BENDEN tam olarak istenen şey aslında bu tarz ve durumda bir beklenti.
Rahmetli Süleyman Demirel’in literatürümüze kazandırdığı bir cümleyle başlıyor her şey.
Yozgat’ta meseleleri mesele etmememiz isteniyor.
Meseleleri mesele etmezsek şayet her şey güzel olacak.
Yok meseleleri mesele edersek birileri sıkıntı yaşıyor.
Onlar istiyorlar ki meseleleri gündeme getirmeyin.
Sorun ve sıkıntıları vurgulamayın.
Toplumdaki beklenti ve taleplerin altını çizmeyin.
Geçmişte sözü verilen, bugün unutulanları hatırlatmayın.
Liyakatli olmayın.
İşinizde, mesleğinizde kendinizi geliştirmeyin.
İşi ve sistemi kavrayıp, bize sorun çıkarmayın.
Uysal ve biat ehli olmanız olayı çözüme kavuşturur.
İyi de tüm bunların sonunda hep birden eriyoruz.
Şehir olarak eriyoruz.
Ülke olarak eriyoruz.
Oysa gerçekleri, sorunları, talepleri, beklentileri görmek zorundayız.
Bir hasta düşünün…
Hastalığı belli, tedavisi ve ilacı mümkün.
Lakin kimse hastalığı söylemiyor, tedavi uygulatmıyor ve gizliyor.
Neticede göz göre göre erime ve sonunda ise ölüm gerçekleşiyor.
Böyle mi olmalı?
Meseleleri mesele yapmamak mı gerekir?
Vallahi anlamadım gitti.
Ne suları ıslatabildik.
Ne de çelik testereyle suları kesebildik.
‘BEN VEREYİM’ DEDİ
ÖĞLE vakti çıktım çarşıya, sağa sola bakındım yürüdüm.
Her zaman olduğu gibi birkaç kişi önümü çevirdi ve çeşitli sorular sordu.
Bir tanesi yaşanan su kesintilerinin nedenini öğrenmek istedi.
Bir tanesi filan çeşmedeki suyun neden bulanık aktığını sordu.
Bir tanesi Yozgatspor’un durumunu sordu.
Kendisine her şeyin iyi olacağını, istişarelerin sürdüğünü söyledim.
Yetinmedi, benimle yürümeye devam etti.
Takımın yönetiminin kimlerden oluştuğunu merak etti.
Üzerinde Yozgatspor forması vardı.
Beyaz  formanın mı, siyah formanın mı daha güzel olduğunu sordu.
Kendisi Yozgatspor fanatiği olduğu için ‘ikisi de güzel’ yanıtını verdim.
Daha sonra konuyu işin maddi boyutuna getirdi.
Yine sordu ‘yeterli para bulunabilecek mi?’ diye.
Ben de ‘herhalde bulunur, bilemiyorum’ yanıtını verdim.
Akabinde ise çok samimi bir ifadede bulundu:
“Ben ayda 750 lira maaş alıyorum, her ay benim maaşımdan 100 lira kessinler, ben her ay 100 lira vereyim”
İşte sendeki samimiyet ve bu iyi niyet keşke başkalarında da olsaydı…
Sendeki sevgi ve aşk başkalarında da olsaydı…
Kim senin gibi o işin sevdalısı ki?
Herkes koltuk ve makam hırsında…
Gerisi hikâye…
Çoluğunun çocuğunun rızkını oraya vermemesini söyleyerek yanından ayrıldım.
Bugünlük de burada noktalayalım.
Haydi selametle…