Merhaba güzel Bir’in, güzel insanları. Siz hiç rahmet sofrasına oturup da aç kalktınız mı?. Oda nereden çıktı? Demeyin. Okadar çok güzel bilinen İnsan görüyorum ki. Oturduğu sofranın rahmetini fark ediyor aç kalktığının farkında değil , vah garibime.
Hakkınızı helal edin kusura bakmayın az kalsın biz de rahmet sofrasından aç kalkacaktık.
Nasılsınız iyi misiniz hoş musunuz? yoksa boş musunuz?. O kadar boş gezenler var ki ,vah garibime.
Şu kainatta çok şükür. Çeşit, çeşit yemekler türlü içecekler kısmet edene ne kadar şükretsek azdır.
Siz … şükrede durun. Yemekleri özel seçin , şey tatlı nasıl olsun? fark etmez mi? meşrubat ne marka olsun isterdiniz? yeni çıkan ‘zem, zem... Buyurun için gözümüz yok ,olmadı olmayacak da. Afiyet olsun.
Affınıza sığınarak. Ben bu sofradan aç kalkıyorum. Yavan ekmeğini gözyaşıyla ıslatarak yalnızlığını “hamd olsun” diyerek kuru ekmeğini bölüşenlerin yanına gidiyorum?..
Biliyor musunuz dostlar yavan ekmekte olsa boğazım düğümleniyor. Nefes aldığıma şükrediyorum...
Toprak yollar toz dumandı artık taş oldu.
Çok Seviyorum diyenler şimdi yabancı el… oldular.
Seher vakti rüzgara. Aşk’la ötüşen kuşlara; Sevgiyle açan güllere imrendim.
Ben Sen’i… üç gün ,üç ay değil bir “ömür” sevdim.
Yüce dağların direksiz gökyüzünde Sevgiyle Rahmet besleyen bulutlara bakıp renkli kanatlarıyla süzülerek sörf yapan güvercinlerin göz bebeğinde saklı dostluk mayasından alarak Kurulan Gönül köprüsünden de geçerek Gönül dostluğu Arkadaşlık, gardaşlık kuran. Gönül dostlarına önce hoş geldiniz diyelim ...
Biz Anaya, babaya, yare…! hasret kalan. Sevdayla yüreği yanan Gönüllere sabırla Sevda gülleri papatya, yağ, gülü, kekik topluyoruz.
Tandırda yapılan gözleme, yayık ayranı da ister misiniz?.. Afiyet olsun. Çayımızda demini alıyor..
Mahalledeki küçük çocuklar arka arkaya dizilmişler
Penceremin önünden gelip geçiyorlar. Bir taraftan bana dillerini çıkarıp elleriyle de nanik nanik yapıyorlardı.
Ben ise onlara hafif gülümseyerek karşılık veriyordum. Çocuklar yaptıkları bu hareketlerle mutlu oluyorlardı.
Bu oyunlara uzun bir müddet devam ettiler. Anneme seslenerek:
“Mutfaktaki elmalardan birazını getirir misin?” dedim. Elmalar geldi.
“Ne yapacaksın bu kadar
elmayı? ”
“Sonra anlatırım.”diyerek annemi gönderdim.
Çocuklar yaptıkları hareketleri azaltsalar da devam ediyorlardı. Onlara elmaları göstererek yanıma çağırdım. Balığın yeme… geldiği gibi onlar da elmalara geldiler. Balıkların ağa düştüğü gibi ben de çocukları önüme toplamayı başarmıştım.
Artık oyun… sırası bende idi. Çocuklara dönerek:
“Ben sizleri çok seviyorum, çünkü sizler çok güzel ve akıllısınız, bu yüzden gördüğünüz bu elmaları size vereceğim ama… bir şartım var. O da şu yoldan yani benim penceremin önünden geçerken nanik nanik hareketlerinin yerine Selamün aleyküm amca diyeceksiniz.” dedikten sonra sırayla elmaları verdim.
Elmaları çatırdatarak yiyorlar penceremin önünden geçerlerken de öğrendikleri selamı tekrarlıyorlar ben de:
“Aleyküm selam çocuklar.”diye cevap veriyorum.
Bu oyunumuz devam ederken ,ben engelli biri olduğum için yoldan geçen bir kadın, çocukların beni oynattıklarını… sanarak onları azarlamaya başladı.
Ben o kadına seslenerek:
“Ellemeyin, siz yolunuza gidin, ben hallederim.”dedim.
O kadın bu sefer de bana kızarak:
“Buna da iyilik yaramıyor.”diyerek uzaklaşıp gitti. Çocuklarla oynadığımız bu oyun günlerce sürüp gitti.
O çocuklardan biri babasının kucağında annesi ve kalabalık ailesi ile gezmeye giderlerken bana penceremin yanına gelince el sallayarak:
“Selamün aleyküm amca .” diyordu. Ben de ona:
“Aleyküm selam.” diyerek o kalabalığı şaşırtmıştık.
Onlar şaşkınlıklarıyla uzaklaşıp gittiler ben ise çok sevinmiş ve mutluydum. Nasıl sevinmezdim. Kocaman insanların arasında “O çocuk” bana selam veriyordu. Daha sonra ben de o çocuğa bir çorap hediye ederek onu sevindirmiştim.
Ben. Çocuklarla oynamak istemiyorum!.
Onlar çok güzel kokuyor, ben Çocuk olmak istiyorum.
Hele birde... “Ya piyon gel” diyorlar ya.
Güller arasında. Çocuk olmak istiyorum.
Öksüzlüğün tadına vararak.
Garipler diyarında. Sohbetler dinleyerek.
Oda!... öksüzdü, diyerek.
Dayıya! giden!... Çocuk olmak istiyorum.
Bir çocuk bana dolu ceplerinden, erik verdi.
Bunları ,karşı bağdan yolduk.
İstersen daha getirelim diyerek...
Rızasız bahçe yolunmaz diyen. Çocuk olmak istiyorum.
Sana elbise, Ayakkabı alırım diyerek.
Avunup kavrulmayı .
Baba, ana yanında. Onlar sız olup.
Yırtık ayakkabı içinde üşümeyen. Çocuk olmak istiyorum.
Sizleri o güzel Bir’e Sevgiliye… emanet ediyorum.
Selam ve dua’larımla.