Bu yazıyı yazmak için çok düşündüm. Gittim geldim. Yazıyım mı, yazmayım mı? Anlaşılamayacağımı, anlatamayacağımı düşündüm. Neyse sonuç olarak bir başlangıç yaptım gerisine mevlam kerimdir. Fırat Çakıroğlu şehit edilmiştir. Dün olduğu gibi, bundan sonrada olacağı gibi şehadete ermiş genç bir kardeşimizdir. Vatan ve millet uğruna güzide bir eğitim kurumunda lisans eğitimi alan çalışkan ve iman dolu bir genç tıpkı Ertuğrul Dursun Önkuzu gibi…
Fırat idealleri ve hedefleri uğruna can verdi. Esasen Türkiye’de özellikle üniversitelere yuvalanan terör odaklarıyla hep Fıratlar mücadele etti bu ülkede. Osman Yüksel Serdengeçti, Nihal Atsız, Ruhi Kılıçkıran daha bilmem kim…
Tüm bu isimler ülkemizde milli ve manevi değerlerimizle, kardeşlik ortamı içerisinde yüksek öğretim kurumları olan üniversitelerimizde ülkemiz için çalışmak ve dirsek çürütmek arzusu içerisinde oldular. Taşradan, köylerden, beldelerden gelenler olmuştu bu büyük vilayetlerin, büyük okullarına. Ama her birisi karşısında bir hain grup, bir bölücü mihrakla karşılaştı. Peygamber efendimize hakaret eden pankartları indirdiler canları pahasına. İnen bayrağın yerine bayrak diktiler kanlarıyla. Oysa hepsinin derdi okulunu bitirmek ve lider ülke Türkiye’yi kurmak, Türkiye’ye hizmet etmekti. Fırat Çakıroğlu’da o kutlu kervanın bir neferi oldu ve önde gidenlerin arkasından yol aldı şehadetiyle. Bize düşen Fırat’ı kavgalarda yaşatmaktır. Kavga daima bölücülere karşı milli, manevi ve ahlaki değerlerimizden ödün vermemek kaydıyla bin yıldan fazla yurt tuttuğumuz aziz vatan topraklarına hizmet gayesiyle gece gündüz çalışmaktır. Kavga Fırat’ın yerini doldurabilmek adına ders çalışarak yükseköğretim öğrencisi olmaktır. Kavga ocaklarda, dergahlarda kitap okuma, vatanın selameti için kafa yormaktır. Sokakların ve miting alanlarının anlık heyecan ve reflekslerden başka bir getirisi yoktur. Kadife bir beze sarılmış çelik yumruk olabilmek adına Fırat’ın yasını tutan her bireyin en az onun kadar başarılı, çalışkan ve azimli olması gerekir. Fırat kadar tarih sevdalısı olmak gerekir. Fırat gibi uçsuz ve bucaksız hayaller kurması gerekir. İşte o zaman Fırat ölümsüzleşecek, Fırat kavgalarda ve ideallerde yaşamaya devam edecektir. Her nefis ölümü tadacaktır. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.