Hafta sonu Yozgat Belediyesi’ne ait ve belediyeye yakın sosyal medya hesaplarından bir fotoğraf servis edildi.
Fotoğrafta Belediye Başkanı Kazım Arslan elinde kürek evinin önünün karını temizliyordu.
Aslında fotoğrafta başkan bir mesaj veriyor, diyor ki herkes kapısının önünü süpürsün, temizlesin.
Geçmişi hatırlatıyor, geçmişteki sosyal hayatı gündeme getiriyor.
Yani her şeyi belediyeden beklemeyin, belediye sizin kapınızın önünü de açacak değil ya demek istiyor.
Geçmişte hakikaten cami imamı caminin yollarını, insanlar evleriyle çeşmenin arasındaki yolu, bahçeleriyle çöpe ve bakkala giden yolları açar ve temizlerdi.
Mahallelerde herkes kapısının önünü açıp-temizleyince sadece cadde, sokak, mahalle ve ana arterler kalırdı.
Oralara da belediye müdahale ederek, iş makineleriyle temizler işini tamamlardı.
Çarşıda yürüyememenin nedeni kayan kaldırımlarla birlikte, yiten eski alışkanlıklar sanırım.
Yani, eskiden olduğu gibi esnaf günün ilk ışıklarıyla dükkanını açıp, kapısının önünün karını temizlemiyor.
Marketten aldığı kaya tuzunu yere serpmek suretiyle, müşterinin ayağı kaymasın, dükkanın önü tertemiz, dükkanın girişi açık olsun diye düşünen esnafta azaldı sanırım.
Günün koşullarında belki de haklılık payları var ama ben Kazım Arslan’ın evinin önünü temizlerken, bu eski alışkanlığı kendisi sürdürürken, topluma da hatırlatmak arzusunda olduğunu yorumladım.
Yoksa tabi ki bir telefonuyla temizlik işlerinden 10 işçi gelir, 10 dakikada başkanın evinin önünü Yozgat tabiriyle ıpıl ıpıl eder, parlatır giderdi.
Kar küreyen başkan bence bir mesaj daha veriyordu ki, o mesajında hedef kitlesi belediyenin işçileriydi.
Kar küreyen başkan işçilerine diyordu ki, ben bile kendi evimin önünü kürekle temizlerken, sen sana verilen sorumluluk sahanı günü ve saatinde temizleyip açacaksın.
Kendi hanemi soğukta elimde kürekle temizlerken, sende vatandaşın yürüdüğü, adım attığı, trafiğe çıktığı alanları zamanında temizleyip, uygun hale getireceksin.
Bu konuda bana ve belediyeye laf getirmeyeceksin.
Çünkü elinde bunun için tüm imkanların, alet edevatın ve iş makinen mevcut.

***
Hafta sonu AÖF günüydü.
Açıköğretim Fakültesi’nin sınavları yapıldı kampüste
Metrelerce araç kuyruğu oluştu kampüs yolunda.
Atatürk Yolu’na emniyet trafik polisi koyabilir ve yarım saat içinde o trafik akışını kontrol edebilirdi.
Ama yapmadı.
Kaza olacak, araçlar zincirleme birbirine girecek diye korktum ama şükür olmadı.
Özel Halk Otobüsleri hafta sonu işinin hakkını verdi ve sınava giden öğrencileri mağdur etmeden kampüse taşıdı.
Sefer sayıları yeterli, araçların hareket saatleri doğru ve zamanında yapıldı.
Toplu taşıma araçlarını taksi gibi kullanmak isteyen vatandaşlarla zaman zaman sıkıntı yaşansa da, otobüs kaptanları herkesi selametle sınavına götürdü-getirdi.
Ancak dediğim gibi emniyet o kavşağa bir polis koysaydı iş bu kadar çileli olmazdı.