Yoğun geçen bir haftada neler yaptık, neler söylendi bu hafta bunun üzerinde durmak istiyorum ve başlıyorum. Bozok Üniversitesi’nde önceki gün öğrenciler ile Belediye Başkanı Kazım Arslan bir araya geldi. Amaç öğrencilerin belediyeden talep ve isteklerini dinleyip, sorun ve şikayetlerine çözüm bulmaktı. Yaşımın genç olmasından dolayı Bozok Üniversitesi’nde eğitim gören birçok arkadaşım bulunduğundan ve bunlarında bana zaman zaman karşılaştıkları sorun ve sıkıntıları iletmesinden dolayı programda özellikle bulunmak istedim.
Böylece öğrenci arkadaşların bana ilettiği sorun ve sıkıntılar geneli mi kapsıyor, yoksa kendi kişisel görüşlerimi bunu da analiz etme imkanı buldum. İlk hayal kırıklığım salona girmemle başladı. Sürekli Yozgat ile ilgili değişik problem ve sıkıntı öne süren öğrencilerin bu toplantıya duyarsız kalması kendileri için bir dezavantajdı bana göre.
Belediyenin yapmış olduğu alt yapı ve diğer hizmetlerin anlatıldığı slayt gösterisi öğrencileri çok ilgilendirmeyip sıkmış olsa da, programın sonunda gerçekleşen soru cevap bölümü gayet yararlı geçti. Öğrencilerin başlıca sorun ve sıkıntıları tahmin ettiğim gibi ulaşım zammı ve barınma problemi başlıklarından oluştu.
Gerçektende Yozgat’ın ismi artık son günlerde zamlarla anılmaya başladı. Ekmeğe gelen fahiş zammın ardından, şehir içi otobüslere uygulanan zam hem vatandaşı, hem de öğrencileri zor duruma soktu. Belediyenin içme suyunu elektrik ile nakletmesinden dolayı zaten suyu da pahalı kullanan bir il konumundayız.
Bahçeşehir’den diyelim ki Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne gitmek istiyorsunuz. Bunun için sizin ulaşıma harcayacağınız para tam tamına 4 Lira. Böylesine küçük bir şehirde neden dolmuş hatları bu kadar fazla hatta ayrılır çözemem. Bahçeşehir’den çıkıp E-88 Karayolu’nu kullanan bir dolmuşun son durağı saat kulesi olmak yerine aynı yol üzerinde ki güzergahlar olabilir mesela. Bu kadar zam bu şehire ve insanına biraz fazla anlayacağınız.
***
İl Genel Meclisi Ekim ayı olağan toplantısında bir konu dikkatimi çekti onu da gündeme getirmek istiyorum. Mecliste hazırlanan komisyon raporunda köylerde yer alan sağlık ocakları ve lojman binalarının mevcut fiziki durumlarına vurgu yapıldı. Şu anda birçok köyde daha önce inşa edilmiş olan sağlık ocağı binaları ve lojmanları kullanımda değil.
Artık köylerde sürekli ikamet edip orada sağlık hizmeti sunan görevliler bulunmuyor. Bundan dolayı da bu binalar da boş ve atıl kalıyor. Son olarak bayramda ziyaret ettiğim Sorgun’un Ağcın Köyü’nde köylülerin sağlık ocağı binasını ‘Taziye Evi’ne dönüştürmek istediklerini duydum. Demem o ki köylerimizde devlete ait mülkiyetler olan bu binalara yeni bir misyon kazandırılabilir. Muhtarlık binası, Kur-an Kursu, bilgisayar ve internetli kütüphane mesela. Anlayacağınız geçmişteki ‘Köy Enstitüleri’nin minimize hali.