Pazar günü seçim var. 1 Kasım erken seçimleri.
Siyasi uzlaşmazlıklar yüzünden Türkiye yeniden bir seçime daha gidiyor.
1 Kasım seçimleri için birileri çıkıp ‘Ölüm-kalım seçimi’ nitelemesi yapıyor.
1 Kasım seçimleri neyin ölüm kalımı, ne için hayat-memat meselesi onun içini doldurabilen yok.
Zannedersiniz seçim sonuçlarına göre ülke ya işgale uğrayacak, yada  Allah korusun savaş çıkacak.
Millet üzerinde bu yönde ve bu denli bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Evet, Türkiye gibi bir ülkede yapılan her yeni seçim önemlidir, kıymetlidir.
Türkiye sıradan bir coğrafyada, sıradan bir ülke değildir.
Onun için yapılacak seçimlerde ortaya çıkacak sonuçlar ülkeye doğrudan tesir eder.
Ancak sanmam ki bir seçim Türkiye için ölüm kalım seçimi olsun.
Bu ölüm-kalım meselesi, olsa olsa birilerinin koltuğunu koruması adınadır.
Bu ölüm-kalım meselesi, olsa olsa birilerinin iktidarını kaybetmeme adınadır.
Ne olur yani 1 Kasım seçimlerinin sonucunda ?
Bir ihtimal iktidar değişir yerine yeni bir iktidar gelir.
Bir ihtimal koalisyon seçeneği ortaya çıkar ülkeyi birden fazla parti yönetir.
Ölüm- kalım da ne ola ki ?
Türkiye Cumhuriyeti dört günlük bir devlet mi ki ölüm kalım olsun.
Koltuğunu kaybetmekten korkanların topluma aşılamak istediği bir korkunun ifadesidir ölüm kalım.
Bu seçimler eğer ölüm-kalım seçimiyse ve öyle olacaksa şu açılardan olabilir:
-Habur’da teröristlerin davul-zurnayla karşılandığı ve izzet-ikram gördüğü bir Türkiye’de isek.
-Kürt açılımı, demokratik açılım, çözüm süreci gibi isimlerle terör örgütüne imtiyazlar verdiysek.
-Verilen tavizleri daha sonra kabul edip, bu tavizler yüzünden PKK’nın silah depolayıp askerimizi şehit ettiğini kabul ve itiraf ettiysek.
-Güneydoğu’da devlet hakimiyetini kaybedip, bazı ilçelere giremeyecek duruma dahi geldiyse.
-Cumhuriyet’in kuruluş yıl dönümünde ülke topraklarımızdan peşmerge güçleri şov yaparak Kobani’ye geçiş yaptıysa.
-PKK’ya çağrıda bulunulup, dağdan inip siyaset yapın diyerek HDP gibi bir siyasi partinin mecliste yer alması sağlandıysa.
-Türk demek suç olup, Türk dışındaki tüm unsurlara mezhepsel ve etnik temelde siyaset ve propaganda yaptırılıp, bölünmeye zemin hazırlandıysa.
-Türkiye’de belli kitleler zenginleşirken, belli illere istihdam sağlanırken, Yozgat gençliği hâlâ işsizse ve göçüp gidiyorsa.
-Ülkeyi yönetenler içte ve dışta birçok kişi tarafından kandırıldıklarını, aldatıldıklarını meziyet gibi anlatıyorsa…
Evet, bu seçimler ölüm-kalım seçimidir.
Ondan gayrısının inanın hiçbir hükmü yoktur.
Gerek Yozgat’ı temsil edebilecek, gerek Türkiye’yi yönetebilecek, bu memleketin binlerce yetenekli,  kabiliyetli, akıllı, şerefli ve vatan sevdalısı yöneticileri, yetiştirdiği evlatları, siyasetçileri, bürokratları velhasıl kadroları mevcuttur.
Türkiye Cumhuriyeti binlerce yıllık devlet tecrübesi olan ve sayısız devlet kuran bir milletin devletidir.
Onca fetretler, onca badireler yaşamış ve atlatmış sağlam iradeye sahiptir.
Hiç kimse kendi koltuğunu korumak adına milleti tehdit etmemelidir.
Tüm bu gelişmeler ve süreç ışığında yüce Türk Milleti ve Yozgat halkı kendisi için en doğru kararı zaten sandıkta verecektir.
1 Kasım seçimleri inşallah Yozgat’a ve ülkemize hayır ve uğur getirecektir.