İlkokullar yaz tatiline girdiği için.
Anam: “Oğlum köyde it taşlayıp, boş gezmesin ve sorumluluğunu… bilerek yetişsin diyerek, bana iş… bulur.
İşimiz… büyük baş hayvanları… gütmek.
Tarlada, ekim… için pulluğu çeken, İki ağaç tekerleği olan
Kağnı’ya… koşulan öküz ve Camız dediğimiz hayvanlardan 3’er çift hayvanlara çobanlık… yapmak için ayarlanır.
Bu arada, ben razı değilim.
Çünkü… henüz sekiz… yaşındayım.
Bu çobanlık iş… için çok küçüğüm.
Anam beni ikna… etmek için her yolu dener.
Sonunda anlaşma sağlanır.
Okula giderken bir Ayakkabı ve Pantolon sözü verilir.
Öküzleri gütmek yani çobanlık için, gerekenleri tek tek bana anlatılır.
Sabah gün doğmadan sahiplerinin ahırından… mallar alınacak ve Akşam gün batımında.
Hayvanları yaylımda karınlarını iyice doyurarak gerisin geri ahırlarına getirilecektir.
Ben anlamıştım.
Sabah gün doğarken, anamla birlikte malları (öküzleri-camızları) harman yerine getirdik.
Benimle birlikte 8-10 çoban arkadaş daha olmuştuk.
Bir anda heyecanlandım, bu iş hoşuma gitmeye başlamıştı.
Köyümüzde kır ve bağ bekçileri.
Kel Ali ve Alcılı deli Eyüp’te katır gibi eşeklerine binmişler, heybetli görünüşleriyle.
Onlar da geldiler.
Anam bekçilerle konuştuktan sonra, benimle vedalaştı ve eve gitti.
Arkadaşlarımız, bekçiler ve çobanlık yaptığımız mallarla baş başa kaldık.
Artık emirleri bekçilerden… alacaktık.
Bekçiler, emir vermeye başlamıştı bile.
“Sabah harman yerinde mallar toplanacak, hangi bölgeye tayin edersek orada mallar yaylım için güdülecek.” diye bize anlattılar.
O günkü bölgemiz.
Kurt Kaya’sı oldu.
Ben sevinmiştim. Bizim bağlar o taraftaydı.
Öğleyin malları ağaçların gölgesine istirahat için yatırdığımızda anam ve kardeşlerimin yanına gidebilirim, diye düşünüyordum.
Kurt Kayası’na doğru malları yaya, yaya götürüyoruz.
Zaman zamanda arkadaşlarla şakalaşıyorduk.
Bir taraftan da annemin bana alacağı pantolon ve ayakkabıyı düşünüyordum.
Güneş bütün sıcaklığıyla tepemizdeydi.
Elimizdeki çobandeğneğini yere dikip değneğin gölgesi dibinde olduğunu görünce, öğlen oldu demekti.
Malları Kurt Kayası’ndaki pınarda sulayıp ağaçların gölgesine yatırdık.
Pınarda elimizi ve yüzümüzü yıkadık.
Ağaçların gölgesine bizlerde oturduk.
Çok yorulmuştum.
Yorgunluktan ayaklarım sızlıyordu.
Annemin özenle hazırlamış olduğu azık çantamı boynumdan çıkardım.
Küçük sofra bezini önüme serip, yufka ekmekle tereyağlı yumurtayla hazırlanan omaçlı… dürümü yemeğe başladım.
Arkadaşlarla yemeklerimizden birbirimize paylaşarak veriyoruz.
Karnımız doymuştu.
Üzerime bir ağırlık çökerek.
Uykum gelmeye başladı.
Arkadaşlar… “Haydi oyun oynayalım.” dediler.
Ben oynamak istemiyordum.
Arkadaşlardan “Benim mallara da bakmalarını, bağda annemlerin yanına gidip geleceğimi.” Söyleyerek izin istedim.
Arkadaşlarda kabul etti.
Hapisten çıkmış mahkum… gibi koşarak bağa vardım.
Annem, ablam ve diğer kardeşlerim oradaydılar. Onları görünce beni bir ağlamak… tuttu.
Kendimi tutamıyordum.
Annem beni teselli etmeye çalışırken.
Kardeşlerimse bir anlam çıkartamıyor.
Garip, garip bakıyorlardı.
Bağlarımızdaki Özden… çağıldayarak akan sudan kafamı, yüzümü yıkadım.
Yere oturduğumda kendime gelmiştim.
Annem, taze çökelek ve yeşil soğanlı bir dürüm verdi, Birkaç kez ısırdıktan sonra, anneme.
Arkadaşlarımın yanına gideceğimi söyledim.
O da “tamam” dedi, vedalaştım, oradan ayrıldım.
Yedi sekiz yaşlarında bir çocuk…
En az on adet büyük baş hayvan…
Ve küçük “Çoban”
Pantolon, ayakkabı, ekmek parası hepsinden de önemlisi.
Sorumlulukla… yüklenen kocaman bir yük…
Arkadaşların yanına geldiğimde, gördüğüm manzara çok güzeldi.
Büyük kayaların arasından tilki yavruları… bulmuşlar.
Onları seviyorlardı.
O sevgiye ben de karışarak.
Öğlen istirahatımızı böyle geçirdik.
Malları, güzel uykularından kaldırarak, o güzelim yeşil otları yayılmalarına bıraktık.
Bu arada tilkinin yavrularını da geri yuvalarına koyduk.
Bağların bekçisi de geldi.
Tekmil almak için.
“Tarladaki Ekinlere Bağlara hayvanlarla zarar vermediniz değil mi?” diyerek bize gözdağı verdi.
Daha sonra katır gibi eşeklerine binerek, bizden uzaklaşarak gittiler.
Bizler de hayvanları yayma işine devam ettik. Akşama doğru Köye dönerek malları sahiplerinin evlerine teslim ediyorduk.
Yaz boyunca diğer günlerimizde buna benzer şekilde geçti.
Evet, mal yayma serüvenimiz… bir günlüğünü anlatım şekilde böyle bitti.
Küçük yaşlarda büyük… Sorumluluklar… yüklenen o Yiğitlere…
Selam ve dua’larımla.