Bizi bilenler bilir.
Genellikle okuyucuyla bu gazetenin ‘Vatandaş Seçimi Konuşuyor’ adlı özel köşesinden seçim dönemlerinde buluşur, bir araya gelirdik.
Yozgatlı vatandaşların sesini doğrudan aktarırdık.
O günlerden kalma bir alışkanlık olsa gerek sokakta, çay ocağında, cami avlusunda kalabalık sohbet yapan kitlelere kulağımız takılıyor.
Gündemlerinde ne var, dertleri ne, neyi müzakere ediyorlar öğrenme ihtiyacı hissediyoruz.
Mesleğin bir parçası da bu zaten.
Neyse biz gelelim konuya…
Yozgatlı vatandaşlar şu sıra Rus lider Putin’i konuşuyor.
İki ülke arasında yaşanan meselelerin yankıları bizim Cumhuriyet Alanı’na kadar gelmiş durumda.
Sarı sıcak güneşin son kez tadını çıkarmak isteyenler alanda turlarken Rusya meselesini değerlendiriyor.
Hadiseye her vatandaşımız kendi açısından bir yorum ve analiz getirse de ortak noktada yani Milli Duruş’ta birleşiyorlar.
Siyah paltolu amca endişesini dile getiriyor ve yerel bir ağızla:
-‘Ellaham gavur gazı kesecekmiş, doğal gaz vermeyecekmiş.’
Öbürü cevap veriyor:
-‘Keserse kessin bizim soba çatının arasında duruyor. Avrat birine peşkeş çekmediyse eğer indirir kurarım’.
Ekibin üçüncü ismi de söze katılıyor.
-‘O da dert mi la! Biz tezeknen büyüdük. İki kova, bir ızgaraynan ev hamama döner. Hem de bizim avrada fırınında çörek ettiririm…’
Meseleye böyle bir çözüm, böyle bir milli refleks geliştiriyor işte yurdum insanı.
Aslında doğalgazı kesilecek ülke biz değiliz.
Onlar Ukrayna’ya uygulanan yaptırımı Türkiye zannediyor ve bundan dolayı doğalgaz yorumu yapıyor.
Alanda güneşlenen hacı amcaların diyalogları sürüyor:
-‘Yarım ton ithal, yarım ton Yeni Çeltek aldım mı kriz çözülür. Tek dert kova doldur, kova indir.’
Öbürü:
-‘Daha düne kadar doğalgaz mı vardı sanki. Bu moskof kâfiri Putin yaman adam laftan maftan anlamaz keser ya, keserse kessin!’
Üçüncü şahıs:
-‘Anlamaz, manlamaz Reis-i Cumhur gereken lafı konuştu. Ayağını gazdan çekmedi.Bu moskoflar oldu bitti Türk’e düşman canım. Cihan Harbi’nde Erzurum’a kadar indi kafir. O kadar askerimiz donarak attı bunları dışarı’…
Diyaloglar böyle sürdü gitti…
Şimdi tüm bunları neden yazıya döktün diye sorarsanız, cevabı şöyledir.
Bu millet yeryüzünün en şerefli, onurlu, gururlu ve dik duran milletidir.
Devlet bu meseleleri diplomatik yoldan çözse bile, millet kendini hemen en dara hazır eder.
Acından ölse de, benzi solsa da, evlatları toprağa düşse de haysiyetinden, şerefinden ödün vermez.
Türlü konularda ayrı gayrılığa düşse de milli meselelerde aynı safta, aynı güzergahta buluşur.
Dün yağlı buğday çorbasıyla, bugün fırınlı sobasıyla düşmana boyun eğmez, devletine serzenişte bulunmaz.
Yani…
Düşmanın uydusu, füzesi, silahı varsa bu milletinde imanı var.
Bir merhum siyasetçinin de söylediği gibi: 
“Bu milletin külüne üflesen altından imanı çıkar”
Birde şuna hamd etmek gerekir ki, devlet dünkü gibi güçsüz ve zayıf değildir.
Bu milletin bugün hem imanı, hem de füzesi, uydusu, silahı vardır.
Yeter ki Türk’çe duruş gösterebilsin.
İşte o gün yine birçok mazlum milletin elinden tutup kaldıracaktır Allah’ın izniyle.