FETÖ-PDY tarafından kurulan kumpaslar sonucunda çeşitli hapis cezalarına çarptırılan ve yurt dışında bulunan Metro Turizm'in sahibi galip Öztürk, cinayete azmettirmekten, çete kurmaya kadar pek çok suçlamayla yargılandı. 25 Aralık darbe girişiminin savcısı Muammer Akkaş'ın hazırladığı iddianame ile suçlanan Öztürk'e son sürpriz, Balyoz davası savcılarından Hüseyin Kaplan'dan gelen bir mektup oldu. Öztürk'ün kuzeni ile evli olan Kaplan mektubuna "Sevgili Galip abi, zamanın sizi haklı çıkarmasının derin üzüntüsü içinde, bu mektubu kaçak bir terörist olarak yazıyorum" cümleleriyle başladı.
Kaplan dilekçesine şöyle devam etti: "Bana bir gün 'tutuklanacaksın' dediğinde işin bu mecralara geleceğini hiç düşünmemiştim. Ben hep insanlara inandım. En son halkına ve polisine kurşun sıkan bir yapıyla birlikte olmak gibi bir suçlamayla kaçıyorum. Size muhalif düşüncelerim olsa da böyle bir yapıyla ne maddi ne de manevi bir bağım olamaz. Reddediyorum. 
 “Olsaydı sonlandırırdım. İnsanlığa, millete, hele kendi milletine haince kıyan böyle bir olayı tasvip etmem ancak insanlıktan çıkmama bağlıdır. İnsanlıktan çıkmadım ve çıkmamakta azimliyim. Geçmişte girmiş olduğum davalardan dolayı hakkımda işlem yapılsaydı bir şey diyemezdim. Ancak böyle hain bir yapıyla anılmak damarlarımı donduruyor. Kabul edemiyorum."
Savcı Kaplan mektubunu şöyle tamamladı: "Gelip abi benim insanlara bakışımı en iyi siz bilirsiniz. Çünkü en zor anınızda benim kısmen güçlü göründüğüm bir zamanı yaşadınız. Hala aynı yer ve konumdayım. Abi kendimi artık bir ölü olarak kabul ediyorum. Sizden istirhamım benim varsa kusurlarımı unutarak çocuklarıma sahip çıkmanızdır.
 “Bu yazıyı utanarak, sıkılarak ve mahcubiyetle yazıyorum. Ama sizin zorda kalanlara sırtını dönmeyen bir yapınız olduğunu biliyorum. Yeğenleriniz olan kızlarım ve kuzeniniz olan eşim önce Allah'a, sonra size emanet ediyorum. Hakkınız helal et. Sevgi ve hürmetle istirham ederim. Enişteniz Hüseyin Kaplan."
**********
15 Temmuz öncesi FETÖ'nün savunuculuğunu yapan Ahmet Turan Alkan, Mehmet Altan ve Ali Bulaç, darbe girişiminin başarıyla püskürtülmesinin ardından bir süre bekledi ve ardından sırayla darbe karşıtı yazılar yayınladılar. 17/25 Aralık'tan sonra AK Parti'ye karşı askeri göreve çağıran ve Erdoğan'ı idam ile tehdit eden Mümtaz'er Türköne ise başarısız darbe karşısında fikir değiştiren ilk isim olarak öne çıktı.
Ahmet Turan Alkan, Gülen'in talimatını tam olarak yerine getirmek için yazarlığı bırakacak kadar ileri gitti. Alkan son yazısında, "En başta aşırı derecede yorulmuş zihnî selâmetim olmak üzere ailemin, yakınlarımın ve dostlarımın zihnî selâmeti nâmına siyasi yorum ve eleştiri ihtiva eder tarzda yazı yazmayı terkediyorum. Eğer becerebilirsem ve fırsat bulursam bundan sonra sadece okumak ve belki edebî ve ilmî çeşnide şeyler yazmakla uğraşmayı ümid ediyorum" diyerek FETÖ'cü okurlarına veda etti.
FETÖ'nün keskin kalemlerinden Mümtaz'er Türköne'nin darbe girişiminden hemen sonra kaleme aldığı yazıda, ait olduğu gruba dair hiçbir eleştiri getirmezken, ordu içinde paralel bir yapılanma olduğunu belirtti. "Devletin diğer birimlerinde olduğu gibi birden fazla kanun ve hiyerarşi düzeninin dışında yapılanma olduğu belli. Halka kurşun sıkacak kadar ileri gitmek için paralel dünya görüşünün ötesinde öfke ve nefretin belirlediği bir ruh ikliminin paylaşılması gerekir." dedi.