MEMLEKETE hizmet etmek için bulunduğunuz makamın ve sürenin kıymetini bilmeniz gerekir. Ülkemizde halka hizmet sunulan makamlara gelmek güzel ve mühim bir olaydır. Halkta saygınlığı ve itibarı olduğu gibi, yapılacak hayırlı hizmetlerle öbür tarafınıza da katkı sağlayabilirsiniz. Bunun için ise yapmanız gereken şeyler Hacı Bektaş’ın buyurduğu gibi ‘eline, diline, beline’ sahip olmak ve çalışmaktır.
Bulunduğu makamı halka ve memleketine hizmet için fırsat gören, imkanlar dahilinde fiziki ve ruhen yorgunluk yaşayarak, acizane hizmetler yapan kişi bir ömür hayırla anılır.
Yozgat’ta ve Türkiye’de halen böyle hayırla anılan kişiler vardır. Lakin görev süresinde hizmeti unutur, halka hizmet için bir program hazırlamaz, bir düşünce ve endişeye kapılmaz iseniz haliniz haraptır. Size yetki ve sorumluluk yükleyen tüm halkın hakkına girmiş, onların ahını almış olursunuz. Ayrıca makamlar ebedi olmadığı için, bir gün o makamdan indiğinizde, hafızalarda ezik, silik ve aciz bir isim olarak anılırsınız.
Şehrinizde herhangi bir esnafın dükkanının önüne dahi oturamazsınız. Çareyi Yozgat’tan göçmekte bulursunuz. Belki kendi mesleğinizde çok başarılıydınız. Belki kendi iş yerinizde çok iyi ticaret erbabıydınız.
Ancak halka hizmet sunma makamlarında icraatınız olmadığı için, halk sizi bir ömür yukarıda saydığım haliniz ile hatırlar.
O yüzden sınırlı nefesi, günlerden ibaret görev sürelerini iyi değerlendirmek ve memlekete hizmet etmek şarttır.

NEYE İHTİYACIMIZ VAR?
-Yozgat halkının istifade edeceği büyük ve yemyeşil parklara.
-Yozgatlı çocukların kış aylarında da kullanabileceği büyük ve kapalı çocuk oyun parkına.
-Üniversiteli gençlerin, kültür ve sanatla uğraşanların istifade edebileceği bir kültür-sanat, edebiyat dergahına.
-Kar yağdığında Akdağmadeni saleplerinin kaynatıldığı, gençliğe hitap eden büyükkafelere.

TAKLİT ETMEYİN…
Yozgat’ta bu durum çok yaygındır.
Birisinin icat ettiği, geliştirdiği ve neticesinde ticari gelir elde ettiği şeyler çok çabuk taklit edilir.
Yozgat’ta faaliyet göstermeyen bir sektörde işletme açsanız, yanınıza ve karşınıza aynıları açılır. Netice olarak topyekun iflas gerçekleşir.
Geçenlerde kişisel becerisi, emek ve girişimci ruhunu birleştirip ortaya ürün koyan bir esnafın ürünlerini birebir taklit ederek üretmeye başlamışlar. Bu taklitçiliğin iki tarafa da ticari anlamda fayda getirmeyeceği açıktır.
O yüzden taklitler yerine herkes kendi tarzını, kendi projesini koymalı ve ‘farklı’ olanı üretmeli, sunmalıdır.

KÖYE KENEVİR Mİ EKSEK?
Bozok Üniversitesi Endüstriyel Kenevir konusunda ihtisaslaşmak istiyor.
Bu konuda proje hazırlandı.
Üniversitenin anlattığına göre, proje kabul olursa, Yozgat, endüstriyel kenevirin merkezi olacakmış.
Çiftçi bu ürünü eker ise tekstil, ilaç sanayi gibi birçok sanayi alanında kullanılacakmış.
Çiftçilik yapanların sunduğu kaygı ve sorduğu sorular tam olarak yanıt alamasa da, köye dönüp kenevir mi eksek?
Ya tutmazsa proje?
Ya ürününü satacak kimsecikler bulamazsa köylü?
Üniversite bilgi ve bilim üretmekle mükellef…
Köylü de Nasrettin Hoca gibi ‘Ya tutarsa?’ diyerek bu işe atılabilir.
Sonunu zaten Allah bilir…
Haydi selametle…