YOZGAT'ta toplum olarak yapabildiğimiz en iyi işlerin başında birbirimizi gönüllemek geliyor. Misafirperver bir yapımız olduğundan, geleni de gideni de 'ağam-paşam' modunda karşılayıp, uğurluyoruz. İki yıldır pandemi ile mücadele var. Bu mücadele kapsamında uygulamaya konulan kısıtlamalar da mevcut. Ağırlama faslı bu kısıtlamalardan muaf tutulmuş gibi görünüyor.

Yozgat'a atanan bir bürokratın, makamına alışması, personelini tanıması, sorunların tespiti, yol haritası hazırlaması, ilçeleri görmesi gibi konulara zaman ayırabilmesi için en az bir yıllık bir sürecin geçmesi gerekiyor. Zira, gelişinde karşılayıp, ''Hoşgeldiniz efendim'' demiş olmamız yetmiyor, heyetler halinde 'Hoşgeldiniz' ziyaretinde bulunuyoruz. Yetmiyor, 'Hayırlı olsun' ziyaretleriyle konuyu noktalamak yeterli gelmiyor. Bu fasıl tamamlandıktan sonra iadeyi ziyaretler faslına geçiliyor. En az 6 aylık süreç tamamlanıyor.

Gel-gitler, hayırlı olsunlar, iadeyi ziyaretlerin bitiminde, ''Beni tanıdınız mı?'' faslı başlıyor. Kurumda işi olanlar, daha önce geldiği heyetlerdeki konumunu aktarıp, kimileriyle olan akrabalık ilişkilerinin altını çiziyor. Bir 6 aylık süreç daha geride kalıyor. Kurum Müdürü tam işe güce başlayacak, kurum içerisinde çalışanlar arasında yapılması gereken değişikliklere yönelik listeler siyaset kurumu tarafından iletiliyor.

Süreç bu. Başlıyor, devam ediyor. Tam son buldu değimiz bir döneme girildiğinde müdürün tayini çıkıyor, daha dün gibi 'Hoşgeldiniz' dediğimize, 'Güle güle' demek için sırıya giriyoruz.