Dünyada hiçbir millet daha yok ki Türk kadar bedel ödesin. Özgürlük ve bağımsızlığı uğruna can versin. Vatanı uğruna toprağa düşsün…
Yeryüzünde Türk Milleti’ne mensup bütün ülkeler ve topluluklar bağımsızlıklarını ve özgürlüklerini hep bedel ödeyerek kazanmışlardır. Kendisinden ‘vatan’ isteyenlere de bu bedelin aynısını ödetmişlerdir. 20 Ocak 1990 kardeş ülke Azerbaycan’ın azatlık, özgürlük ve hürriyet günüdür. Ergenekon misali demir perdeleri eriterek azatlığa kavuştuğu günün adıdır.

Sovyet zulmü altında inleyen Azerbaycanlılar Halk Cephesi altına birleşerek Kızılordu’ya karşı durdu. Lenin Meydanı’nın adını o gün vatanları ve hürriyetleri için şehit olan Azerbaycanlılar ‘Azatlık Meydanı’ olarak değiştirdiler. Bedel ödediler, can verdiler. 20 Ocak gecesi Bakü’ye giren Kızılordu tanklarına karşı koydular. Bu onurlu mücadeleye ise Atatürk’ü kendisine örnek almış Ebulfez Elçibey gibi mümtaz bir dava adamı önderlik etti.

Büyük fikir adamı Nihal Atsız 1970’li yıllarda Sovyetler Birliği’nin güçlü dönemlerinde SSCB’nin çökeceğini iddia eden makaleler kaleme alıyor, belirli çevreler tarafından bu yazıları dalga konusu oluyordu. Türkiye’yi işgal planlarının kurulduğu o yıllarda Atsız’ın bu ahtapot devletin çökeceğini iddiası kızıl beyinlere komedi geliyordu. Nitekim tarih Atsız’ı haklı çıkardı ve SSCB Azerbaycan’ın azatlığını ilanının ardından çöküş sürecine girdi.

Azerbaycan’ın ödediği bedel 20 Ocak 1990 ile sınırlı kalmadı. İki yıl sonra ise bu kez Ermenistan işgaline uğrayan topraklarını savundu Azerbaycan halkı. Karabağ’da, Hocalı’da katliamlara, soykırımlara uğradı. Bedellerin en büyüğünü ödedi topraklarını ‘Yurt’ ve ‘Vatan’ yapabilmek için. Vatanı uğruna ‘Mübariz İbrahimov” gibi kahramanlar çıkardı bağrından. Bugün o mücadeleler ve verilen bedeller hatırlatılmalı, Türk Milleti’nin açılım ve saçılımlar ile vatanını böldürtmeyeceği iyice kavratılmalıdır.