Selam Türkistan’a!
DEMİR perde erimiş ve esir Türk yurtları özgürlüğüne kavuşmuştu.
Çürüyen ve paslanan bu büyük demir yığınının bir anda tutsak Türk yurtları üzerinden kalkacağını düşünenler vardı.
Çok umut beslediler.
Süreci daha iyi okuyanlar ise durumun böyle olmayacağını görüyor ve seziyorlardı.
Her şeye rağmen Türk yurtlarına gelen azatlık, umutların yeniden yeşermesine sebep olmuştu.
Enver Paşa’nın şehadetinden sonra Ebulfez Elçibey gibi yiğitler yeniden ortaya çıkmış, Türkiye ile ata vatandaki Türkler arasında köprü kurma vazifesi üstlenmişti.
Türklerin yeniden siyasi, iktisadi ve gönül bağlarını birleştirmelerini istemeyenler, Ebulfez Elçibey’in daha fazla Cumhurbaşkanı olarak görev yapmasını istemediler.
Demir perdenin çökmesinden bu yana, ata yurttaki Türklerin devletlerinin geldiği nokta ortadadır.
Bir de bu süreçte bağımsızlığın ilan edememiş, halen demirden kafeslerin altında kalmış bir Türk vatanı daha vardır.
Onun adı Doğu Türkistan’dır.
Doğu Türkistan Türkleri, bugün hem kızıl, hem vahşi ve alçak Çin zulmü altında inim inim inlemektedir.
Doğu Türkistan’da yaşayan Türklerin ne tür ızdırap yaşadığı, ne türden sıkıntılar çektiğini bilemiyoruz bile.
Tam devre kapalı ülke olan Çin’de, soydaşlarımıza yapılan işkence ve zulümleri ne görebiliyor, ne işitebiliyoruz.
Ne bir kare fotoğraf, ne bir haber, ne bir bilgi…
Ozanın dediği gibi :
“Bu yarayı ancak çekenler bilir
 Yüreğini dağlayınca anlarsın
 Dolu vurur, sel götürür bağını
 Boz bulanık çağlayınca anlarsın”
İşte Doğu Türkistan Türkleri’nin durumu tam da böyledir.
Bu zulmü ve vahşeti ancak çekenler bilir…
Doğu Türkistan’ın yaşadığı vahşet ve zulümle ilgili hükümet ve siyasi parti temsilcilerinden de yeteri kadar bir ses duyulmuş değildir.
“Tanrı dağı, Tanrı Dağı
 Yırtılsın feleğin ağı
 Yas bürüdü yeri göğü
 Selam Türkistan’a!”
Anadolu’da yüreği Türklük aşkıyla yanan, bugün başsız ve öndersiz kalan Türk yiğitler, kıyıda köşede haykıran ozanları dinleyerek, kendilerini teselli ediyorlar.
Dün, Kürşad’ın 40 çerisiyle saraylarını başlarına yıktığı çekik gözlülere, bugün Anadolu’dan bir şey söyleyememek, tepki verememek elbette yürekleri yaralıyor.
Osman Batur’un şehadetini hatırlayan bağrı yanık ozan şöyle haykırmaya devam ediyor:
“O Türklüğünden ötürü
 Dar ağcından yatırı
 Unutmam Osman Batur’u
 Selam Türkistan’a”
Bugün dışarıda soydaşlarımız Çin zulmü altında inilerken, içeride öz topraklarımızda birilerine fetö artıkları dirlik vermiyor.
Ekmeğe aşa göz diken, eğilmeyen başlardan rahatsız olan fetö artıkları, fetö abilerinden öğrendikleri taktik ve tekniklerle bazı memleket evlatlarına rahatsızlık veriyorlar.
Bilmiyorlar ki onlar Kürşad destanlarıyla büyüdüler.
Onlar Osman Batur için ağladılar.
Onlar yüzleri kesen fırtınalarda şehit arkadaşlarının tabutlarını omuzlayan Yusuf Yüzlüler’i örnek aldılar.
Haydi selametle…