işletiyor. Karga köyünden ve diğer köylerden gelen buğdayları sıraya dizerek su değirmeninde gece demeyip gündüz demeyip sırası gelenleri öğütüyordu.
Kıtlıkla geçen aylar aç kalan insanları imtihan ediyor sabır derecelerini ölçüyordu;
“Verende Allah’tır alanda Allah’tır” diyerek.
Sabır imtihanını kazananlarda var. Sabredemeyerek Şeytana ayak uydurarak kaybedenlerde vardı.
Gecenin zifiri karanlığı her tarafı kaplamış derin bir uyku çekiyor.
Değirmene su borularından büyük bir gürültüyle patır patır akarak gelen sular. Sevgiyle Aşkla değirmen taşını çevirmesini sağlıyordu.
O bir taşta da olsa. Verilen görevini gece demeyip, gündüz demeyip dönerek Semah yapıyor Sevgiyle Aşkla çarkını çevirmesini sağlayarak akan suya Sevdasını eksiksiz olarak yerine getiriyordu.
Gecenin yarısı. Değirmencinin gözlerinden uyku süzülüyor. Mayasız hamurla bazlama pişirdiği ocağın alevi de korunu kül etmiş sönüyor.
Kuşlar uykuda, kurtlar uykuda. Değirmencinin tavukları, horozu gündüzün eline ayağına dolaşan güvercinleri de uykuya dalmış rüya bile görüyorlardı.
Gözlerini kırpmadan uyanık rüya görenlerde vardı. Kurt bulanığı severmiş ya.
Üç dört kafadar gecenin karanlığından yararlanarak bindikleri eşekleriyle değirmene gelirler. Öğütülen buğdaylardan ve unlardan çalarak… getirdiği eşeklerle götürerek pazarda satıp zengin olacaklardı.
Değirmenin giriş kapısının kilitli olduğunu gördüler. Değirmenciyle küçük pencereden görüşerek bir geceliğine konaklamak isterler. Değirmenci de davetsiz gelen o misafirleri pek hoşlanmaz ve herkese açtığı sevgi dolu hürmet kapısını bu sefer cimrilik ederek açmadı. Bir taraftan da kendi kendine mırıldanarak:
-Ben gırh yıldır. Dağar menciyim!... Sizin niyetinizin kötü olduğunu bilmez miyim diyerek öğütülmüş hazır unları kolayca kaptırmak istemiyordu. Kapıyı açmadı.
Değirmene gelen hırsızlar sahte mazlumluk zırhından çıkarak. Gerçek niyetlerini kapıyı kırarak gösterdiler.
Değirmenci kendi imkânlarıyla yanındaki yardımcı arkadaşıyla karşı koyarak hırsızlara engel olmaya çalışıyordu. Değirmenci yanındaki arkadaşına ateşli ateşli seslenerek:
-Çabuh silahı çıkart havaya bir iki el ateş ette gorhup gaçsınlar dedi.
Arkadaşı silahı alarak havaya tek bir ateş etti. Silahında tek bir mermisi var idi. Mermisi biten değirmencinin yareni. Korkak ve ürkek bir ses tonuyla değirmenciye seslendi:
-Edee… mermi Bittiiiii!…
Silahlarında tek bir mermileri bulunan Değirmenci ve yardımcısı. Daha fazla dayanamadılar. Hırsızlar tarafından elleri, kolları bağlanarak.
Boşalan değirmende sessiz sedasız tavuklarıyla ve güvercinleriyle baş başa kaldılar!…
***
Eveeeet… Sevgili GÜL dostlar. Rabbim kısmet eyledi birlikte bu köşede değişik yazılarımızla birlikte gezintiler yapıyoruz hamd olsun.
Ben bu yazılarımı yazarken de hamd olsun büyük bir keyif alıyorum. İnşallah sizlerde. Severek ve keyifle okuyorsunuzdur.
Sevgili dostlar değirmencinin yardımcısının silahında tek mermisi vardı.
Hani Bittiii… demişti ya. İşte bizim yazımızda bugünlük burada bitti, hamd olsun.
Bittiiii…
Evet dostlar yaşanan ömürde işte böyle bir şey. Bir gün gelir oda biter. Bir kuş gibi. Bu dünyaya konan bir gün göçer.
Göçünüz hayrola. Ahi ret heybeniz Salih amellerle dola. Komşunuz, Şefaatçınız güllerin gülü.
Hz. Muhammet (sav) efendimizle. Cennet mekânınız ola.
Hakkınızı helal ederseniz. Beni mutlu etmiş olursunuz. Allah da sizleri mutlu eylesin.
Benim hakkımda siz GÜL dostlarıma helal olsun.
Selam ve dua’larla.