Son günlerde ulusal medyada dolaşan bir haber var. KPSS sınavıyla ilgili açılan soruşturma kapsamında birileri yeni bulgulara ulaşmış, bazı adayların tüm akrabaları tam puan almış falan filan.  Özellikle havuz medya diye tabir edilen, medya organlarında çok sık yer buluyor bu haber. Hatta mağdur öğrenci arıyorlar KPSS’ye giren ve hakkı elinden alınan. Söz konusu dönem öğrenciliğimin sona erdiği ve sınavdan sınava koştuğum bir zaman dilimine denk geliyor. Çok çalışkan bir öğrenci olmamakla birlikte, KPSS’de her dönem barajı aşmaya, özel yetenekli ve mülakatlı sınavlara girmeye hak kazandım. Özellikle Ticaret Lisesi çıkışlı olmam münasebetiyle, bizim bölüme ayrıcalık tanınan Adalet Bakanlığı’nın yapmış olduğu Zabıt Katipliği sınavları bizim gibi meslek liseliler için umut kapısıydı. Her ne kadar üç dört yıl çeşitli vilayetlerde şansımı zorlayıp, bu sınavlarda derece elde etsem de o dönem hükümet tarafından cemaate izin verilen kadrolaşma duvarını bir türlü aşamadım. Benim gibi birçok arkadaşımız cemaat mensubu olmadığı için mülakatlarda hep elendi, hep üstü çizildi, hep kapılar yüzüne kapandı. Bunları bugün siyaset olsun diye söylemiyorum. Söz konusu dönemde başarılı olduğum alanda ve özel yetenek sınavlarında mağdur edilmem ve daha büyük mağduriyetlere uğrayan arkadaşlara şahitlik ettiğimden konuyu gündeme getiriyorum. Başta polislik sınavları olmak üzere, kamunun açtığı benzer sınavların tümünde, o dönem şaibelerin ve adam kayırmaların olduğu gözle görülür bir gerçektir. Bugün öküz öldü ortaklık bozuldu. Ancak söz konusu sınavlarda yapılan usulsüzlüklere, kayırmalara ve torpillere dönemin hükümeti ve yetkilileri de ses çıkarmadı ve göz yumdu. Bu gerçeği de dile getirmek şarttır. Daha söylenecek çok söz var ancak kısa tutuyor ve bundan sonraki sınavlarda hakkın, hakkaniyetin ve liyakatin esas alınmasını temenni ediyorum.