BELEDİYELER son yıllarda rant ve adam kayırmacılık gibi konularla gündeme geliyor.
Belediyelerdeki bu durumlarla ilgili ulusal basında sık sık haberler yer alıyor.
Türkiye’nin gündemine son yıllarda ‘bankamatik memuru’ diye bir kavram da girdi.
Önceden bu tabiri merkeze atanan üst düzey bürokratlar için kullanırlardı.
Merkeze çekilen üst düzey bürokratın pasif göreve verildiğini ahali böyle özetlerdi.
Türkiye’de belediyelerle ilgili skandallar önceki yıllarda da zaman zaman hortluyordu.
Türkiye’nin gündemini hayli meşgul eden İSKİ skandalını hatırlayın.
İstanbul’da oluşan çöp dağlarını…
Örnekleri çoğaltmak mümkün…
Yakın dönemde ise ülkemizin doğu vilayetlerinde bazı belediyelerin teröre verdiği destek iddiaları çok konuşuldu.
Asfalt yolların altına döşenen bombalar…
İş makinesi yardımı olmadan, yapımı gerçekleştirilemeyecek hain tuzaklar ve sığınaklar…
Şimdi de yakın akrabalara çekilen kıyaklar konuşuluyor…
Türkiye’de milyonlarca genç KPSS sınavında ter döküp, kamu kurumlarının önünde saatlerce sıra bekleyip, sözde mülakatlara katılıyor.
Neticede tepeden inen listelerde isimleri yer alanlar işe yerleşebiliyor.
Bunun daha basiti ise belediyelerdir…
Dün, tahsilsiz sokakta gezen bir isimi, ertesi gün belediyede etkin görevde görebiliyorsunuz.
Özellikle Özel Kalem Müdürlüğü kadrosunun esnekliği, belediye başkanlarının yakınlarını belediyeye doldurmasına zemin hazırlıyor.
Böyle bir gelenek oluştuğu için, yeni gelen başkan da eskinin bu uygulamalarına karışmıyor, müdahale etmiyor.
Çünkü görev süresi boyunca aynı sistemi kendisi de uygulayacağı için, sadece öncekine en fazla pasif bir görev tayini gerçekleştiriyor.
Neticede belediye gibi kurumlarda haddinden fazla kadro, haddinden fazla iş ve işlem yürütülüyor.
Bu konuyla ilgili sosyal medyada komik gelen bir karikatür gördüm.
Karikatürde belediye başkanı: “Bundan sonra belediyeye eş, dost, akraba almak yok. Anlaşıldı mı!” diye soru yöneltiyor.
Karşısındaki memurlar ise sırayla “anlaşıldı baba”, “anlaşıldı enişte”, “anlaşıldı dayı” diye cevap veriyor.
SEN KİMSİN?
Son günlerde ismini cismini bilmediğimiz insanlar, bizlerle bir takım kurum ve kuruluşlar adına iletişim kuruyorlar.
Kimisi bir talepte bulunuyor, kimisi ricasını söylüyor, kimisi bilgilendirme yapıyor.
İşin ilginç yanı bu insanlar kimdir, ne iş yaparlar, yetkileri nedir, kurumları neresidir bilmiyorsunuz.
Hatta bu bazılarının gazetecileri sorgulama ve eleştirmeye kadar gittiğini işittim.
Yahu siz kimsiniz?
Necisiniz?
Nerede çalışırsınız?
Ne iş yaparsınız?
Eskiden devletin bir ciddiyeti vardı güzel abim.
Devletin 1987 model hurda arabasında dahi ‘resmi hizmete mahsustur’ yazardı.
O arabanın gariban şoförü, saat kulesinin dibine arabayı çekip de, fırından iki ekmek dahi alamazdı ‘gören yanlış anlar, şikâyet eder’ düşüncesiyle.
Nereden nereye…
Tanımadığımız insanlara çalışmak da bu sene moda oldu.
Neyse hayırlısı.
Haydi selametle…